TÜDAY'ın "Cihatçılık ve cihatçılar bir insan hakları sorunudur" başlıklı açıklamasında "HTŞ rejiminde, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi‘ne göre 27-28 Aralık tarihlerinde Tartus ve Lazkiye‘de 14 kişi katledilmiş, bugüne kadar toplam 117 yargısız infaz gerçekleştirilmiştir." ifadeleri dikkat çekti.
TÜDAY'ın açıklamasında "Birleşmiş Milletler, uluslararası toplum ve dünya demokrasi güçlerince Suriye'deki insan hakları ihlallerini yerinde incelemek için acil olarak bölgeye kalıcı heyetler gönderilmesi" talebi dile getiriliyor.
İşte TÜDAY İmzalı o açıklama:
"Suriye'de Cihatçı HTŞ (Hey'etu Tahriri'ş-Şâm) rejimi farklı topluluklar için büyük bir yaşamsal tehdit ve tehlike oluşturuyor!
Suriye'de 8 Aralık’ta iktidarı ele geçiren HTŞ, IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) saflarında yer alan uluslararası cihatçılar iktidarlarını hızla inşa etmektedirler.
BM, AB gibi pek çok uluslararası kurum tarafından terörist olarak görülen ve başına ödüller konulmuş, ağır insan hakları suçları işlemiş cihatçı grupların şeriat esaslarına dayalı devletlerini inşa etmeleri ve Muhammet El Coloni'nin Cumhurbaşkanı ilan edilmesi ve bunun da uluslararası alanda meşrulaştırılması ve desteklenmesi kabul edilemez ve edilmemelidir.
Alevi Yerleşim Bölgelerinde Ağır İnsan Hakları İhlalleri Yaşanıyor!
HTŞ rejiminde, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi‘ne göre 27-28 Aralık tarihlerinde Tartus ve Lazkiye‘de 14 kişi katledilmiş, bugüne kadar toplam 117 yargısız infaz gerçekleştirilmiştir.
Katliam, baskı ve infazların birçok yerleşim biriminde devam ettiğine ilişkin haberler gelmektedir. 28 Ocak'ta Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Humus ve çevresindeki Alevi köylerinde 22 sivilin öldürüldüğünü açıkladığından bu yana onlarca saldırı, kaçırma, mallarına el koyma, yerlerinden sürme, işkence ve öldürme olayı yaşandığı kaydedilmiştir.
Esad rejimiyle özdeş görülen ve son derece savunmasız bir inanç topluluğu olan Aleviler soykırım tehdidiyle karşı karşıya bulunmaktadırlar.
Elbette Suriye'de yalnızca Aleviler değil, diğer tüm azınlıklar ve demokratik yaşamdan yana olan Suriyeliler insanlık dışı baskılar ve yargısız infazlara maruz kalsa da, cihatçı rejim tarafından sadece “Alevilerin katli vaciptir“ diye fetvalar çıkarılmaktadır.
- Hrıstiyan halklar (Ermeniler, Süryaniler, Arap Hrıstiyanlar, Rum Ortadoksları) dinlerini özgürce yaşayamamakta ve baskı ve tehdit altında tutulmaktadırlar.
- Dürziler, Şam çevresindeki bölgelerde hedef alınmış ve ciddi güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya bulunmaktadırlar.
- Ezidiler ve Kürtler, etnik ve dini kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadırlar.
- Kadınlar şeriatçı rejimin çok yönlü baskı, taciz ve çeşitli hak ihlalleriyle karşı karşıyadırlar.
- Demokratik ve İnsan Hakları temelli tüm değerler İslamcı Şeriat rejiminin baskılarıyla yok edilmektedir.
Bu gelişmelerin de yarattığı kaygıyla TÜDAY (Türkiye Almanya İnsan Hakları Derneği) olarak acil bir çağrıda bulunuyoruz:
- Birleşmiş Milletler, uluslararası toplum ve dünya demokrasi güçlerince Suriye'deki insan hakları ihlallerini yerinde incelemek için acil olarak bölgeye kalıcı heyetler gönderilmesi.
- Başta Aleviler olmak üzere Suriye'de baskı altında olan bütün topluluklar ve bireyler için kendi yurtlarında kalıcı yaşam koşullarının oluşturulması ve korunması için gerekli girişimlerde bulunulması.
- İnsan hakları temelli bir rejimin inşası; bütün Suriyelilerin barış içinde bir arada yaşaması için uluslararası demokrasi güçlerini göreve davet ediyoruz.
Uygar dünyanın gözü önünde yeni katliamlar, göçler, pogromlar ve soykırımların yaşanmaması için ses verelim, ayağa kalkalım, adım atalım ve engelleyici bir insan hakları barikatı oluşturalım..."
...................................................................................................................................................................................
An die Presse und Öffentlichkeit
DSCHIHADISMUS – EINE BEDROHUNG FÜR DIE MENSCHENRECHTE
Das dschihadistische HTS-Regime (Hay’at Tahrir asch-Scham) stellt eine große existenzielle Bedrohung und Gefahr für verschiedene Gemeinschaften in Syrien dar!
Nach der Machtübernahme durch HTS am 8. Dezember in Syrien bauen internationale Dschihadisten, die zuvor in den Reihen des IS (Islamischer Staat im Irak und in der Levante) kämpften, rasch ihre Herrschaft auf.
Viele dieser Gruppen werden von internationalen Organisationen wie den Vereinten Nationen und der Europäischen Union als Terroristen eingestuft, ihre Anführer sind mit Kopfgeldern belegt und haben schwere Menschenrechtsverbrechen begangen.
Die Errichtung eines auf der Scharia basierenden Staates durch diese dschihadistischen Gruppen, die Ernennung von Muhammad al-Jolani zum Präsidenten und die internationale Anerkennung oder Unterstützung dieses Regimes sind inakzeptabel und dürfen nicht geduldet werden.
Schwere Menschenrechtsverletzungen in Alawitischen Siedlungsgebieten!
Laut der Syrischen Beobachtungsstelle für Menschenrechte (SOHR) wurden am 27. und 28. Dezember unter dem HTS-Regime in Tartus und Latakia 14 Menschen getötet, und insgesamt wurden bisher 117 außergerichtliche Hinrichtungen durchgeführt.
Es gibt Berichte, dass Massaker, Repressionen und Hinrichtungen in vielen weiteren Siedlungsgebieten andauern. Seit die Syrische Beobachtungsstelle für Menschenrechte am 28. Januar bekannt gab, dass in den alawitischen Dörfern um Homs 22 Zivilisten getötet wurden, wurden zahlreiche weitere Angriffe, Entführungen, Enteignungen, Vertreibungen, Folterungen und Morde dokumentiert.
Die Alewiten, die mit dem Assad-Regime identifiziert werden und als äußerst schutzlose Glaubensgemeinschaft gelten, stehen vor der Bedrohung eines Völkermords.
Natürlich sind in Syrien nicht nur Alawiten betroffen – alle Minderheiten sowie demokratisch gesinnte Syrer werden von dem dschihadistischen Regime unmenschlichem Druck und außergerichtlichen Hinrichtungen ausgesetzt. Allerdings wurden speziell gegen die Alawiten Fatwas erlassen, die ihre Tötung als "obligatorisch" erklären.
- Christliche Gemeinschaften (Armenier, Assyrer, arabische Christen, griechisch-orthodoxe Gläubige) können ihren Glauben nicht frei ausüben und stehen unter massivem Druck und Bedrohung.
- Drusen, insbesondere in den Regionen um Damaskus, werden gezielt angegriffen und sehen sich erheblichen Sicherheitsproblemen ausgesetzt.
- Jesiden und Kurden werden aufgrund ihrer ethnischen und religiösen Identität diskriminiert und Gewalt ausgesetzt.
- Frauen leiden unter vielschichtiger Unterdrückung, Belästigung und vielfältigen Menschenrechtsverletzungen durch das schariabasierte Regime.
- Alle demokratischen und menschenrechtlichen Werte werden durch den Druck des islamistischen Scharia-Regimes zerstört.
Dringender Aufruf der Menschenrechtsorganisation TÜDAY
Angesichts dieser besorgniserregenden Entwicklungen ruft TÜDAY (Menschenrechtsverein Türkei-Deutschland) dringend zu folgenden Maßnahmen auf:
- Die Vereinten Nationen, die internationale Gemeinschaft und demokratische Kräfte weltweit müssen umgehend permanente Delegationen entsenden, um die Menschenrechtsverletzungen in Syrien vor Ort zu untersuchen.
- Es müssen dringend Maßnahmen ergriffen werden, um dauerhafte Lebensbedingungen für alle unterdrückten Gemeinschaften und Einzelpersonen in Syrien – insbesondere für die Alawiten – in ihrer Heimat zu gewährleisten und zu schützen.
- Der Aufbau eines menschenrechtsbasierten Regierungssystems muss unterstützt werden, damit alle Syrer in Frieden zusammenleben können. Wir rufen die internationalen demokratischen Kräfte auf, sich dieser Verantwortung zu stellen.
Die zivilisierte Welt darf nicht tatenlos zusehen, während vor ihren Augen neue Massaker, Vertreibungen, Pogrome und Völkermorde geschehen. Lasst uns gemeinsam unsere Stimmen erheben, aktiv werden und eine Menschenrechtsbarriere gegen diese Verbrechen errichten!