TOPLUMSAL DEVRİM ÇAĞI BAŞLADI MI? 

“Gelişmelerinin belli bir aşamasında, toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine ya da, bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan, mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. O zaman bir toplumsal devrim çağı başlar.” (K. Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı)

21. Yy da daha görünür hale gelen ve yaşamı giderek daha fazla etkileyen gelişme, şüphesiz dijital teknolojidir. Dijital dünyanın tüm kapitalist işleyişine rağmen, komünizmin üretici güçlerini( parasızlık, kolektivizm ve sosyallik) bağrında barındırması, daha da önemlisi, ‘Üretici güçlerin gelişmesinin biçimleri olan bu ilişkiler’, mevcut üretim ilişkilerine yani mülkiyet ilişkilerine ters düşmeye başlaması komünistlerin dikkatini vereceği esas konudur.

Burada iki bölümde ele alacağım konu, dijital dünyadaki üretici güçlerin ve ilişkilerin izlediği seyir ve onun en popüler, etkin biçimi olan Sosyal Medyanın devrimciler açısından rolü.

Gelişen üretici güçlerin bugünkü seviyesinde, dijital teknoloji ve sosyal Medya aslında, Marx’ın kapitalist üretim ilişkilerini tarif ederken  ‘üretimin toplumsallığına karşın mülkiyetin özel olması’ saptaması gibi, benzer bir özelliği taşımaktadır. Eğer sanayileşme, feodalizmden kopuşun belirtisi ve kapitalizmin ilk gelişme, çocukluk dönemini ifade ediyorsa, dijital ağ ve sosyal medya da sistemin son aşamasını ifade etmektedir. Nasıl ki feodalizm, bağrında yeni üretim güçlerini barındırıp yüzlerce yıl süren toplumsal devrim çağını başlatmış ve kapitalizm denen bir sistemin doğumuna neden olmuşsa, şimdi de kapitalizm, yeni bir doğuma hazırlanmaktadır. Bu hazırlık tek başına, insan iradesinin ürünü devrimler değil, daha ziyade, kendi rahminde besleyip geliştirdiği yeni tip de ki üretici güçler olup ‘mevcut üretim ilişkilerine ya da, bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan, mülkiyet ilişkilerine ters’ düşmeye başlamıştır. Bu yeni üretici güçlerin mülkiyeti özel olsa da, sosyal medya( facebook, Twitter, Instagram vb. leri), paralı parasız telekomünikasyon (görüntülü-sesli konuşmalar, TV’ler, translate-çeviri vb ), parasız bilgi ağı( Wikipedia, veri-data paylaşımı, GNU ağ tarayıcısı vb.), gelişmiş üretim program ve araçları( 3 D teknolojisi, sosyal-kültürel algoritmalar, robotlar vb.) ve diğerleriyle birlikte toplumsal içeriği barındırdıklarından dolayı mevcut üretim ilişkilerini engeller hale gelmektedirler. Bunlar, gelecek toplumun üretim ilişkilerinin temelini oluşturmaktadır. Sorun, bunların giderek mülkiyet ilişkisini parasız-kollektif ve sosyal biçime dönüştürebilmesidir. Bu konuda çok önemli çatışmalar olsa da, sınıfsız toplumun ifadesi olan ilişkiler ağı henüz zayıftır. Fakat bugünkü üretim araçları ( internet ağı-kompüter-telefon vb.)tıpkı fabrikaların kişilere ait olması gibi özel olsada, üretimin kendisi toplumsal özelliğini korumaktadır. Şimdi de bu gelişmenin pratik ve teorik ortaya konuluş biçimlerine bakalım.

Gelecek toplumun bugünkü pratik ifadeleri şunlar*:

1-) İnternet ansiklopedisi Vikipedi (Wikipedia). Yarattığı yıllık değer, kapitalist ekonominin bugünkü fiyatlarıyla 3-5 milyar dolardır. Parasız, kollektif olarak hazırlanıyor ve herkesin hizmetine(toplumsallık) sunuluyor.

2-) Android iletişim sistemi ile hem cep telefonlarında hem de bilgisarlarımızda(bu aparatlar bugün paralı da olsa) yazılı, sözlü ve görüntülü konuşmaları tekli ve çoklu kişiler olarak bedava yapabiliyoruz.

3-) Ayrıca;  çektiğiniz videolar, resimler, filmler, etkinlikler, yazdığınız hikâyeler, romanlar, şiirler, yaptığınız müzik, çizimler vb tüm ürünlerinizi insanlarla bedava paylaşabiliyor veya bu ürünlere, parasız sahip olabiliyorsunuz. Tüm bunlar için ödediğiniz para sadece elinizdeki fiziki araçlardır: telefon, bilgisayar vb. Gelişen teknolojiye bağlı olarak hayatın tüm alanlarında(sağlık, eğitim, eğlence, ulaşım, haberleşme, üretim vb.) gelişmişlik(mükemmellik) ve toplumsallık hızla etkin hale geliyor: şirket yönetiminde söz sahibi olan VİTAL adlı algoritma-yapay zekâ, ulaşımı merkezileştiren Uber adlı program, Yaptığı bestelerle, yarışmalardan birinci çıkan EMİ(Experiments in Müzical Intelligence) adlı bilgisayar programı, iphone’la idare edilen ilk ‘yapay pankreas’ ve uygulaması, sağlığınızı ve hareketlerinizi kontrol eden ve ölçen kol bantları, ne kadar ömrünüzün kaldığını söyleyen Deadline adlı program ve onlarca gelişmiş teknolojik ürün-algoritmaları sıralayabiliriz.

4-) 3D desing teknolojisi ile yani bilgisayara bağlı üç boyutlu printerlar aracılığıyla toplumsal bir üretim sürecinin gerçekleştiğine ve hızla geliştiğine şahit oluyoruz. Bugün üretici güç olarak bu teknoloji, sadece sanayide, inşatta, tıpta, tarımsal alanlar vb de kullanılmıyor, ilginci evlere kadar girmiş bulunuyor. Bu teknolojiden edinerek evinizde istediğiniz ürüne sahip olabilirsiniz. Tıpkı tıpta ihtiyacınız olan bir organınızın örneğin böbreğinizin imalatı gibi, sizde evinizde vazolar, tabaklar vs üretebilirsiniz. Üretim aracı olan 3D desing teknolojisinin özel mülkiyetine rağmen üretim ilişkisinin toplumsallığı ve üretiminin parasızlığa doğru yönelmesi mevcut üretim ilişkileriyle (hukuk-mülkiyet) çatışmaya başladığını görüyoruz.  

5-) Bir de, parasız yani özel mülkiyet ilişkisini kaldırarak iletişim ağı kuran ve başlatan bir kişi var: Richard Stallman. O, GNU Projesi ve Özgür Yazılım Vakfı'nın kurucusudur. GNU adı verilen ücretsiz bir sürümü yazıp(dijital yazılım) bedava dağıtarak insanları işbirliğine çağıran kişidir. Onu ve birçok kuruluşu bu tür paylaşımcı, parasız sosyal davranışa iten neden şudur: bir firma veya şahıs, açık kaynak kodlu bir yazılımı alıp birkaç değişiklik yaptıktan sonra kaynak kodunu kapatarak ticari amaçlı kullanmaya başlamasına karşı duyulan tepkinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yani kapitalist sistemin kâr amaçlı, bencil ve yıkıcı işleyişine karşı oluşturulan kollektif, parasız, toplumsal, geliştirici ve açık bir işleyiştir bu. Geleceğin üretici güçlerinin ve ilişkilerinin, kendiliğinden bu sistemin rahmine düşmesidir de diyebiliriz buna.      

Gelecek toplumun habercisi teorik manifesto da şudur:

R. Stallman’ın öncülüğünde AÇIK KAYNAK adı altında yeni bir bilgi toplumunun temel ilkeleri hayata geçirilmiştir. Bu ilkeler şunlardır:

a-) Yazılım ortaklaşa üretilecek,

b-) Bu yazılım kişinin değil topluluğun olacak,

c-) Bu yazılımın ürünlerinden hiç kimse para kazanamayacak.

Yukarıdaki genel çerçevenin ışığında, artık objektifimizi hem ayrıntılara, hem de sol ve ilerici kesime yönelterek sosyal medyanın işlevini incelemeye başlayabiliriz.

Haftaya; FACEBOOK: EYLEMİN VE EYLEMSİZLİĞİN YUVASI

* Bu konuda daha geniş bilgiyi HOMO KOMÜNUS adlı kitabımda bulabilirsiniz.