İngiltere merkezli dünyaca ünlü The Economist dergisi bu haftaki sayısında 2023 seçimlerini ele aldı.

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'yi diktatörlüğe sürükleyebileceği ifade edilen yazıda "Erdoğan iktidarda kaldığı süre uzadıkça otokratikleşti, yargıya boyun eğdirdi ve AKP içindeki rakiplerini saf dışı bıraktı" denildi.

Bülent Tekin’den yeni bir kitap “Tilki’nin Adaleti” Bülent Tekin’den yeni bir kitap “Tilki’nin Adaleti”

2003 yılında Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk yıllarında ekonomik ve siyasi anlamda bir istikrar sağladığına dikkat çeken makalede, "siyasete karışan generallerin susturulduğu, ekonomiyi canlandırmak için reform yapıldığı ve Kürtlere barış elçileri gönderildiği" belirtildi. Seküler kesimin Erdoğan'ın "İslamcı bir ajandası" olduğundan kuşkulandığını ancak ilk yıllarında Erdoğan'ın böyle bir çaba içine girmediğine dikkat çekildi.  

The Economist dergisi Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimleri kapağına taşıdı. Erdoğan'ın fotoğrafının yer aldığı kapakta, "Türkiye'nin yaklaşan diktatörlüğü" manşeti dikkat çekti.

Euronews'in aktardığına göre Türkiye'nin Ukrayna savaşı sonrası Moskova ile imzalanan tahıl anlaşmasına aracılık ettiğini yazan Economist, seçimlere ilişkin şu ifadeleri kullandı: 

"Dışarıdan bakanlar, Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta yapılacağını söylediği Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine dikkat kesilmeli. Zira giderek tutarsızlaşan cumhurbaşkanının yönetiminde ülke felaketin eşiğinde. Erdoğan'ın seçim yaklaşırken sergileyeceği davranışlar, bugün son derece kusurlu bir demokrasi olan ülkeyi tam anlamıyla bir diktatörlüğe sürükleyebilir."

The Economist 2016 darbe girişimi sonrası on binlerce insanın tutuklandığı yazdı.

Yazının ilgili bölümü şu şekilde:

"Ancak Erdoğan iktidarda kaldığı süre uzadıkça daha da otokratikleşti. 11 yıl başbakanlık yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı seçildi ve daha önce zayıf olan bu makamı baskın bir makama dönüştürmeye başladı. 2016'daki darbe girişiminden sonra on binlerce insanı, çoğu zaman en ufak bir bağlantı fısıltısı nedeniyle işlerinden tasfiye etti ya da tutuklattı.

Kurumları istikrarlı bir şekilde ele geçirdi, denge ve denetleme mekanizmalarını aşındırdı. Medyanın büyük bölümünü devlet propagandasının bir aracı haline getirdi. İnterneti fiilen sansürledi. Muhalefet liderleri de dahil olmak üzere pek çok eleştirmeni hapse attı. AK Parti içindeki rakiplerini saf dışı bıraktı. Yargıya boyun eğdirdi, mahkemeleri muhalifleri taciz etmek için kullandı.

İktidardaki üçüncü on yılına yaklaşırken, geniş bir sarayda oturup, yanlış yaptığında kendisine söylemeye cesaret edemeyen saray mensuplarına emirler yağdırıyor. Giderek tuhaflaşan inançları hızla kamu politikası haline geliyor.”