Süheyla KAPLAN

Alevi kurumlar başta olmak üzere Hamburg'daki demokratik kitle dernekleri, Suriye, Ezidi, Ermeni, Süryani, ve Kürt kurumlarının da desteğiyle oluşturulan “Suriye’de Azınlıklar için Özgürlük ve Koruma" İnisiyatifi öncülüğünde ve Elif Aksu moderatörlüğünde dün Hamburg'da Alster nehri kenarında bir araya gelen topluluk, Suriye halklarıyla dayanışmayı büyütmenin önemine değindi. 

Protesto yürüyüsü esnasında Almanya Dışişeri Bakanı Yeşiller Partili Annalena Baerbock'un Hamburg Belediye Sarayi'nda olduğunu öğrenen topluluk protestoyu Rathaus Meydanı'nda sürdürdü. 

Gösteride Sol Parti Hamburg Milletvekili Deniz Çelik DİDF adına, Sol Parti Milletvekili Cansu Özdemir, Süryani Kültür Derneği adına Shazen Kurt, Hamburg Alevi Konseyi adına Özlem Bütün, ATİF adına Abidin Ertaş, Almanya Kürt Toplumu Başkanı Ali Ertan Toprak, „Suriye'de Azınlıklar için Özgürlük ve Koruma“ İnsiyatifi adına Deniz Karakaş, SPD Hamburg Milletvekili Ali Simşek ve SPD Harburg Belediye Meclis üyesi Markus Sass bir konuşma gerçekleştirdi. 

Gösteride „Suriye'de Azınıklar için Özgürlük ve Koruma“ İnsiyatifi adına Deniz Karakaş, basın açıklamasını okudu. Açıklamada şunlara yer verildi. 

Suriye’deki dini ve etnik azınlıklara karşı uygulanan şiddet ve baskıya karşı acil eylem çağrısı! 

Bugün burada, Suriye’deki dini ve etnik azınlıklara karşı uygulanan şiddet ve baskıya karşı acil bir eylem çağrısında bulunmak için toplandık!

Suriye’deki Aleviler ciddi bir tehdit altında – demokratik devletler Alevileri ve Suriye’nin diğer tehdit altındaki tüm azınlıklarını yalnız bırakmamalıdır!

Hamburg girişimi “Suriye’de Azınlıklar için Özgürlük ve Koruma”, Ortadoğu’nun farklı etnik ve dini toplulukları ile demokratik dernekler, kuruluşlar ve bireylerden oluşan bir koalisyon olarak, Suriye’de Alevilere, Kürtlere, Dürzilere, Ezidilere, demokratik görüşlü Müslümanlara, Süryanilere, Asurilere ve diğer azınlıklara karşı devam eden ve artan şiddet, keyfi tutuklamalar, infazlar ve kötü muamelelerden derin endişe ve üzüntü duymaktadır.

Özellikle yıl sonunda, Batı Suriye’den gelen vahşi görüntüler ve videolar, Alevi topluluğundan insanların İslamcı militanlar tarafından kaçırıldığını, işkence gördüğünü ve öldürüldüğünü ortaya koymaktadır.

Kadın hakları da ciddi bir tehlike altındadır. Kadınların örtünmeye zorlanması ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’a İslamcı yöneticiler tarafından el sıkışmanın reddedilmesi, kadın haklarına yönelik saygısızlığı ve cihatçıların kadınların onurunu nasıl hiçe saydığını açıkça göstermektedir.

"HEPİMİZ ALEVİYİZ, KÜRDÜZ, TÜRKÜZ, HRİSTİYANIZ, DÜRZİYİZ, ATEİSTİZ"

Özellikle Aleviler gibi tehdit altındaki grupların Batı Suriye’deki saldırılara ilişkin artan protestoları ve yardım çağrıları basından takip edilebilmektedir.

Endişemiz, İslamcıların saldırılarını diğer dini ve etnik azınlıklara, özellikle Hristiyanlar, Ezidiler ve Dürziler gibi gruplara da yaymalarıdır.

Kuzeydoğu Suriye’de (Rojava bölgesi), Türkiye’nin askeri desteğiyle hareket eden İslamcı Özgür Suriye Ordusu, Kürtlere yönelik sürekli saldırılar düzenlemektedir. Türkiye, bu durumu Rojava’nın özerk yönetimini ve oradaki Kürt varlığını yok etmek için kullanmaktadır.

Son haftalar, Esad rejiminin düşüşünden bu yana, Batı’nın Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) adlı İslamcılara fazla iyimser yaklaştığını ve vaat edilen desteklerin şu anda erken ve tehlikeli olduğunu göstermiştir. Afganistan, İslamcılara karşı Batı’nın saflığını ve yanlış değerlendirmelerini gösteren en iyi örnektir.

Suriye’deki azınlıklar, Batı’nın Erdoğan tarafından belirlenen bir göç politikasına kurban edilmemelidir. Aksi takdirde, Suriye’deki azınlıklar için demokratik ve özgür bir gelecek mümkün olmadığında, kitlesel bir mülteci krizi yeniden ortaya çıkacaktır.

Almanya'dan Suriye'ye 132 Milyon Euro'luk yardım paketi Almanya'dan Suriye'ye 132 Milyon Euro'luk yardım paketi

Suriye’nin çok uluslu yapısı ve azınlıklarının kaderi – Aleviler, Kürtler, Hristiyanlar, Dürziler ve Ezidiler – HTŞ ve diğer İslamcı grupların eline bırakılamaz.

Esad diktatörlüğüne alternatif, eski El Kaide ve IŞİD teröristlerinin yönettiği bir “Şeriat devleti” olmamalıdır. Sözde “geçiş hükümeti” yalnızca HTŞ cihatçılarından oluşmaktadır ve tüm grupları temsil etmek için hiçbir meşruiyeti yoktur.

Batılı devletler ve tüm uluslararası toplum, Suriye geçiş hükümetine Tüm grupların katılımını acilen talep etmelidir. Aksi takdirde, halk için insani yardımlar dışında, el-Coulani yönetimine başka bir destek verilmemelidir.

Almanya hükümeti ve uluslararası toplumu, azınlıkların haklarının savunulmasında ve Suriye’de insan haklarının korunmasında daha aktif bir rol üstlenmeye çağırıyoruz. Burada farklı milletlerden, dinlerden ve siyasi görüşlerden insanlarla birlikteyiz ve Suriye halkının yalnız kalmaması ve seslerini duyurabilmeleri için sizleri dayanışmaya çağırıyoruz.

Bugün hepimiz Aleviyiz, Türküz, Kürdüz, Hristiyanız, Dürziyiz, Süryaniyiz, Ermeniyiz, Arapız, laik ve liberal Müslümanlar ve ateistiz. Biz, insan hakları ve demokrasi için mücadele eden insanlarız!“