“Rüzgârı suçlamayı bırak,
yelkenleri kullanmayı öğren!”[2]
İnsanlık, zor ve çelişkilerle dolu karanlık bir güzergâhta yolunu açmaya çabalıyorken; V. İ. Lenin’in, “Sınıf mücadelesi dışındaki bir sosyalizm boş laf, ya da saf bir hayaldir,” mottosunu hâlâ ve ısrarla terennüm edenlerden; sınıf hareketinin devrimci teoriye son şeklini veremediği, zor zamanlardan geçmekte olduğumuzu unutmayanlardan; süreklilik içinde kopuşlarla inşa hâlindeki bir devrimci praksis tarihi olan sosyalizmi yüzyıllara bölmeyen;[3] yalnız kalmak”tan korkmayan Marksist-Leninistlerdeniz. (M-L)
Kimilerinin yüzünü ekşiterek “yine mi şu geçen yüzyılın teraneleri? Dünya çok değişti, Marksizm-Leninizm bütün yanılgı ve yenilgileriyle geçmişte kaldı. İnsanlık daha özgürleştirici, çevreci, feminist, LGBTI+ dostu, çok kültürcü, interaktif, heterojen, insan-merkezci olmayan, ekonomizme mesafeli, tahakkümcü olmayan vb. paradigmaların peşinde…” dediğini biliyoruz.
Bunu 1980’lerden beri söylüyorlar. Laf değil, 40 yılı aşkın bir süredir… bu post-modern “yeni” sol söylemler 80’li yıllardan bu yana neoliberal kapitalizmin cenderesindeki dünyada patlak veren kitlesel protesto hareketlerinde, ayaklanmalarda da dümendeydi, çoğunlukla… Chiapas, Seattle, Göteborg, Cenova, New York, Gezi, Arap Baharı, Cochabamba, Buenos Aires, Sudan, Santiago ve diğerleri… Dünyanın dört bir yanında dizginlerinden boşanmış kapitalizmin yıkıcılığını etlerinde, kemiklerinde hisseden kitleler hayatlarını, dünyayı değiştirmek için sokaklara döküldüklerinde, meydanları doldurduklarında, polis kurşunlarına karşı canları pahasına direndiklerinde, kendilerine övgüler düzen, “hiyerarşisizliği, interaktifliği, çeşitliliği, yatay örgütlenmeyi, ne bilelim, çok renkliliği…” savunan, ama dünyayı değiştirmek için tam olarak “ne” yapılması gerektiğini söylemeyen “yeni sol(lar)”la muhatap oldular.
Sonuç? Emekçilerin, ezilenlerin, gövdelerini öne sürdükleri direnişleri, herhangi bir somut sonuç elde edemeden, dağıldı gitti. Kimi durumlarda öncekinden daha vahim sonuçların önünü açarak: Arap Baharı’nın radikal İslam’ın boyvermesine yol açması, Gezi ayaklanmasından birkaç yıl sonra Erdoğan rejiminin “Tek Adam”cılığa evrilmesi, Avrupa’da yükselen neo-faşizm(ler)…
Adını koymak gerek; “yeni sol”, sınıf mücadelelerinin keskinleştiği, sermayenin saldırganlığının sınır tanımadığı bir kesitte, bir “fiyasko” olmuştur. O zaman, XX. yüzyıl boyunca, Sovyet Devrimi gibi dünyayı temellerinden sarsan bir devrime öncülük eden, yeryüzü halklarına, ulusal kurtuluş hareketlerine esin kaynağı olan, muhalefette olduğu kapitalist ülkelerde iktidarlara kök söktüren “eski(meyen)”e, ML’e yeniden yüzünü dönme zamanı geldi… Kimileri yüzlerini buruştursa da…
Evet, evet sınıfsal netliğin yerle yeksan edildiği, “Elveda” çığırtkanlığıyla müsemma post-modern zırvalara[4] karşı şu satırlar yolumuzu aydınlatıyor: “Friedrich Engels bir keresinde, Karl Marx’ın ve kendisinin bütün yaşamları boyunca azınlıkta kaldıklarını ve kendilerini böyle ‘iyi hissettiklerini’ yazmıştı.”[5]
Gerçekten de biz(ler)e, “Yeter ki ellerimizi bırakın, yakamıza yapışmayın ve o büyük özgürlük sözcüğünü kirletmeyin, çünkü biz de dilediğimiz yere gitmekte ‘özgürüz’... Yalnızca bataklığa karşı değil, yüzlerini bataklığa doğru çevirenlere karşı da savaşmakta özgürüz,”[6] tepkisini anımsatıp; “Daha neler?” dedirten tabloda “bizim Herostratus’cuları”n(!)[7] i) “Marksizm’ Polemikleri”;[8]
ii) “Neo-Liberal Sosyalizm”[9] zırvaları;
iii) “Türkiye’ye özgü sosyalizm anlayışı, dünyada insanın insanı sömürmediği bir ülke ve dünya yaratma mücadelesinin önemli deneyimlerinden biridir. Sosyalizmin unsurları konusunda yukarıda sayılan özellikler, Atatürk döneminin Türkiye’si için de geçerlidir,”[10] yollu milliyetçilikleri;
iv) “Sosyalizm neden kaçınılmaz olarak diktatörlük üretir?”[11] veya “Sosyalist projenin uygulama ve ahlâkî başarısızlıkları hakkında herkesin bilmesi gerekenler”, “Sosyalizmin akılsızlığına dair en iyi kitaplar”ın[12] kerameti kendinden menkul “iddialar”ı(?!);
v) “Sosyalizmin -geleneksel- ‘teori’sinde başta sanayi işçileri olmak üzere toplumun alt sınıfları, yoksul, horlanan kesimleri sosyalizmin ‘kurucu’ unsuru -olamayacak durumda iseler-, en azından özellikle destekleyenler ‘sahiplenen’ler olarak görülür, addedilir”[13] ya da “Türkiye’nin sosyalistleri, Türkiye’nin devletine radikal ve ters giden düşünceleri savunmakla birlikte, evrensel bir anlamda ‘radikal’ olmadılar. Bunu şöyle bir anlamda söylüyorum: Sözgelişi, Avrupa’da olduğu gibi bir gün Türkiye’de de, bir 1 Mayıs yürüyüşünde solcu eşcinsellerin yürümesini içine sindirebilen çok az ‘devrimci’ vardır. Devrimciler, toplumun en özgürlükçü üniversitesinde, sevişen üyelerinin el ele yürümesini yasaklamak üzere bildiriler çıkarabilmişlerdir. Bunların radikalizmle de pek fazla ilgisi yok, üstelik!”[14] faraziyeleri;
vi) “Sınıflı toplum tarihi adeta bir adalet ve demokrasi arayışından ibarettir. Özgür bir yaşam uğruna verilen bu mücadelenin ismi değişip, mekânı farklılık arz etse de, süreklileştiği ve günümüzde insanlığın ortak kavgasına dönüştüğü görülmektedir. Şüphesiz, bu mücadelenin önemli bir parçasını da sosyalizm adına verileni oluşturmaktadır. (…) Sosyalizm; eşitlik, özgürlük ve adalet kavramlarının yaşam parametrelerinin oluşturduğu bir sistemi ifade eder. Esası toplumun demokrasi ve adalet arayışıdır,”[15] türünden Eduard Bernstein’cı “light/sulandırılmış sosyalizm” maruzatları!
Daha da uzatmadan söyleyelim: Dünya ölçeğinde yaşadığımız dönemin tuhaflıkları, özellikle siyasal tartışmalarda öne çıkan düzeysizlikleri, insana pes dedirten saçmalıkları ve olumsuz başka özellikleri dönemin geçici temayülleridir.
Sınıf mücadeleleri yükseltilerek sosyalizmin soru(n)ları çözüldükçe, postmodern “durumlar” da, “hakikât sonrası toplum” gibi devrini dolduracaktır; “Biz başlangıcı yaptık. Ne kadar zamanda, ne zaman, hangi ulusun proleterleri bu eseri sonuna kadar vardırırlar, bunun önemi yok. Önemli olan, buzun kırılmış, yolun açılmış ve gösterilmiş olmasıdır,”[16] diye tarif edilen güzergâhta…
V. İ. Lenin’in, “Marx’ın ya da Marksistlerin sosyalizme giden yolu en somut ayrıntısına kadar bildiklerini iddia etmiyoruz. Bu saçmalık olurdu. Biz yolun yönünü biliyoruz, hangi sınıfsal güçlerin yolu izlediğini biliyoruz; ama somut ve uygulamaya ilişkin ayrıntılar ancak eyleme geçmeye başladıklarında milyonların deneyimlerinden öğrenilecektir,” vurgusunun altını çizerek belirtelim: M-L tesadüfî bir tarihsel olay değil, sınıf mücadelesinin kaçınılmaz sonucudur. O, tarihsel birikimin sentezi ve gelişme aşamasıdır; XI. Tez’dir.
N O T L A R
[1] 2 Kasım 2024’de “Dibistana Marksîst Lı Amedê/ Amed’de Marksist Okul’un Amed’de düzenlediği Amed’de Marksizm Günleri III. Oturum’una, “Tarihte Sosyalizm. XIX. ve XX. Yüzyıl Sosyalizmi, Yıkılış Nedenleri. XXI Yüzyıl Sosyalizminin Ana Çizgileri” başlıklı yuvarlak masa tartışmasına sunulan tebliğ… Rojnameya Newroz, Kasım 2024…
[2] Ho Chi Minh.
[3] Bkz: i) Temel Demirer, “Karl Marx ile Marksizmi”, Kaldıraç, No:204, Temmuz 2018…
ii) Temel Demirer, “Kapitalist Ekolojik Yıkımın Panzehiri Marksizm”, Rojnameya Newroz, Mayıs 2024… https://temeldemirer.blogspot.com/2024/07/kapitalist-ekolojik-yikimin-panzehiri.html
iii) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “Kapital’in Diyalektik Materyalist Yorumu”, İnsancıl Dergisi, Yıl:30, No: 357, Nisan 2020…
iv) Temel Demirer, “Kapitalizm, Ekolojik Yıkım ve Marksizm”, Ronameya Newroz, Eylül 2018… https://temeldemirer.blogspot.com/2018/11/kapitalizm-ekolojik-yikim-ve-marksizm.html
v) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “Marksizm + V. İ. Lenin = Ekim Devrimi (Notları)”, Kaldıraç, No: 195, Ekim 2017…
vi) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “100. Yaşında Ekim Devrimi’nin Anımsattıkları”, 5 Kasım 2017… https://temeldemirer.blogspot.com/2017/11/100-yasinda-ekim-devriminin.html
vii) Temel Demirer, “Hayatın Devrimcileştirilmesinden Devrimin Güncelliğine İsyan(lar) ve Leninizm: 105. Yılında Ekim Devrimi”, Kaldıraç, No: 257, Aralık 2022…
viii) Temel Demirer, “Lenin(izm) ile Liberal(izm) Meselesi”, Kaldıraç, No:243, Ekim 2021…
ix) Temel Demirer, “Ekim’in Lenin, Lenin’in Ekim Destanı”, Kaldıraç, No:184, Kasım 2016…
x) Temel Demirer, “Ekim Devrimi ile Tartışmalı ‘Tartışmalar’ı”, Kaldıraç, No:197, Aralık 2017…
xi) Temel Demirer, “V. İ. Lenin ve Ekim Devrimi”, Kaldıraç Dergisi, No:232, Kasım 2020…
xii) Temel Demirer, “Ekim Devrimi: Geçmiş Değil, Geleceğin Bugünü”, Kaldıraç, No:244. Kasım 2021…
xiii) Temel Demirer, “Ekim’in 100. Yılında Kavramlar, Gerçekler”, Rojnameya Newroz, 2 Mart 2017… https://temeldemirer.blogspot.com/2017/03/ekimin-100-yilinda-kavramlar-gercekler.html
xiv) Temel Demirer, “Ekim Devrimi ve Sovyet(ler)”, Rojnameya Newroz, 2 Kasım 2017… https://rojnameyanewroz3.com/ekim-devrimi-ve-sovyetler/
xv) Temel Demirer, “Radikal Sosyalizm Hâlâ Güncel!”, Kaldıraç Dergisi, No:177, Nisan 2016…
xvi) Temel Demirer, “Paris Komünü(müz) Hâlâ Güncel”, Rojnameya Newroz, Ekim 2017… https://temeldemirer.blogspot.com/2017/10/paris-komunumuz-hala-guncel.html
xvii) Temel Demirer, “Komün’den Ekim’e Eski(meyen) Sosyalizm”, Rojnameya Newroz, Nisan 2016… https://temeldemirer.blogspot.com/2016/04/komunden-ekime-eskimeyen-sosyalizm.html
xviii) Sibel Özbudun, “Marksizm ve Kadınların Kurtuluşu”, Kaldıraç, No:202, Mayıs 2018…
xix) Sibel Özbudun, “Ekim Devrimi, Sosyalizm, Kadınların Kurtuluşu”, Kaldıraç, No:165, Mart 2015…
xx) Sibel Özbudun, “Kadınların Kurtuluşu: Marksizm’siz Olur mu?”, 26 Şubat 2008… https://sibelozbudun.blogspot.com/2013/08/kadinlarin-kurtulusu-marksizmsiz-olur-mu.html
xxi) Sibel Özbudun, “Engels, Kadın, Aile”, Yeni E Dergisi, No:49, Kasım 2020…
xxii) Sibel Özbudun, “Friedrich Engels ve Ailenin, Özel Mülkiyetin, Devletin Kökeni Üzerine”, Marksizmin Başyapıtları (19. Yüzyıl), Kolektif, Bilim ve Gelecek Kitaplığı-Başyapıtlar ve Öncüler Dizisi, 2013… içinde
xxiii) Sibel Özbudun, “Bilim, Sosyal Bilimler, Sosyalizm Üzerine Sorular, Yanıtlar”, Kaldıraç, No:235, Şubat 2021…
xxiv) Sibel Özbudun, “Ya Sosyalizm Ya Barbarlık!”, Kaldıraç Dergisi, No:201, Nisan 2018…
xxv) Sibel Özbudun, “Ekim Devrimi’nin 104. Yılında Sınıf ve İktidarı Yeniden Düşünmek”, Kaldıraç, No:244. Kasım 2021…
xxvi) Sibel Özbudun, “Enternasyonalizm Üzerine Notlar”, Newroz Yıl:8, No:264, 2 Mart 2015…
xxvii) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “Sınıf Mücadelesi Tarihi(miz)”, Kaldıraç Dergisi, No: 250, Mayıs 2022…
xxviii)Temel Demirer, “… ‘Netameli Bir Konu’: Ulusal Soru(n)”, Kaldıraç, No:207, Ekim 2018…
xxix) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “Örgütlü Mücadele Etiği ve Sosyalist Demokrasi”, Gelecek Dergisi (Kıbrıs), Yıl:3, No:83, Ocak-Şubat 2014… https://temeldemirer.blogspot.com/2014/03/orgutlu-mucadele-etigi-ve-sosyalist.html
[4] Bkz: i) Temel Demirer, “… ‘Neo’su ve ‘Sol’u ile Liberaller Nedir, Neye Yarar?”, AKP “Ilımlı” İslâm, Neoliberalizm, Editör: Fikret Başkaya, Ütopya Yay., 2013… içinde…
ii) Temel Demirer, “… ‘Post’un Nihayeti!”, Newroz, Yıl:7, No:235, 10 Haziran 2013…
iii) Temel Demirer, “Lenin(izm) ile Liberal(izm) Meselesi”, Kaldıraç Dergisi, No:243, Ekim 2021…
iv) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “… ‘Özgürlük!’ Ama Kim(ler) İçin?”, Kaldıraç Dergisi, No:276, Temmuz 2024…
v) Sibel Özbudun, “Postmodernizm, Yeni Sol Postmodernizme Veda… Sınıf, Yeniden!”, Kaldıraç Dergi, No:273, Nisan 2024…
vi) Sibel Özbudun, “… ‘Yeni Toplumsal Hareketler’ Ne Kadar ‘Yeni’?”, Kaldıraç, No:197, Aralık 2017…
vii) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “Bir Döküm: ‘Yetti Artık’ ya da ‘Hayır’ Deyin!”, Sendika.Org, 23 Eylül 2008… https://sendika.org/2008/09/bir-dokum-yetti-artik-ya-da-hayir-deyin-sibel-ozbudun-temel-demirer-24128
[5] Lev Troçki, Onların Ahlâkı ve Bizim Ahlâkımız, çev: Bülent Tanatar, Yazın Yay., 1997.
[6] V. İ. Lenin, Ne Yapmalı? Hareketimizin Canalıcı Sorunları, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1968.
[7] Tarihe geçmek için dünyanın yedi harikasından biri olan ve büyük uğraşlarla yapılan Artemis Tapınağı’nı yakan Efesli genç.
[8] Bkz: “Felsefecilerin ‘Marksizm’ Polemiği Sürüyor”, 19 Mayıs 2024… https://www.odatv.com/guncel/felsefecilerin-marksizm-polemigi-suruyor-sadik-ustadan-ducane-cundiogluna-yanit-ozgurluk-hayal-etmek-safliktir-120044368; Yener Orkunoğlu, “Marksizm’de Boşluklar, Engels’in Ulus ve Devlet Konusundaki Tutumu”, 21 Ekim 2021… https://sendika.org/2021/10/marksizmde-bosluklar-engelsin-ulus-ve-devlet-konusundaki-tutumu-634653/; Yener Orkunoğlu, “Engels’in Diyalektik Anlayışındaki Sorunlar”, 8 Eylül 2021… https://sendika.org/2021/09/engelsin-diyalektik-anlayisindaki-sorunlar-630719/; Yener Orkunoğlu, “Engels’in Felsefenin Küçümsenmesi”, 27 Eylül 2021… https://sendika.org/2021/09/engels-ve-felsefenin-kucumsenmesi-632432/; Yener Orkunoğlu, “Hegel’in Sistem ve Yöntemi Konusunda Engels”, 8 Ekim 2021… https://sendika.org/2021/10/hegelin-sistem-ve-yontemi-konusunda-engels-633623/; Alper Öztaş, “Engels Eleştirilerinin Kolaycılığı”, 17 Eylül 2021… https://sendika.org/2021/09/engels-elestirilerinin-kolayciligi-631516/; Alper Öztaş, “Diyalektik Materyalizmde Israr Etmek”, 21 Ekim 2021… https://sendika.org/2021/10/diyalektik-materyalizmde-israr-etmek-634668/; Alper Öztaş, “Diyalektik Materyalizmi Savunmak”, 4 Ekim 2021… https://sendika.org/2021/10/diyalektik-materyalizmi-savunmak-633093/
[9] William Davies, “Neo-Liberal Sosyalizm”, 18 Şubat 2016… https://www.e-skop.com/skopbulten/neo-liberal-sosyalizm/2820
[10] Yıldırım Koç, “Türkiye’ye Özgü Sosyalizm”, 22 Nisan 2022… https://www.yildirimkoc.com.tr/usrfile/1655196161b.pdf
[11] Atilla Yayla, “Sosyalizm Neden Kaçınılmaz Olarak Diktatörlük Üretir?”, 27 Ekim 2017… https://serbestiyet.com/yazarlar/sosyalizm-neden-kacinilmaz-olarak-diktatorluk-uretir-13105/
[12] Dr. Williamson M. Evers, “Sosyalizmin Akılsızlığına Dair En İyi Kitaplar”… http://www.liberal.org.tr/sayfa/sosyalizmin-akilsizligina-dair-en-iyi-kitaplar-dr-williamson-m-evers,794.php
[13] Ömer Laçiner, “Sosyalizmin Siyaseti”… https://birikimdergisi.com/dergiler/birikim/1/sayi-261-ocak-2011/2437/sosyalizmin-siyaseti/4213
[14] Murat Belge, “Sosyalist ile Radikal”, 6 Ekim 2015… https://saltonline.org/tr/2044/sosyalist-ile-radikal
[15] Ramazan Morkoç, “Bir Adalet ve Demokrasi Arayışı Olarak, Sosyalizm”, 30 Nisan 2021… https://demokratikmodernite.org/bir-adalet-ve-demokrasi-arayisi-olarak-sosyalizm/
[16] “Bu ilk zafer, nihai zafer değil henüz, (…) Sanki böylesine yeni, daha önce hiç görülmemiş bir tip devlet düzeninin yaratılması gibi tüm dünya tarihi için yeni bir eser, hiç başarısızlığa uğramadan ve yapmadan ortaya konabilirmiş gibi!” (V. İ. Lenin, Seçme Eserler, Cilt 6-Devrim Yılı 1917, çev: Saliha N. Kaya- İsmail Yarkın, İnter Yay., 1995, s.522.)