Yurtdışında yapılan seçimde bu yazı yazıldığı sırada oy verme süresi sona ermediği için kesin katılım oranı belli değildi, ama yüksek olmayacağı da ortaya çıkmış durumdaydı.
Hürriyet’in Cumartesi günkü haberine göre Cuma gününe kadar yurtdışındaki seçmenlerin yüzde 25,6’sı oy kullanmış. Son üç günde bu rakam en fazla yüzde 30’un üzerine çıkabilir, yüzde 40’a ulaşması bile zor görünüyor.
Yaklaşık yarım milyon seçmen haftanın son üç günü oy kullanacaktı. Bunların arasında 250 bin civarında seçmene sahip Hollanda önemli yer tutuyor. Ne ki, bu ülkelerdeki oy kullanımının seçime genel katılım oranını büyük oranda artırması beklenmiyor.
Almanya’da ise yaklaşık 1 milyon 400 bin seçmenden 401 bini oy kullanmış. Oran yüzde 30’un altındadır ve son üç günde yoğunluk yaşansa bile yüzde 40’a ulaşması bile zordur.
Gümrüklerde oy kullanma bir hafta daha sürecek ama genel olarak tatil zamanı olmadığı dikkate alınırsa rakamın fazla olmayacağı düşünülebilir.
Bizde her zaman gerekçe hazırdır ve uygun bir açıklama bulunur. Deniliyor ki, cumhurbaşkanlığı seçimine göre oy kullanma oranı artmıştır!
Cumhurbaşkanlığı seçimine katılma oranı yüzde 8 idi ve bundan daha kötüsü de olamayacağı için oran doğal olarak artmıştır, ama düşük olduğu da açıktır.
Ülke dışında verilen oylar burada sayılmayacak, ülkeye götürülüp orada sayılacak… Hile yapılması ihtimaline karşı vatandaş oy kullanmakta çekimser, türünden bir açıklama inandırıcı olmaktan uzaktır. İnsanlar oy kullanmazsa, hile yapmaya da gerek kalmaz.
Seçimde hile ihtimali bulunmakla birlikte bunu yapmak önceki seçime göre daha zordur. AKP dışındaki bütün büyük partiler HDP’nin barajı geçmesini istiyor, çünkü HDP’nin bu başarısı sonucu AKP ve Erdoğan istedikleri milletvekili sayısına ulaşamayacaktır. AKP’nin tek başına iktidarı bile şüpheli durumda olacaktır ve bu da CHP ve MHP’nin isteğine uygundur.
Ülke dışında yaşayan TC vatandaşları ilk kez bir genel seçimde oy kullanıyor. Buradan hareketle alışık olmamak düşük katılımın gerekçelerinden birisi olarak savunulabilir. Ne ki, daha önemli iki faktör daha bulunuyor:
Birincisi: oy kullanmak kolay değildir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılan randevu sisteminin kaldırılmasıyla oy kullanmak –eskisine göre- kolaylaşmıştır ama yine de kolay değildir.
Oy sandığı iki sokak ileride değildir, genellikle yakın olmayan başka bir kenttedir. Sadece konsolosluklarda oy kullanılabildiği için bazı bölgelerde oy kullanmak için gidiş-dönüş 300-600 km. yol yapılması gerekiyor. Bu da kolay değildir.
AKP ve HDP bu nedenle seçmenini sandığa taşımak için gerekli düzenlemelere yöneldi. Sandığa düşük ücretle bazen de parasız otobüs ve minibüs seferleri düzenlendi.
İkincisi: kendimizi en fazla TC vatandaşının yaşadığı Almanya ile sınırlandırırsak, bu kitle seçimde oy vermekle çok mu ilgilidir, diye sorulması gerekir.
Alman vatandaşı olan ve bu ülkedeki federal parlamento seçiminde oy kullanma hakkına sahip olanların -18 yaşından büyük olanların- ne kadarı oy kullanıyor?
Sondan bir önceki seçim için yapılan hesaplamaya göre Türkiye kökenli Almanya vatandaşlarının sadece yüzde 18’i seçimde oy kullanmıştır.
Türkiye kökenliler arasında iki ülke seçiminde de oy kullanma hakkı olan çifte vatandaş sayısı azdır, dolayısıyla Almanya seçimine katılan kitleyle Türkiye’deki seçimde oy kullanan kitlenin birbirinden farklı olduğu söylenebilir. Her iki kitlede de seçime ilgi düşüktür.
Almanya vatandaşlığını kazanmanın daha zor olduğu yıllarda şu sözleri duyardık: Türkiyeliler artan oranda Almanya vatandaşı olduklarında bu ülkede yabancı düşmanlığı artık daha zor yapılacaktır. Seçmen kitlesi içinde yer alan Türkiye kökenliler yabancı düşmanlarını seçmeyerek cezalandıracaktır.
Söylem mantıklı gibi görünüyordu ama hayatta başka türlü oldu.
Seçime ilgi yok, katılım yüzde 18…
Son seçimde belki biraz artmıştır ama yine çok düşüktür.
Ek olarak CDU/CSU’yu seçen Türkiye kökenli sayısı hiç de az değildir. Bu partiler kendilerini duruma uydurup Türkiye kökenli aday da göstermektedir.
Ülkedeki genel seçime katılımla ilgili bir başka değerlendirme ise, Almanya’da üçüncü kuşakla ilgilidir. Bu değerlendirmeye göre, esas olarak ilk iki kuşak oy kullanmaktadır, sonraki kuşağın ilgisi zayıftır.
Bunun nedeni Almanya’daki Türk ve Kürt gençlerinin Türkiye’deki seçime ilgi duymaması olarak gösteriliyor. Bu gerekçe eksiktir. Genel bir depolitizasyon süreci bulunuyor. Alman vatandaşı olan Türkiye kökenli gençlerin Almanya seçimlerine olan ilgisi çok mu yüksektir?
Her durumda ülke dışındaki TC vatandaşlarının genel seçimde oy kullanabilmesi nihayet atılabilmiş büyük bir adımdır. Gümrüklerde oy kullanmanın temsil özelliğinin oldukça az olduğu biliniyor. Hiç yoktan iyiydi ama ülke dışında yaşayanların politik tercihlerini temsil etmesi düşünülemezdi.
Başka konularda olduğu gibi bu konuda da gerekli düzenleme arkadan gelecek gibi görünüyor. İki milyondan fazla seçmenin bulunduğu yaklaşık beş milyon TC vatandaşının yaşadığı ülke dışıyla ilgili bir bakanlık gerekiyor. Bu insanları temsil edecek milletvekillikleri gerekiyor.
Bunlar gerçekleştiği zaman ülkedeki genel seçime yönelik ilginin daha artması beklenebilir.