Savaş bakanları ve büyük kumar

Cuma günü ABD’nin Avrupa’daki en önemli üslerinden birisinin bulunduğu Ramstein’da bir araya gelen “Ukrayna Kontak Grubu” toplantısında ABD savaş bakanı Lloyd Austin müttefiklerini Ukrayna’ya daha fazla yardım yapmaya çağırdı. “Zamanın uygun olduğunu” söyleyen Austin, ABD’nin şimdiye dek toplam 26,7 milyar dolarlık yardım yatığını belirterek, müttefiklerinin ”Ukrayna’nın kendisini savunması için gerekli olduğu süre boyunca” desteklerini sürdürmek zorunda olduklarını vurguladı. Böylelikle Leopar 2 hücum tanklarını vermekte çekingen davranan Scholz hükümeti üzerindeki baskı artırılmış oldu.

Gerek ABD ve ABD’nin Truva atları olan Polonya ve Baltık ülkelerinin, gerekse de yurt içindeki Transatlantikçilerin baskısı altında olan Şansölye Scholz, istifa eden Lambrecht’in yerine şahin politikacı olarak tanınan Aşağı Saksonya Eyaleti İçişleri Bakanı Boris Pistorius’u atayarak karşılık vermişti. Federal Cumhurbaşkanı Steinmeier’in de desteğini alan, ancak büyük kumar masasında etrafı sarılı olan Scholz’un baskılara daha ne kadar dayanabileceği belli değil.

ABD, Almanya’nın Leopar 2 tanklarını Ukrayna’ya vererek Ukrayna ordusunun ilkbahar taarruzunu olanaklı kılmaya çalışıyor. Ramstein’da bir araya gelen ABD ve Ukrayna ordularının üst düzey subayları taarruz planlarının detaylarını görüştüler. Basına sızan bilgilere göre temel hedef, önce Melitopol kentini yeniden ele geçirip Rus ordusunun Kırım bağlantısını kesmek ve ardından Kırım’a saldırarak Rusya’yı geri püskürtmek. Gerçi Ukrayna’nın bunu başaramayacağı biliniyor, ama kanımızca burada asıl yapılmak istenen Rusya’nın kırmızı çizgilerini test etmektir.

Zaten bu noktadan itibaren söz konusu olan stratejik önemi büyük Kırım yarım adasının hangi devlete ait olup olmayacağı ve sadece Rusya ile Ukrayna arasında devam edecek bir konvansiyonel savaş değildir. Rusya’nın kırmızı çizgilerinin test edilmesinin temel amacı, Rusya’nın önünde sonunda nükleer silah kullanıp kullanmayacağı sorusudur. İşte bahsettiğimiz büyük kumar budur ve masada duran pot da nükleer pottur.

Oynanan büyük kumarın ne denli tehlike potansiyeli taşıdığını Rusya karşıtı siyasetçiler dahi dile getiriyor. Örneğin Henry Kissinger bile, reel nükleer savaş tehlikesini artıracak gerilim sarmalından vazgeçilmesini ve önce ateşkes, ardından barış görüşmeleri için Rusya ile masaya oturulmasını öneriyor.

Görüldüğü kadarıyla, Rusya taraftarı olmadığı bilinen Kissinger’in uyarıları Washington’da pek dikkate alınmıyor. Biden yönetimi ve Pentagon olası bir nükleer savaşın kapsamının dar olacağından ve sadece Avrupa ile sınırlı kalıp, ABD’nin çok az etkileyeceğinden hareket ediyor olmalılar ki, gerilim sarmalına sürekli ivme kazandırmaya devam ediyorlar. Rusya’ya karşı yürütülen iktisat savaşının ve enerji yaptırımlarının ABD ekonomisine dokunmayıp, sadece Avrupa ülkelerini olumsuz etkilemesi, Pentagon tarafından bu yaklaşıma gerekçe olarak gösteriliyor.

Kanımızca Şansölye Scholz’un çekingen davranmasının temel nedeni bu gerçeği görmesidir. Scholz bir taraftan Transatlantik ittifakın Rusya’ya karşı “tek sesle konuşması” için uğraş verirken, diğer taraftan Leopar 2 hücum tanklarının Ukrayna’ya verilmesi konusunda susmayı tercih ediyor. Scholz’un bu tavrının oturduğu büyük kumar masasında elini kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağı pek belli değil. Bizce belli olan, başta askeri-sınai kompleks olmak üzere Transatlantikçi sermaye fraksiyonlarının kendi hükümetindeki siyasi temsilcilerinin Scholz’u zorlamaya devam edecekleridir.

Artık hiç şüphe kalmamıştır: Alman sosyal demokrasisi yeni bir 1914 ile karşı karşıyadır. Şimdiye dek yaptıkları göz önünde tutulursa, tekelci burjuvazinin önünde yeniden diz çökecekleri ve dünyayı yangın yerine çevirmeye katkı sunacakları çok açık. Alman toplumunun içinde bulunduğu ruh hâli 1914 arifesini anımsatmaktadır. Tek fark, Alman solunda Karl Liebknecht gibi davranacak siyasetçilerin görülmemesidir.