Federal Almanya Cumhuriyetinde, R.T. Erdoğan, 'istenmeyen adam' ilan edildi dersek, abartmış olmayız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin son süreçte yönetim kademesinde yer alanların çabalarıyla gerek coğrafyamızda ve gerek uluslar arası camiada itibar kaybetmesi, Avrupa da yaşayan topluluklar arasında dikkatle izlenmektedir.
Avrupa kamuoyu bütün projektörleri Türkiye üzerine çevirmiş ve dikkatle Türkiye deki, politik, ekonomik, sosyal gelişmeleri dikkatle izlemektedirler. Çünkü, Federal Almanya Cumhuriyeti topraklarında, 4 Milyona yakın Türkiye kökenli göçmen yaşamaktadır. Almanya toplumuyla entegre olmuş ve sorunsuz olarak bir arada yaşamaktalar.
R.T Erdoğan, AKP devletinin çabalarıyla, Türkiye artık, istenmeyen ülkeler arasında yer almaktadır. Avrupa toplulukları içerisinde sıradan tartışmalarda, Türkiye kökenli insanlarımız hiç beklemedikleri konularla karşılaşıp, 'dışlanma girişimleriyle' karşı-karşıya kalmaktadırlar.
Avrupa toplulukları, R.T. Erdoğan isminin geçtiği her alanda, İslami terör, IŞİD, El Nusra gibi cani örgütlenmeler, gündeme getirilmekte ve tartışmalara konu olmaktadır. Kısacası, R.T. Erdoğan artık Avrupa'nın birçok ülkesinde, 'istenmeyen adam' ilan edilmiş durumdadır.
Türkiye de yapılmak istenen anaysa değişikliğine ilişkin referandum sürecinde, Almanya da yaşayan Türkiye kökenli seçmenlere yönelik olarak yapmak istediği, miting veya salon toplantılarına, Almanya toplumsal güçleri itiraz ederek, HAYIR dediler.
Almanya toplumsal güçleri gibi Almanya'nın önde gelen politikacı ve devlet katındaki yöneticilerde, R.T. Erdoğan'ın, Almanya topraklarında, bir miting veya salon toplantılarına, 'karşı olduklarını' beyan açıklamalara Federal Almanya medya organları genişçe yer vermektedir.
Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti İçişleri Bakanı Ralf Jäger, "Federal hükümetin Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti ya da Almanya'nın herhangi bir yerinde bu tür mitinglerin düzenlenmesini önlemesi gerektiğini" açıklayarak Almanya daki 'ifade özgürlüğünü kötüye kullanılamayacağı' söylemini ileri sürdü,
Ralf Jäger, "Buradaki düşünceyi ifade özgürlüğü, temel hakların sınırlandırılması ve idam cezasının geri getirilmesi ile birlikte sunulan bir anayasa değişikliğinin kampanyası için kötüye kullanılamaz" diye konuştu. Eyalet İçişleri Bakanı, Türkiye iç politikasındaki gerginliklerin Almanya'ya taşınmasının engellenmesi gerektiğini kaydetti. Ralf Jäger'e, paralel olarak açıklamada bulunan, SPD Almanya Sosyal Demokrat Parti Başkanı, Başbakan adayı, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz konuya ilişkin açıklamasında, ''Erdoğan'ın olası mitingine karşı "Ralf Jager'in kaygılarını paylaştığını» vurguladı.
"Bütün komşu ve dost ülkelerin temsilcileri gibi Erdoğan'ın da Almanya'ya gelmesinin istendiğini» belirten Schulz, "Ancak bunun koşulu, bir demokratik hukuk devletinde, bir hukuk devletiyle dostça ilişkiler içinde, kayıtsız şartsız demokratik kurallara riayet edilmesidir" açıklamasında bulundu.
Federal Almanya politikacı ve yöneticilerinin açıklamaları tabiî ki bunlarla sınırlı değildir. Almanya Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı ve Başbakan adayı, Cem Özdemir, ''Erdoğan'a, birilerinin referandumdan önce Almanya da, istenmediğini açıkça bildirilmesi gerektiğini'' açıklamaktadır.
Bu ve buna benzer birçok açıklama ve yorumlarını sık-sık, Almanya basınında rastlamak mümkündür. Buradan yola çıkarsak, Almanya kamuoyu, toplumsal güçleri R.T.Erdoğan'ın Almanya ya gelerek, (Deutsche multikulturel geselschaftten) Almanya çok kültürlü toplumunun yara almasını ve Almanya toplumuna entegre olan toplumsal güçlerin, yapay gündemlerle kamplaşmalarını içine sindirmek istememektedir.
R.T. Erdoğan'ın, kullandığı dil, üslup toplumu kamplaştırmakta ve huzursuzluk ortamı yaratmaktadır. Almanya toplumsal güçleri bu gerçeği sürekli olarak, basın ve sosyal medya üzerinden takip etmekte ve vakıf olmaktadır.
Almanya toplumsal güçleri, R.T. Erdoğan'ı, 'diktatör arzuları olan' bir Osmanlı olarak görmektedir. Ortadoğu coğrafyasında, IŞİD, El Nusra ve El Kaide gibi, İslami terör örgütlerinin, 'destekçisi' 'finansörü' olarak algılayıp, değerlendirmektedirler. Almanya toplumunda yaygın olan düşüncelerden en önemlisi, R.T.Erdoğan'ın, Almanya da yaşayan Türkiye kökenliler arsında, siyasal ve mezhepsel suni ayrılıklar, 'yaratarak' huzursuzluğun ortaya çıkacağına inanmaktalar.
Konuya ilişkin son günlerde Almanya basını ve toplumsal güçleri arasında yaygın olarak tartışma konusu olan, DİTİB imamlarının, 'ajanlık' yaptığına ilişkin gündemin oluşması, Almanya toplumsal güçlerini tedirgin etmeye yetmektedir. Buna paralel, Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluklarında, Türkiye kökenli öğrenci velilerine, kanaat önderlerine, muhbirlik ve ajanlık yapmaları için, 'tekliflerin' sunulması da, işin tuzu-biberi olmuştur.
Kısacası, Almanya toplumunda oluşmuş, Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan hakkında önemli yargılar vardır ve bu yargılar ortadan kalkmadığı sürece, R.T. Erdoğan, 'istenmeyen adam' olarak, toplumsal hafızalarda yer alacaktır.
26 Şubat 2017