Süheyla KAPLAN
"AKP iktidarı boyunca Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 6 kat arttı. 7 Ekim’den sonra Erdoğan Israil’e yönelik söylemini sertleştirse de, ticari ilişkileri engelleyecek hiçbir şey yapmadı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça kendisini Filistinlilerle dayanışmanın ön saflarında göstermeyi seviyor. Aynı zamanda AKP hükümeti, Türkiye'nin İsrail'le ekonomik bağlarını sürdürmesi nedeniyle eleştiriliyor. Peki bu ekonomik ilişkiler 7 Ekim 2023'ten bu yana nasıl gelişti?
Türkiye’de İslamcı siyaset çok uzun zamandan beri Filistin sorununun ya da kendi söylemiyle “davası”nın sahibi olmaya çalışıyor. Bu İslamcı gelenek Filistin sorununu daha çok bir din Yahudi-Müslüman, uygarlık Batı-Ortadoğu mücadelesi olarak görüyordu. İsrail ve genel olarak Yahudi karşıtlığı bu çevrelerde çok güçlüydü. Türkiye’de “Milli Görüş” hareketiyle temsil edilen İslamcı siyaset bu tutumunu, Erdoğan’ın AKP’yi kurmasına kadar devam etti. Erdoğan ile bir yumuşama yaşandıysa da, 2009’da Davos’taki toplantıda, Erdoğan’ın İsrail cumhurbaşkanına kızıp toplantıyı terk etmesiyle yeniden İsrail ile gerilimli bir döneme girildi. Ne var ki bütün bu süreçte Türkiye’nin İsrail ile ekonomik ilişkileri artarak devam etti. AKP iktidarı boyunca Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 6 kat arttı. 7 Ekim’den sonra Erdoğan Israil’e yönelik söylemini sertleştirse de, ticari ilişkileri engelleyecek hiçbir şey yapmadı.
Filistinlilere yönelik baskılarda ve Gazze'ye karşı savaşta Türkiye'nin ürünleri ne ölçüde doğrudan kullanılıyor?
Bu teknik bir soru olmakla beraber bazı materyallerin dual use, ikili kullanıma izin verecek nitelikte olduğu görülüyor. Demir, çelik, fiber optik, elektrik ve elektronik malzemeler gibi. Ayrıca Jet yakıtı da var ki, Filistinlilerin bir hava kuvvetleri olmadığına göre bunun İsrail hava kuvvetleri tarafından kullanıldığı anlaşılıyor.
AKP ve MHP'nin iktidar ittifakından siyasetçiler ya da onlara yakın şirketler İsrail'le iş yapmaktan doğrudan kazanç sağlıyor mu?
Tabii ki çok karlı bir ticaret. O yüzden de vazgeçmiyorlar. Örneğin, 2023 yılında Türkiye İsrail’e 5,43 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiler. İsrail’e silah satan firmaların çoğu hükümete yakın, muhafazakar/İslamcı MÜSİAD (Mustakil Sanayici ve İşadamları Derneği) üyesi firmalar. Hatta, hükümete destek veren MHP milletvekili İsrail’den tohum ithal eden bir firma sahibi ki bu kişi İsrail’e yönelik sert ifadeler kullanıyordu.
Türkiye Ekonomi Bakanlığı Salı günü yaptığı açıklamada, İsrail ateşkes ilan edene ve Gazze'ye yeterli yardım sağlanmasına izin verene kadar çelik, demir ve beton gibi ihracat mallarının ticaretine kısıtlama getirileceğini duyurdu. Bu kısıtlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz ve şu anda ne kadar güvenilirler?
Ticaret Bakanlığı ateşkes ilan edilinceye ve insani yardımın girişine izin verilinceye kadar 54 ürüne kısıtlama getirdiğini açıkladı. Fakat kısıtlama muğlak bir tanımlama. Miktar mı, kullanım mı, kota mı belli değil. Ucu özellikle açık bırakılmış. Getirilen bir ticaret yasağı değil. Öte yandan, ithalat konusunda bir kısıtlama yok. Dolayısıyla, etkili bir önlem olmaktan çok kamuoyunun tepkisini önlemeye yönelik kozmetik bir açıklama gibi görünüyor. Son olarak, geçtiğimiz günlerde, Filistin’e destek mitingi düzenleyen gençler kelepçelenerek gözaltına alınmıştı. Bir kısmı başörtülü, dindar olan bu gençlerin ki, iki kız kardeş Mavi Marmara gemisinde 2010’da İsrail tarafından öldürülen bir TC vatandaşının kızlarıydı, büyük tepki çekti. Hükümet bu tepkiden çekindiği için böyle bir açıklama yoluna gitti.
Bugün getirilen ticaret kısıtlamaları aynı zamanda AKP'nin seçimlerdeki kötü performansına da bir tepki mi?
Seçimler artık geçti. Dolayısıyla, seçmen üzerinde doğrudan bir etkisi yok. Ama toplumsal tepki, insanların sokağa çıkma protesto eylemlerinin genişlemesi ihtimali hep var ve bu toplumun hem muhafazakar, hem merkez ve radikal sol kesimlerinden geliyor. Farklı ideolojik çizgiye sahip insanlar protestolarda buluşabiliyorlar. Bu durum AKP için sorun yaratmaya başladı. Bu insanlara ajan provakatör demek giderek zorlaştı.
Özellikle İslamcı Yeni Refah Partisi, İsrail ile ticari ilişkileri nedeniyle seçim kampanyası sırasında hükümeti sert bir şekilde eleştirdi. İsrail, ham petrolünün yaklaşık yüzde 40'ını Türkiye üzerinden geçen bir boru hattı aracılığıyla Azerbaycan'dan alıyor. Eğer Türk hükümeti Filistinlilerle gerçekten dayanışma içinde olsaydı bu petrol dağıtımlarını durdurmak zorunda kalmaz mıydı?
Erdoğan’ın dayanışma, destek sözü hep lafta kaldı, söylemden öteye gitmedi. Ama son açıklama AKP’nin işine de yaramadı. Kendi kendini yalanlamış oldu. Çünkü ticaret olmadığını iddia ediyordu. Bu açıklama, bir itiraf metni haline geldi.
Aktif olarak içinde bulunduğunuz CHP, Gazze'deki savaşla ilgili olarak Türkiye'den ne talep ediyor?
CHP olarak önceliğimiz savaşın bitmesi, kalıcı ateşkes, insani yardımın sağlanması, rehinelerin bırakılması. Hamas’ın yaptığı eylemi barbarca buluyor ve kınıyoruz. Ama İsrail’in bu orantısız şiddeti, 33 bin insanı öldürmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Genel Başkanımız Özgür Özel bu konuya özel bir önem veriyor. Göreve seçilir seçilmez dünyadaki sosyal demokrat liderlere bir mektup yazarak onları Filistinliler ile dayanışma çağrısında bulundu. En son katıldığı ve başkan yardımcısı seçildiği Madrid’deki Sosyalist Enternasyonel zirvesinde bu çağrısını yineledi. Biz gerçekten bir önlem alınacaksa ticaretin kesilmesiyle mümkün olacağını savunuyoruz. Ama kalıcı bir çözüm için başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasını, yani iki devletli çözümü destekliyoruz.
Prof. Dr. Ilhan Uzgel kimdir?
Pof. Dr. Ilhan Uzgel, Uluslararası İlişkiler Profesörüdür. Uzun yıllar Ankara Üniversitesinde görev yapmış, Bölüm Başkanı iken 2017 yılında hükümetin kararnamesi ile üniversite ile ilişiği kesilmiştir. Bundan sonra medyada çalışmış, Birgün, Gazete Duvar, Kısa Dalga gibi gazete ve internet sitelerinde düzenli olarak dış politika yazıları yazmış, ulusal KRT kanalında dış politika programı yapmıştır. CHP'deki değişim sürecinden sonra partinin dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcı olarak görev yapmaktadır.