‘Paralel devlet’




Sevgili okuyucular,



‘Paralel devlet’ Barış ve Demokrasi Partisi, BDP’nin eş başkanı Selahattin Demirtaş tarafından, bugün yani 03.12.13 tarihli Salı günü grup toplantısında detaylarıyla açıklandı. Selahattin Demirtaş tarafından açıklanan ‘paralel devlet’ ilişkilerinde, kirlenmiş kokuşmuş düzeni yakından izleme fırsatı bulmak mümkündür.


Bu kirli ilişki, ‘paralel devlet’ olarak ifade edilen, AKP, Fethulllah Gülen cemaati ilişkisi bugünlerde çatırdamaya başlamıştır. Çatırdama ve çatışmanın paralelinde pis kokuların yayılmasıda devam etmektedir.


Demirtaş’ın açıklamalarında, iktidar koltuğuna oturduğun da, AKP ve cemaat arasında adı konulmamış ama pratikte yürüyen, ‘paralel devlet’ 
ilişkilerinin, koalisyonunun oluştuğunu gözlemlemekteyiz. Bu ilişki Kemalist devletle, bütünleşme ve geleneksel devlete teslim olarak devam etmiştir. Bu ilişki, ‘paralel devlet’ ortaklığı,  topluma karşı oluşturulmuş, yeşil sermayenin palazlanmasına yönelik, oluşmuş bir ilişkidir. Bu ilişki, ‘paralel devlet’ ortaklığı, geleneksel Kemalist devletin rengini biraz’da, ‘yeşillenmesine’ olanak sağlamıştır.

Bu ortak,  ‘paralel devlet’ ilişkilerinin, Türkiye toplumuna, Kürtlere Aleviler ve tüm diğer azınlık etnik ve inançsal yapılara karşı, Türk İslam sentezi ekseninde oluşmuş kirli bir ilişkidir.  Bu ortaklık, ‘paralel devlet’  emek hareketi, demokratik üniversite, sendikal talepler, özgür yaşama dâhil talepler karşısında oluşmuş, kirli bir ilişkidir. Bu kirli ortaklık, bazen insan yaşamını da hiçe sayabilmektedir. Devletin yaptığı katliamlar karşısında, suskunluklarını koruyabilmekte, tıpkı Roboski de 34 köylünün katliamında olduğu gibi, sessizliğe bömülebilmektedirler. Bazende Gezi eylemlerinde yaşanan katliamlar kaışınsında, ortaklıklarının pekiştiğini görmekteyiz.

Bu ortakladığın, ‘paralel devlet’ anlayışının ana ekseninde, Devlet imkânlarını kullanarak rant, kärların, kär katmak,  kontrolleri altındaki yeşil sermayenin palazlanmasını ve yoğunlaşmasını sağlamaktır.

BDP eş başkanı Sehattin Demirtaş'ın açıklamalarında, ‘paralel devlet' ilişkilerinin işlerliğine kısaca değinmiştir. Demirtaş, ’paralel devlet, cemaatin bölge sorumluları tarafında yerellerde de, yaygın bir ilişki olarak, karşıma çıkmaktadır. Cemaatin bölge sorumluları tarafından, yapılan toplantılara, Valiler, Emniyet müdürleri, Savcılar, Üniversite rektörleri ve yerel devlet yetkililerinin katıldığını’’ ileri sürmektedir.

Demirtaş, ‘’paralel devlet toplantılarına katılan devlet yetkililerinin, cemaatin bölge sorumluları tarafından ne, neler yapacaklarına ilişkin talimat aldıklarını’ ileri sürmektedir. Demirtaş, ‘’kimler rektör olacak, kimler profesör, dekan olacak, kimler terfi edecekler’ talimat almaktadırlar. Birçok konuda cemaat bölge sorumlusu tarafından talimatlarla, devletin ve yerel yetkililerinin yönlendirildiğini’’ 
ısrarla vurgulamaktan çekinmemiştir. Bu ilişkilerin, ‘paralel devlet’ ortaklığının, ‘her ay düzenli olarak’ yapılan toplantılarla gerçekleştiği de, belirtilmiştir.

Demirtaş’ın, yukarda ifade ettiği, gerçekler bir başka ülkede olsa, kendini ‘demokratik’ olarak ifade eden ülkelerde olsa, içişleri bakanın zaman geçmeden istifa etmesi ve hükümetin düşmesi veya güven oylamasına gitmesini gündeme getirir.


Görsel ve yazılı, medya bütün spotlarını, manşetlerini bu konuya ayırır. Hükümete ve devlet erkine yönelik kritiklerini yoğunlaştırırlardı. Çünkü bu konuşmalar ve iddialar parlamento zemininde yer alan Muhalefet partisinin eş başkanı tarafından, TBMM çatsı altında, grup toplantısında ifade edilmektedir.
 Bütün bu gelişmeler yaşanırken, hükümetin ve basın yayın organlarının görmemezlikten gelmeleri, hiçte şaşırtıcı gelmemektedir. 


Türkiye görsel ve yazılı basının önemli bir kesiminin, Paralel devlet’ 
ilişkileri içinde yer aldığı kamuoyunca bilinmektedir. Türkiye yazılı ve görsel basını da, ‘paralel devlet’ koalisyonunda kendine yer bulmak ve rant cephesinde pay almak için uğraş verdiği kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. (bu konuda, ‘paralel devlet’ ilişkilerine somut tavır alan ve ilişkilerin açığa çıkmasına hizmet eden basın kurum ve mensuplarını tenzih ediyorum.) Demokratik ülkelerde yargı kurumlarının, savcıları hareket geçmesi ve zaman geçirmeden gereğini yapması beklenir. Yargı kurumları gereğini de yapar. Ülkemiz de bu gerçekliği yerine getirecek yargı kurumunu bulmakta güçleşmiştir. İddia edildiği gibi, ‘’savcılar da, yargı mensuplaarıda paralel devlet ilişkileri içinde kenddilerine yer bulmaktadırlar.’’


Türkiye Cumhuriyeti Devleti, görüldüğü gibi çürümüş ve kokuşmuş ilişkiler ağının içinde, sermaye gruplarına, cemaatlere hizmet etmeye devam etmektedir.
Bazen, ‘paralel devlet’ ortaklığı çatırdasada, ortaklık arasında çatışmalar derinleşse de, rant paylaşımında bir araya gelmekten geri kalmamaktadırlar.Bazen de, kendileri arasında kaynaklanan çatışmalardan birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya sermekten ve birbirlerine şantaj yapmaktan çekinmeseler de, ‘paralel devlet’ ortaklığı devam etmektedir.


Bir başka yazımda buluşmak dileğiyle,


 03.12.2013