Garip ve bol krizli günler yaşıyoruz yine ülke ve toplum olarak. AKP hükümeti aylardır her yerde dile getirdiği söylemini eyleme geçirdi ve güvenlik koridoru kuracağım diyerek Kuzey Suriye'ye Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya askerleri yolladı.
Günlerce o bölgeler havadan ve karadan bombalandı. El Nusracılardan, çeşitli selefi gruplardan oluşan Özgür Suriye Ordusu ve TSK, insanların barış içinde birlikte yaşadığı o bölgeyi güvenlik endişesiyle "fethetmek" için bir harekat düzenledi..
Her savaşta olduğu gibi asker ve militanların yanında, sivil halk da bu harekat neticesinde ciddi zararlar görüyor, görmeye de devam ediyorlar. Bu yazıyı yazdığım sırada eldeki verilere göre 200 bin'den fazla insan yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldı. Yüzlerce sivil ve sahada bizlere en doğru haberleri ulaştırmaya çalışan 2 gazeteci arkadaşımız hayatını kaybetti.
Gariban halk çocukları birbirlerini öldürüp, yaşamlarının baharında bu dünyadan göçüp giderken geride çok acılı aile fertleri bırakıyorlar.
Yani hep kahır, hep kriz var yine bizim coğrafyamızda.
Artık belki de hiç bir şeyin değeri yok. Yaşamdan daha önemli ne olabilir ki ama ? Klasik olacak belki ama savaş yıkım, barış yaşamdır.
Savaşlar yeni göçleri de beraberinde getirir. Benliğinizi mahvedip ruhunuzda derin yaralar açar. Belki de tedavisi yıllar sürecek, sağlığınızı tahrip edecek sağlık sorunlarıyla boğuşursunuz. Savaş biter ama ardında hiç unutulmayacak travmalar yaratır.
Savaşlar insan hayatını değersizleştirir.
Türkiye`nin de içinde yer aldığı Ortadoğu coğrafyasında,hayat hiç mi normal seyrinde gitmeyecek?
İnsanların kuşaklar boyu ızdırap yaşaması normal midir? Hayat çekilmez bir hale gelmiş durumda.
Bu askeri haraketla Türkiye üç, dört ülkenin dışında tüm dünyayı karşısına aldı. Manisa'ya büyük bir yatırım yapmayı planlayan Alman otomobil devi VW imajımız bozulacak diye, bu operasyonu onaylamayarak planından vazgeçmek üzere. Şu an itibarıyla bu projeyi askıya aldı.
Yine son iki yıldaki AKP hükümeti ile Almanya arasındaki kriz ve bu operasyonlar nedeniyle sokaktaki, devlet dairelerindeki bazı önyargılı veya politik bilinç sahibi Almanların bizim insanımıza bakış açısı negatif olarak değişiyor. Bir çok Alman Türk ürünlerini almaktan, Türk işyerlerinde alışverişten hatta Türkiye‘ ye tatile gitmekten bile vazgeçiyor.
Hata üstüne hata yapılıyor, tüm bunları bir çarkın dişlileri gibi görmek lazım. Kuzey Suriye operasyonu Almanya'daki bizim insanları da hayli germiş durumda. Umarız bu nedenle Türkler ile Kürtler arasında büyük kitlesel çatışmalar, olaylar çıkmaz.
Kürt sorunu askeri yöntemlerle çözüme kavuşmaz. 30-40 yıldır zaten bu yöntem uygulanıyor.
Anadolu coğrafyasında bin yıllık bir kültürel gerçeklik, Türklerle Kürtlerin ortak bir kader birliği, yolculuğu, ortak evlilikler ve o evliliklerden olan yüzbinlerce insanımız var. .Akrabayız biz artık Türkiye‘ deki Kürtlerle, Araplarla, Ermenilerle, Süryanilerle, Musevilerle, Ortodoks Hristiyan vatandaşlarımızla, Çerkezlerle, Boşnaklarla. Arnavutlarla, Pomaklarla, Lazlarla.
Bu savaş yüzünden, zaten ekonomik krizle boğuşan Türkiye halklarının yoksul, emekçi kesimi bu savaşın ağır yükünü omuzlamak zorunda bırakılacak. Iktidar zengin patronların vergi borçlarını bir gecede sıfırlarken asgari ücretliden ise artık daha fazla vergi kesintisi yapacak.Bu krizden etkilenmemek mümkün değil.
Oysa ki hayat çok kısa ve her şeye rağmen güzel.
Krizlerle, savaşlarla, yoksullukla geçen bir hayat, hayat olamaz, kader de olamaz. Sağlıksız düşünme ve inanç ile de hayat normalleştirilemez.
Türkiye önünü görmek , bölgede üstün güç, örnek bir ülke olmak istiyorsa Kürt sorununu barışçıl metodlarla, diyalogla çözmek zorundadır.
Ortak vatan Türkiye artık bir krizler ülkesi değil tüm renkleriyle, kültürleriyle ,inanç gruplarıyla o güzelim coğrafyası, değerleriyle bir refah ve huzur yarımadası olmalıdır. .