Sadece Almanya’da değil Avrupa ülkelerinde hangi dergi ve gazeteyi açsak bu Weasfäläsche Nachtricht Gazetesinde bulunan karikatüre benzer karikatürler görürüz. Bununla kalmaz “Neye mal olursa olsun tek adamlık saltanatı mı?” gibi başlıklar ve Türkiye’de demokrasiden söz edilemeyeceğini vurgulayan, detaylandıran yazılar yer alıyor.
Türkiye’deki demokratik hakların budanması sadece Türkiye’de yaşayanlara zarar vermekle kalmıyor. Türkiye’deki bu mevcut hükümeti yargılamakla da kalmıyor. 1961 yıllından bu yana bu Avrupa ülkelerinde yaşayan nufusu altı milyonu aşmış olan Türkiye kökenli insanlarıda zor duruma düşürdü.
Artık Türkiye’nin doğal güzelliklerini, arkeolojik birikimlerini, kültürünü, edebiyat ve sanatını tanıtma hatta konuşma olanaklarını, sınırlarını bile her geçen gün daha da sınırlandırıyor, azaltıyor. Özellikle önemli mevkilerde insanlarımızın yer almasını zorlaştırıyor.
Bu çağda nerede olursa olsun artık bir ülkeyi ne bir tek adam, ne de bir tek ırka ve bir tek inanca dayanan bir hükümetle yönetmek mümkündür. Bunu halen sürdürebileceğini düşünenler sadecer bireysel egoizminin verdiği sarhoşlukta kurtulamıyorlar, ülkeyi, toplumu felaketlerin içine sürüklüyorlar.
Belki de toplumu, ülkeyi felaketin içine sürüklediklerini fark etmişlerdir. Ancak toplum tarafından yargılanacakları korkusu içlerine indiği için geri çekilemiyorlar. Çağa uygun olmayan yasalarla, baskılarla, yasaklarla, aydınları, bilim adamlarını, hukuk insanlarını, habercileri ceza evine koymakla, cezalandırmakla halkın da geri adım atacağını ve kendilerine dokunamıyacaklarını düşünüyorlar.
Bu gidişatla Türkiye’ye yazık ediyorlar, halkımıza acı veriyorlar, Türkiye halklarının kültürünü uluslararası arenade zor duruma sokuyorlar.
Kalkınmak, özgürca yaşamak, ülkenin gelirinin ihtiyaca göre dağılımı ancak bir ülkede haberciler, bilim adamları, öğretmenler, aydınlar özgürce düşünebiliyorsa, çalışabiliyorsa mümkündür...
Yoksa Libya, Irak, Suriye, Mısır vs. ülkelerde yaşananların benzeri bir durumun içine ülke yuvarlanır yazık olur...