Hayır'(lı) 'olsun' 2. OHAL geliyor!
Takriben 2,5 ay zaman diliminin arkasından, yeniden Milli Güvenlik Kurulu MGK'nın 28 Eylül Çarşamba günü bileşiminden, AKP hükümetine, Bakanlar Kurulu'na, 'tavsiye' kararı olarak sunulması için, 'Olağanüstü Hal'in' 3 ay daha uzatılması kararı çıktı.
15 Temmuz 2016'da, F. Gülen çetelerinin, darbe ve cunta girişimi sonrası, fırsat değerlendirmek isteyen, AKP devleti, Saray, geleneksel devlet aklı, ülkemizde 3 ay geçerli olmak üzere OHAL ilan etti. AKP devleti, Saray, çetelerin darbe ve cunta girişimini fırsat bilerek, OHAL ilan edip, iktidar olduğu 14 yıllık süre zarfında, devlet ve kamu kurumlarında yeterince başarılı olmadığı ve ele geçiremediği alanları yeniden gasp etmenin bir aracı olarak görüp
kollarını sıvadı.
Bu nedenledir ki, MGK tavsiye kararları karşısında, 'hazır ve nazır' ayakta bekleyen ve kendine vazife çıkaran bir konumda bekleyen AKP hükümeti, OHAL'ın uzatılmasını yeniden, TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündemine, 'getirerek' onaylatacaktır. Peki, 2,5 aylık süre zarfında, OHAL uygulaması hayatımıza neler getirdi ve neler götürdü. Kısaca bir muhasebesini yapmada yarar var.
OHAL, 15 Temmuz F. Gülen çetelerinin, bu darbe ve cunta girişimi sonrası yarattığı tahribatı ve devlet içinde yuvalanmış, 'paralel devlet yapılanması' PDY'nin tasfiye edilerek temizlenmesini içermekteydi.
AKP devleti, Saray OHAL uygulanmasını ve OHAL'a dayanarak, TBMM'de dışlayıp, KHK Kanun Hükmünde Kararnamelerle bir yandan sözde PDY yapılanmasını tasfiye girişiminde bulunurken; esasta kamu kurumlarında bileğinin hakkıyla yer edinmiş, Kürt, Alevi ve demokrat kişiliğe sahip olan bireylerin ve toplumsal güçlerin tasfiyesinin esas alındığı gerçeği ile karşı-karşıya olduğumuzu gözlememekteyiz.
AKP devleti, Saray, geleneksel devlet aklı, 'bir taşla iki kuş vurma' içgüdüsüyle hareket ederek, zaten uzun yıllardır ambargo uygulanarak,'ötekileştirilen' Alevi, Kürt ve Demokratları hedef alan bir saldırganlıkla, başta eğitim kurumundaki emekçiler olmak üzere, kamu kurumlarında çalışmakta olan emekçilere saldırarak, onları çalışma alanlarının dışına atmakta gecikmemiştir.
KHK'lere dayanarak, Kürt coğrafyasında ki, illerde, ilçelerde seçilmiş Belediye başkanları görevlerinden uzaklaştırılarak, yerine AKP memurları durumunda olan, kaymakam ve yardımcılarını, Kayyum adı altında atayarak, seçmenlerin iradesine saygısızlık göstermekte gecikmemiştir.
Başta Kürtlere yönelik yayın yapanlar olmak üzere, demokrasi mücadelesine katkı sunan birçok TV, Radyo ve Gazetelerin yayınları karartıldı ve kapılarına kilit vuruldu. AKP devleti, Saray bütün bunları yaparken, karakteristik özelliklerinden kaynaklanan, talancı, yağmacı ekonomi anlayışına paralel olarak birçok işletmeye, bankaya el koyarak kendi yandaşlarına pay ederek pazarlamak içinde, hareket etmek için gecikmemiştir.
Bütün bunlar OHAL ve KHK'lere dayanılarak uygulamaya geçirildi. Adını da, 'kurunun yanında yaş yandı' söylemleriyle kamuoyuna deklare edildi. Aslında olan ise, AKP devleti, Saray ve geleneksel devlet aklının bilinçli tercihiydi.
Peki, gerçekten AKP devleti Saray, FETÖ çetelerinin devletten, kamu kurumlarından tasfiye edilerek temizlemesinin arzu etmekte midir? O zaman, FETÖ çeteleri sadece Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), yargı vb kurumlarda mı, organize oldular? FETÖ çetelerinin, siyasal ayağı nasıl ayaklanacaktır. Mevcut sistem partileri içinde, organize değiller midir?
AKP içinde, ne kadar sayıda F. Gülen'le ilişkide olan ve ona biat eden kaç milletvekili bulunmaktadır? AKP devleti, Saray bünyesinde, F.Gülen'le ilişkide olan ve ona biat eden kaç Belediye başkanı, yönetici, danışman bulunmaktadır? Bunlar hakkında, hangi işlemler yapılmıştır? Açığa alınan var mıdır? BayLock olarak ifade edilen, FETÖ çetelerinin haberleşme kanalı olan, şifrelerin bulunduğu telefon görüşmelerine takılan, AKP devleti ve Saray da organize olmuşlar, ne olacaklar?
Yoksa OHAL bunlara teğet mi, geçecek? Yoksa AKP kurmaylarının sıkça değindiği gibi, 'fıtrattan mı' sayılacak? Kısacası, OHAL hayatımıza zarardan başka, olumsuzluklardan başka bir şey katmamıştır. OHAL, AKP devleti, Saray, geleneksel devlet aklının, demokrasiye karşı olan düşmanca saldırılarını yoğunlaştırmak ve toplumsal huzurumuzu kaçırmaktan başka bir işe yaramadığını 2,5 aylık pratik yaşamımızdan gözlemleyebildik.
Yeni OHAL uygulaması, sadece ve sadece AKP devletinin, Saray'ın çevresinde organize olan güçlerin çıkarını koruyan kollayan bir uygulama olmaktan ileri gitmeyecektir.
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,
29 Eylül 2016