Ağustos sonunda geçirdiğimiz kazanın yarattığı fiziksel engeller geceleri doğru dürüst uyumama engel olduğu, gündüzleri de tedavi gördüğüm mekandan ayrılmama olanak vermediği için bilgisayar bağımlılığım daha da yoğunlaştı. Siyasal, sosyal ve kültürel haberlerin yanı sıra spor haberlerini de daha ilgiyle izler oldum.
Yaz aylarında medyanın spor sayfaları, tüm dünyada olduğu gibi Belçika'da da astronomik fiyatlarda futbolcu transferi haberleriyle dolu olduğu için başlıklarda varsa yoksa Mercato!
Bu kelime İtalyanca'da "transfer pazarı" anlamına geliyor, 90'lı yıllardan itibaren Fransızca medyada "futbolcu transfer pazarı" anlamında kullanılır olmuş.
Le Soir gazetesi 7 Eylül 2023 tarihli sayısında "160 Milyon Euro'luk Mercato" başlığı altında Belçika futbol kulüplerinin oyuncu transferi konusunda yeni bir rekor kırdığını duyuruyordu.
Türk haber siteleri de aynı gün Trabzonspor'un yıldız oyuncularından Doğucan Haspolat'ın Belçika'nın birinci küme takımlarından Westerloo'ya yüksek paralarla transfer edildiğini yazıyordu.
Futbolda transfer pazarı kapanmıştı ki, bir hafta sonra La Libre Belgique gazetesi bu kez siyaset dünyasında bir transferi sansasyonel bir başlıkla veriyordu:
"Milletvekili Emin Özkara'yı transfer eden DEFI partisinde Mercato!"
DEFI, Brüksel bölgesinde Fransızca konuşan Belçikalıların haklarını savunmak üzere 1964 yılında Frankofonların Demokratik Cephesi (FDF) adı altında kurulmuş olup, 2015'den itibaren Valon bölgesinde de örgütlenme kararı alarak adını Bağımsız Demokrat Federalist olarak değiştirmiş bulunan parti...
Brüksel Bölge Meclisi ve Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi Emin Özkara ile DEFI 'nin siyasal görüşleri arasında büyük farklılıklar olduğu için haber Belçika siyaset dünyasında şaşkınlıkla karşılandı.
Sol parti milletvekili olarak Ankara rejimi savunuculuğu...
2004'den itibaren Sosyalist Parti üyesi olarak bölge milletvekili ve belediye yöneticisi seçilmiş olan Emin Özkara, "sol" etiketli bir parti üyesi olmakla beraber, hem Türkiye hem de Belçika vatandaşı olan birçok siyasetçi gibi, bulunduğu meclislerde Türkiye'deki rejimin ateşli savunucularından biri olmuştur.
Belçika seçimlerinde Türk seçmenlerin oyunu almak için seçim bildirilerini Türkçe bastırıp dağıtmış, Türk Devleti'nin Belçika'daki lobby çalışmalarına hep destek vermiştir.
Dahası, Brüksel Bölge Parlamentosu Başkan Yardımcısı sıfatıyla 17 Ocak 2017'de Türkiye'deki Emekli Polis Özel Harekatçılar Derneği başkanı Yesugay Aksakal’ı Brüksel'de bizzat ağırlamış, verdiği konferansa da başkanlık etmiştir. O Aksakal ki, Susurluk Olayı’na ve Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal cinayetine adı karıştığı için İstanbul’daki görevine son verilmiş olan birisidir.
Kendisi gibi Ermeni Soykırımı'nın Belçika Devleti tarafından tanınmasına sürekli karşı çıkmış olan Saint-Josse Belediye Başkanı Emir Kır'ın 2019 yılında da iki MHP'liyi makamında kabul ettiği için Sosyalist Parti'den ihraç edilmesinin ardından Emin Özkara da bu partiden istifa etmiş bulunuyordu.
Buna karşılık DEFI, Türkiye'deki insan hakları ihlalleri konusunda sürekli eleştirel bir tutum takınan, kamu hizmetlerinde çalışanların dinsel kıyafet taşımasına ve kurban edilecek hayvanların uyuşturmaksızın kesilmesine karşı sürekli mücadele vermiş olan laik bir partidir.
Öyle görünüyor ki, yıllardan beri Brüksel'in ikinci en büyük belediyesi olan Schaerbeek'te ECOLO partisiyle koalisyon halinde iktidarı elinde bulunduran DEFI, son zamanlarda bölge sakinlerinde geniş tepki uyandıran bazı uygulamalar yüzünden seçim şansının zayıfladığını gördüğü için, yeniden güç kazanmak amacıyla, görüş farklılığı gözetmeksizin transferler yapmaya kalkışmış bulunuyor.
Bundan iki ay önce, 30 Haziran 2023'te Brüksel milletvekili ve Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi Sadık Köksal'ın DEFI'den ayrılıp Reformcu Hareket (MR)'e katılması, son seçimde Türk toplumundan yüksek tercih oyu almış bulunan eski SP'li Emin Özkara'ya alelacele Mercato yapılmasının ana nedeni olarak görünüyor.
Türkiye siyasetiyle olduğu gibi yaşadıkları Belçika'nın siyasetiyle de ilgilenen, her iki ülkede de demokrasi ve özgürlüklerin savunucusu olan dostlarımızdan yazar ve tiyatro yönetmeni Erdinç Utku da, sosyal medya sayfasında bu Mercato haberini mizahi üslubuyla şöyle yansıttı:
"Dünya dönüyor, sen ne dersen de!
"DEFI, SP’den istifa eden ve bağımsız olarak çalışmalarına devam eden Emin Özkara'nın partiye katılımını resmileştirdi.
"Ortam hareketli. Brüksel siyasetinde baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor.
"Gözler şimdi çok daha etkili başka bir eski SP’lide... Laiklik karşıtı çıkışlarıyla dikkat çeken ve gelecek vaat eden bir başka politikacı da SP’ye geçmenin yollarını arıyor.
"Belçikalı ilkesiz partiler 'oy gelsin de kimden gelirse gelsin' derken Türk kökenliler de 'Seçileyim de de nereden seçilirsem seçileyim' diyor.
"Zamanında bunu skeç yapmıştık. Bu sezon mutlaka yeniden oynamalıyız…"
Belçika'da 13 Ekim 2024'te yapılacak olan yerel seçimler için aday listeleri belirleninceye kadar, skeç konusu olacak ilkesizliklerin çok daha çarpıcı örnekleriyle karşılaşmamız hiç de sürpriz olmayacaktır.
Saint-Josse Belediyesi'nde Emirdağ faktörü...
Erdinç'in yazısında belirttiği gibi şimdi gözler çok daha etkili bir eski SP'lide... Yıllardır Saint Josse Belediye Başkanı, Belçika Millet Meclisi üyesi olan, ancak 2019 yılında iki MHP'liyi makamında kabul ettiği için SP'den ihraç edilen Emir Kır'ın 2024 seçimlerine hangi etiketle katılacağı merakla bekleniyor.
Brüksel'de, özellikle de Schaerbeek ve Saint-Josse belediyelerinde yerleşik bulunan Türkiye kökenli seçmenlerin önemli bir bölümü Emirdağ'lı olduğu için, Belçika'da önümüzdeki seçimde yeniden seçilmek isteyen Türk siyasetçilerin seçim kampanyasında en önemli uğraklarından birinin Emirdağ olduğunda kuşku yok...
Emirdağ'ın AKP'li Belediye Başkanı Serkan Koyuncu geçtiğimiz Ekim ayında büyük bir heyetle Belçika'ya gelmiş, Saint-Josse Belediye Başkanı Emir Kır'ı makamında ziyaret ederek göçün 60. yıldönümü kutlamaları için işbirliği ve iki belediye arasında bir dostluk paktı imzalanması görüşmelerinde bulunmuştu. Emir Kır da Temmuz ayında Emirdağ'a giderek Belediye Başkanı Serkan Koyuncu'yu makamında ziyaret etmişti.
Üzerinden 60 yıl geçtikten sonra Belçika'daki Türkiyeli göçmen kitlesinde Emirdağ’lıların artık mutlak çoğunluğu oluşturmadıkları da bir gerçek... Onyıllardır Türkiye’nin dört bir köşesinden çıkıp gelen emekçiler, siyasal sürgünler, ulusal baskıdan dolayı evlerini barklarını terk etmek zorunda kalan Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Ezidiler, Belçika’nın tümünde olduğu gibi Brüksel'de de Türkiye çıkışlı nüfusun kompozisyonunu tamamen değiştirdiler.
Daha önce de yazmıştım... Belçika'da Türkiyeli göçmen nüfusun yüzde 80'den fazlası artık Türkiye'nin Emirdağ dışındaki yerleşim birimlerinden gelmiş TC vatandaşlarından oluşuyor. Bu kitlenin içinde Kürt illerinden, Karadeniz bölgesinden, Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropollerden gelen göçmenler önemli yer tutuyor.
Türkiye Büyükelçiliği'nin 2008 rakamlarına göre Belçika’da 187.700 Türkiyeli göçmen içinde Emirdağ’lı oranı 36.620 kişi ile yüzde 19,5 iken, Karakoçan’lılar 17,470 kişi ile yüzde 9.3’ü oluşturuyordu.
Yine de Brüksel'deki Türkiyeli göçmen kitlesi içinde Emirdağ çıkışlılar hâlâ daha ağırlıklı… Madenlerin kapanması üzerine emekli edilip Brüksel’e gelenlerin de katılımıyla Schaerbeek ve Saint-Josse’taki Emirdağlı sayısı daha artmış, Afyon’un Emirdağ ilçesi Brüksel’in bu iki belediyesine tam anlamıyla damgasını vurmuş bulunuyor.
Türkiye'de son yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde Belçika'daki Türkiyeli seçmenlerin yüzde 74,70'nin Cumhur İttifakı'na oy vermiş olması 2024'teki Belçika seçimlerinde de Türkiye çıkışlı Belçika vatandaşlarının o ittifaka yakın Türk adaylara oy vereceği anlamına gelebilir mi?
Unutulmamalıdır ki, son seçimlerde Belçika'daki Türkiyeli seçmenlerin yüzde 44,56'sı sandık başına gitmemiştir. Seçime katılıp da muhalif partilere oy verenlerle birlikte Cumhur ittifakına oy vermemiş Türkiyelilerin sayısı 91.595'e, yani yüzde 59,25'e ulaşmaktadır.
Hiç kuşkusuz bu kitlenin içinde demokrat, özgürlük ve barıştan yana, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden sonra sendikalarda, demokratik göçmen örgütlerinde cuntalara karşı birlikte mücadele verdiğimiz Emirdağ'lılar ve onların çocukları, torunları da vardır.
Dahası, siyasal sürgünde vatandaşlık haklarını yitirmiş oldukları için oy kullanamayan, ancak Belçika vatandaşlığını elde etmiş binlerce Asuri, Ermeni, Ezidi, Grek, Kürt ve Türk aidiyetli Türkiyeliler de hesaba katılırsa bu oran daha da yüksektir. Avrupa'nın bu merkez ülkesinde Erdoğan ve destekçisi partilere oy vermiş olanlar yüzde 40,75'lik bir azınlıktır.
Bu nedenledir ki, Belçika siyasal partileri, önümüzdeki seçimlerde aday listelerini belirlerken bu gerçeği göz önünde tutmak zorundadır.
Buna paralel olarak, Belçika'da örgütlenmiş olan Türkiye muhalif partileri ve Türkiyeli demokratik kuruluşlar da, Belçika seçimlerinde Ankara rejiminin destekçisi olmayacak kişilerin aday gösterilmesini ve seçilmesini sağlamak için Belçika partileriyle şimdiden gerekli bağlantıları kurmalıdır.
Türkiye'de olduğu gibi, aşırı sağın giderek güçlendiği Belçika'da da demokratik hak ve özgürlüklerin savunulması mücadelesinde saf tutmak. demokrasi ve özgürlüklerden yana Türkiyeli her bireyin ve örgütün yaşamsal görevidir.