Çin’de başlayarak dünyaya yayılan korona pandemisi giderek orantısız bir şekilde temel hakların tek taraflı ortadan kaldırılmasının da bir aracına dönüşmektedir.
Demokrasi ve temel insan haklarının tam olarak işlemediği otoriter sistemlerle yönetilen ülkeler bu durumu bir fırsat bilerek abartısız bir şekilde temel insan haklarını ortadan kaldırmak için bir çözüm olarak göreceklerdir. Hastalığın hızlı bir şekilde yayılması insanların getirilen sınırsız gözetim ve hakların kısıtlanmasını rahatça, tepki göstermeden kabullenmelerini sağlamaktadır.
Korona pandemisinin önüne geçmek için elbette önlemlerin alınması gerekiyor. Fakat bu önlemler alınırken toplumların kazandıkları temel hakların ne derece ortadan - süreceli de olsa- kaldırılıp daha sonraki dönemde sistematik bir denetleme makanizmasına dönüştürülmeyeceğini kim garanti edebilir.
Almanya’da sağlık bakanı Jens Spahn tarafından önce gündeme getirilen Hastalık’tan Koruma Yasası ile birlikte daha fazla denetleme makanizmalarının getirilmesi tasarısı tepkiler sonucu geri çektirildi. Bu yasayla telefon ve özelliklede cep telefonlarının takibi sonucu enfekte olan kişilerle temasta olanların tespit edilerek izlenmesi öngörülmekteydi. Bununla temel haklardan biri olan iletişim hakkının ortadan – süreceli de olsa – kaldırılması sağlanıyordu. Almanya gibi batı avrupa ülkelerinde gerek parlamento içinde ve gerekse parlamento dışında demokratik muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin güçlü olması bu tasarının çıkarılmasını önledi. Fakat bunun gelecekte, Korona pandemisinin alacağı seyre göre getirilmeyeceğinin garantisi yok.
Bazıları korona pandemisine karşı böyle bir önlemin gerekli olduğunu kabul edebilir. Sorun böyle bir önlemin ne ölçüde orantılı olacağı ve kişisel temel hakların ortadan kaldırılmadan alınmasıdır.
Korona salgını sonucu bazı ülkelerde temel haklar ortadan kaldırılırken bunların sınırlı bir süre için mi, yoksa bir sürekliliğe dönüştürülerek toplumu denetlemek için yeni mekanizmaların yaratılarak var olan sistemlerin daha da pekiştirilmesine dönüşeceğimi sorusudur.
Korona pandemisi önümüzdeki dönemde sahip olduğumuz özgürlüklerin ve temel haklarımızın siyasi iktidarlar tarafından nasıl ve ne şekilde kısıtlanacağını gösterecektir. Esas üzerinde durulması gereken Korona gibi salgın bir pandemi döneminde bile bizlerin birey ve toplum olarak nasıl bir tepki göstereceğimizdir.Gerçek bir muhalefet olmadan, siyasi iktidarların Korona pandemisini gerekçe göstererek gaspetmek istedikleri temel haklarımıza nasıl sahip çıkacağımız üzerinde düşünmek ve uyanık olmamız ivedi bir sorumluluktur.
Duyarlı olmak ve temel haklarımızın kısıtlanmasına direnmekte bu pandeminin yayılmasının önüne geçmek kadar önemlidir.
Günümüzde devletlerin bu salgın bahanesiyle uyguladığı özgürlük kısıtlaması sürekli bir denetlenme mekanizmasına dönüşmeden durumun eleştirel ve rasyonel bir değerlendirmesi, bilimsel verilerinde dikkate alınarak yapılması her bireyin olduğu gibi sivil toplum örgütlerinin ve siyasi sorumlularında mutlak bir görevidir.
İtalya gibi sağlık sistemindeki bozukluların hakim olduğu ülkeler bu felaketen en çok etkilenen ülkeler olacaktır. Almanya‘da salgından ölenlerin sayısı henüz (bugün itibarıyla) yüz‘ün altında. Alınacak önlemlerin yeterli olup olmayacağı önümüzdeki günlerde görülecektir. Türkiye’de ise henüz İtalya’daki gibi koşullar oluşmamış olsada, umarız bu salgın Çin, İran ve İtalya’daki gelişmelerden dersler çıkarılarak en az zararla aşılır.
Korona salgını sınır tanımıyor. Bu pandemi etnik, dini ve ulusal kimlik sormadan her kesin kapısını çalıyor.Toplumlar ve bireyler olarak oturup düşünerek hep birlikte dayanışma içinde sağlıklı günler için sorumluluklardan kaçınmadan karar vermeliyiz.