KIZIL ORDU FRAKSİYONU VE ALMANYA KÜLTÜRÜ

Türkiye’de olduğu gibi Batı Almanya’da da silahlı mücadele örgütleri 1968 hareketinin parçalanmasının ardından ortaya çıktı. Batı Almanya’da RAF olarak da bilinen Kızıl Ordu Fraksiyonu tek örgüt değildi. 2 Temmuz Hareketi, Devrimci Hücreler gibi silahlı mücadele örgütleri de vardı. Bunların yanı sıra mesela Köln’de sex-shoplara bomba atan küçük kadın grupları da ortaya çıkmıştı. RAF’ın Almanya tarihinde ayrı bir yeri bulunuyor ve bunun nedeninin araştırılması gerekiyor.

RAF’ın tarihi eylemci kuşakları olarak ele alınacak olursa toplam üç kuşaktan söz edilebilir. Burada kuşak ile kastedilen yaş farkı değil mücadelede ölen ya da yakalananların arkasından gelen yenilerdir.

RAF’ın aktif sempatizan çevresi birkaç yüz kişiyi aşmamıştır. Genel sempatizan çevresi daha fazladır.

RAF için “dünyada taraftarı bu kadar az olan başka hiçbir örgüt hakkında bu kadar çok şey yazılmamıştır” denilir. Gerçekten de örgüt hakkında çıkan kitaplar hayli fazladır. Önemli eylemlerinin yıldönümlerinde gazetelerde hatırlatma yapılır. Yirmi yıl civarında hapiste kalmış militanlarının tamamı tahliye oldu ve bunlara ilgili haberler arada bir basında yer alır. Örgüt hakkında doktora tezleri yazılmıştır. Bazı militanları halen yakalanamamıştır.

RAF’ın Almanya tarihindeki önemi 68 hareketinin bileşkelerinden birisi olmasından gelir. Bu ülke 68’inin önemli özelliği ülkenin nazi geçmişiyle hesaplaşmasının yolunu açmasıdır. RAF’ın ülke tarihindeki önemi de bu açıdan değerlendirilmelidir.

RAF, 1970’li yıllarda Batı Almanya’daki rejimi faşist olarak değerlendiriyordu.

Ülkedeki çok sayıda eski nazinin değişik görevlerde bulunmasının yanı sıra, değişik şekillerde kendini hissettiren baskıcı ve boğucu hava söz konusuydu.

68 ülkenin yakın tarihine ve ülkede hakim olan bu ortama karşı başkaldırıydı.

Bazı RAF militanlarının anılarında silahlı mücadelenin kendileri için de özgürlük anlamına geldiğini belirtmeleri bu nedenledir. Silahlı mücadeleyle önce kendilerini bu toplumsal ortamdan kurtarıyorlardı.

RAF’ın kitle örgütlenmesi amacı bulunmuyordu. Örgütün temel amacı kapitalist-emperyalist sistemin sinir uçlarına vurarak üçüncü dünya ülkelerindeki kurtuluş savaşlarına destek sağlamaktı. Bu amaçla toplumda ön planda olan değişik kişilere suikastler düzenlediler.

Teorileri kısa yazılardan ve eylem bildirilerinde ifade edilmişti ve çarpıcı yanı da bulunmuyordu. Bu özellikler bir örgütün ülke tarihinde önemli yer tutması için yetmez.

RAF’ın kültürel önemi şöyle ifade edilir: RAF, Alman halkının Nazilere karşı gösteremediği direnişin 30 yıl sonra ortaya çıkmış halidir. İki psikolog RAF davasından hapishanede bulunan militanlarla yaptıkları uzun söyleşilerin ardından bu sonuca varırlar.

Ülkedeki rejimi faşist olarak değerlendirmeleri de bu yönden ele alınabilir.

Örgütün Almanya’nın kültürel tarihindeki önemli yeri bu özelliğinden kaynaklanır.

Örgüt sosyalist sistemin çözülmesinden kısa süre sonra bir açıklamayla kendini feshederek tarihe karıştı. Artık başka bir dünya vardı ve eski yöntemlerle mücadeleyi sürdüremeyeceklerini düşünüyorlardı.

Sonraki yıllarda örgütle ilgili olarak yayınlanan kitapların yanı sıra sergi de açıldı. Öldürülen kişilerin aileleri ve bazı politikacılar tepki gösterdiler. İlerde RAF ile ilgili müze açılacağını sanıyorum.

Sayıca az ama ülkenin kültür tarihi için önemli bir örgüt için neden olmasın?