Kavel direnişinden 15-16 Haziran’a giden yol

Bu grev “kanunsuz” bir grevdi. Tarihe de böyle geçmiştir.

Kavel Kablo Fabrikası’nda 28 Ocak 1963 yılında Maden-İş sendikasının başlattığı ve 36 gün süren grev yasal olmayan ancak bu direnişin yol açtığı en önemli kazanım Meclisten 274 ve 275 sayılı grev ve toplu sözleşme yasasının geçmesi oldu. İşçiler patronun ve hükümetin birçok baskısıyla karşı karşıya kalmıştır. İşten çıkarmalar, işçilere polislerin saldırısı, tutuklanan işçiler, patronun lokavt ilan etmesi bu direnişi sona erdirememiştir. Direnişe başka sektörlerde çalışan birçok işçiden destekler gelmiştir. Sendikanın başlattığı mali destek kampanyası büyük ilgi görür. İşçilerin günlük ihtiyaçları bu şekilde karşılanır. Fabrikanın bulunduğu mahallede greve çıkan işçilere sahip çıkar. İşçilerin direnişleri sırasında yanlarında yer alır.  Bu ilgi mecliste de karşılığını bulur. Dönemin Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit, grev hakkını destekler ancak direnişi doğru bulmadığını söyler. Kemal Türkler’in grev ısrarını eleştirir. Bu grevi hükümetin de yakından izlediği, taraflar arasında uzlaşmacı bir rol üstlendiği görülüyor.

Kavel kablo fabrikasının sermaye yapısı şu şekildedir. “Limited şirket olarak faaliyete geçen Kavel’in ortakları Eli Burla, Emin Aktar ve Vehbi Koç’tu. Şirket hisselerinin % 51’i Eli Burla’ya, % 30’u Emin Aktar’a, % 19’u Vehbi Koç’a aitti. Emin Akta ile Vehbi Koç akrabadır. Vehbi Koç’un eşi Emin Aktar’ın, Emin Aktar’ın eşi de Vehbi Koç’un kardeşidir. Şirkette en az hisseye sahip olmasına rağmen şirketin üzerinde daima bir Vehbi Koç gölgesi olmuş, fabrika Koç’un fabrikası olarak bilinmiştir.” DİSK’in kuruluşuna giden süreçte sendikanın ve Kavel kablo fabrikası işçilerinin kararlığı Türkiye sermaye sınıfının çok alışık olmadığı yeni bir sendikacılık anlayışına giden sürecin önemli uğraklarından oluyor.

1967 yılında DİSK kuruluş bildirgesinde Türk iş’e yönelttiği eleştirilerin başında şunlar geliyor. Amerikan hükümetinden aldığı para yardımıyla ayakta durduğu, işçi sınıfının çıkarlarını savunmak yerine sendika yöneticilerinin çıkarları için uğraş verdiği, işçi sınıfının mücadelesine engel olduğu artık bu sendikanın içerisinde kalıp değiştirmenin mümkün olmadığı kanaatine varılıp yeni bir sendika kurmak için yola koyulduğu açıklanıyor. Tamda burada o gün DİSK’in Türk iş ile ilgili eleştirileri karşı çıkışları ne kadar haklıysa bugün de yani 2024 yılında DİSK’e yöneltilen eleştiriler bir o kadar haklı değil mi?

DİSK’in öncülüğün de birçok iş yerinde grevler gerçekleşiyor. O dönemde yükselen gençlik hareketi üniversite işgal eylemleri gerçekleştirirken işçilerde iş yeri işgallerine girişiyor.

”1968-1969 yıllarında şu işyerleri işçilerce işgal edildi: Akiş Dokuma, Altınel Pres, Bell Kimya, Çelik Halat, Deniz Nakliyat, Alpagut Kömür İşletmesi, Derby Lastik, Diyarbakır Belediyesi, Emayetaş, Gabriyel Gavriyeloğlu Dokuma, Güven Boya ve Apre, Kavel Kablo, Krom Manyezit, Perşembe Fındık Tarım Satış Kooperatifi, Singer, Tekel Çamaltı Tuzlası, Executor Gemisi, Türk Demir Döküm, Yarımca Seramik, Şehzadebaşı Sineması ve Şişli’deki Ekmek Fabrikası”

DİSK’in kuruluşundan sonra grev sayıların da bir artış görülüyor. 1967 ile 1970 yılları arasında 55 bine yakın işçi greve çıkmış. Bu durum hem sermaye sınıfı tarafında hem de Türk iş içerisinde büyük bir rahatsızlık yaratırken Türk iş DİSK’in gücünü kırmak için hazırladıkları yasa teklifini meclise sunuyorlar. Toplu sözleşme yapabilmek için iş yerinde yüzde 51 şartı yerine sektörde yüzde 51 çoğunluğun sağlanması durumunda toplu sözleşme hakkı getiren bu yasa teklifi DİSK’in canına ot tıkamak olarak adlandırılıyordu.  Meclisten geçen bu yasaya CHP, Adalet Partisi destek verdi, TİP ise bu yasaya karşı çıkıp Anayasa mahkemesine iptali için başvuru da bulundu. 

Yasanın geri çekilmesi için 15 Haziran’da 117 iş yerinden 100 bin işçi iş bırakarak sokaklara çıktı. Türkiye tarihinde bir il yaşanıyor işçi sınıfı sendikasına ve kazanımlarına sahip çıkıyordu. 16 Haziran da ise daha kitlesel bir şekilde sokağa çıkan işçiler işçi sınıfının devrimci gücünü ispat etmeye devam ediyordu. Kimi patronlar Devrim gerçekleşecek korkusuyla Ülkeyi terk etmeye hazırlanıyordu. Sıkı yönetim ilan edilerek sonlandırılan bu eylemlerin de etkisiyle 1972 yılın da Anayasa mahkemesi bu yasayı iptal etti.

Tarihe unutulmaz iki günü armağan eden işçi sınıfı 54 yıl sonra işçi sınıfının örgütlü ve kararlı bir şekilde hareket ettiğinde neleri başarabileceğini göstermesi açısından ışık tutmaya devam ediyor.

Kaynak: “Kanunsuz” Bir grevin öyküsü Kavel 1963 Zafer Aydın Sosyal Tarih Yayınları

https://www.yildirimkoc.com.tr/usrfile/1669214573b.pdf