Tam halay çekerlerken gelmiş katliam…
Gençlerin dilinde Ruhi Su’nun türküsü:
“Bu Pazar, Kanlı Pazar/ Dert yazar, derman yazar/
Kalkın ayağa kalkın/ gidiyor bu çocuklar...
Bu meydan, kanlı meydan…”
Tam o sırada patlıyor bomba…
Meydan kana bulanıyor.
Gidiyor çocuklar.
Ülke ayağa kalkıyor.
Türkü, 1969’daki “Kanlı Pazar” için bestelenmiş.
Ülkeyi darbeye sürükleyen saldırıların en büyüklerinden biriydi Kanlı Pazar; Taksim’de faşist saldırıda gençlere kıyılmıştı.
68’de ışımaya başlayan gökyüzü, ilkin o dönem kararmaya başlamıştı.
Dün Ankara Tren Garı’nın önünde açılan, “Ne de çok özlemişiz, gökyüzüne kansız bakmayı” pankartı, güneşi özleyenlerin çığlığıydı.
O pankartı önce sedye yaptılar, sonra kefen…
“Kanlı Pazar”dan bu yana ömrümüz, “Katiller bulunsun / hesap sorulsun” sloganı atmakla geçti.
Katiller bulunmadı.
Hesap sorulmadı.
Üst üste yığıldı ölülerimiz; gökyüzü bir türlü aydınlanmadı.
O karanlıkta, yarım asır sonra, “Kanlı Pazar”dan “Kanlı Cumartesi”ye geldik.
Dün tarihi gar binasının önüne barış için yürümeye giden gazetecilerden Doğan Tılıç’la konuştum:
“Böylesi bir vahşeti, bir tek Afganistan’da görmüştüm” dedi.
Canlı bombadan üzerine yapışan et parçalarını anlattı.
O anlattıkça, gökyüzüyle aramızdaki boşluğa yeniden kan doldu.
***
Madem iş inada bindi.
Madem “İnadına barış” diyenlerin karşısına “İnadına savaş” diyenler dikildi.
Madem başkanlık sevdasıyla veya “Hesap veririz” korkusuyla insanlar korkutuldu, kitleler sindirildi.
Mademki korkunç güvenlik zafiyetinin sorumlusu bakanlar, istifa çağrısını gülümseyerek yanıtladı.
Mademki Başbakan, bu katliamın, özgürlüklerin hepten askıya alınmasına mazeret için kullanılacağının işaretini verdi.
Gökyüzüne kansız bakamadan yaşlanmış neslim adına söyleyeyim:
Bu kanlı bayrağı çocuklarımıza devretmemek için…
Torunlarımızın barış pankartlarından kefen yaparak büyümemesi için…
“Kanlı meydan” türkülerinin lanetli bir miras gibi, bir sonraki kuşağa devredilmemesi için…
Korkmayalım. Yılmayalım. Sinmeyelim.
Şahsi iktidarı için meydanı ateşe veren Nemrud’lara karşı, yangına su taşıyan karıncalar gibi, barışın yanında kümelenerek hiç değilse safımızı belli edelim.
Bu yangını söndürelim.
Nemrud’u devirelim.