Kaç ‘ak’ Saray, R.T. ‘İtibarı’ imiş!

Sevgili okuyucular,

Tartışmalı ve uzun süre kamuoyunun gündemini işgal eden, Kaç ‘ak’ Saray, R.T. Erdoğan’ın, ‘itibarı’ imiş. Ne yapalım bir cumhurbaşkanın itibarı, bir devletin itibarı, bir binanın ihtişamı ile açıklanabiliyorsanız, diyecek bir şey yok denir.

Bu bina ki, bütün hukuksuzluğa, itirazlara rağmen, R.T. Erdoğan’ın, başbakanlığı döneminde, Ankara belediye başkanı, İ.Melih Gökçek ve R.T. Erdoğan’ın, yasa tanımaz, işgalci girişimleriyle inşa edilmiştir. Bu nedenle, kaçak’tır.

Aslında söylenecek çok sözümüz var. Hangi itibar’dan, bahsediyorsunuz.

Kısaca bir konuya değinmede yarar var. Yurtdışında yaşayan veya Türkiye dışında seyahat edenler bilmektedirler. Neredeyse, batılı ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, Türkiye cumhuriyeti Pasaportu taşımanın ne anlama geldiğini iyi bilemektedirler.

Taksim Gezi direnişi, yolsuzluklar, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, kamu mallarının talan edilmesi ve Almanya’da ki, deniz feneri davasından kaynaklanan, itibarınızı, bu ülkelerde yaşayan Türkiye kökenli göçmenlere ve topluluklara sorun bakalım, nasıl bir not verecekler.

IŞİD ile olan, Türkiye cumhuriyeti devletinin ilişkileri, sınır güvenliğiniz, polis’in, askerlerin, güvenlik güçleri, istihbarat güçlerinin ilişkileri, bu ülkelerde ki,‘itibarınızın’ üzerine bir de, tuz biber ekmektedir.

R.T. Erdoğan şunu iyi bilmelidir ki, şaşaalı saraylar, binalar yaptırarak, hem de, kaçak binalar, Türkiye cumhuriyetinin itibarını koruyamazsınız. Türkiye cumhuriyetinin, itibarı bir devletin itibarını korumak, artırmak, O’ ülkede demokrasinin, kurum ve kuralları ile işlerlikte olması ve O’ ülkenin refah düzeyi ile açıklanabilir.

Milli gelirin, insan yaşamını koruyup kollayacak düzeyde olması, üretimin, insan onuruna yakışır koşullarda üretilmesi, üretim ilişkilerinin karşılıklı olarak, üreten ve üretilen değerleri elinde bulunduran kesim arasında saygıya dayanan bir ilişki ile taçlanması gerekmektedir. Sonuçta, üretenlerin, emeklerinin karşılığını alması demektir.

Uluslar arası sermaye kurumlarına borçlanarak, doğan her çocuğun dahi borçlu doğduğu, milli gelirden elde ettiği gelirle, borçlanmanın faizini ödemekte zorlanan bir ülkenin ve yöneticilerinin itibarı nedir?

Sömürünün vahşi kapitalizmin kurallarını işleterek yaygınlaştığı, maden ocaklarında, inşaat alanlarında, işçi katliamlarında, yerküre ölçeğinde ön planda yer alarak, itibarınız artamaz.

30 milyonu aşkın, nüfusunu yarısına yakının, açlık sınırında yaşayan bir ülkenin, çöplüklerden ekmek toplayarak geçinmeye çalışan bir toplum yaratarak itibarınızı artıramazsınız.

Kömür dağıtarak, makarna dağıtarak, un, şeker vb. dağıtarak, sadaka toplumu yaratan bir ülkenin insanları mutlu olabilir mi? Peki, hangi itibardan bahsediyorsunuz!

Kadınların, 2. Sınıf muamelesi gördüğü, hala, ‘cariye’ olarak algılandığı, kadın cinayetlerinin ayyuka çıktığı bir ülkenin ve yöneticilerinin itibarı, ne kadar olabilir?

11 yaşında çocuk gelinlerin, parayla alınıp satıldığı, Milletvekillerinin dahi birden fazla kadınla aynı anda, ‘evlilik’ yaptığı ülkenin itibarı ne kadar olabilir.

Fuhuş’un yaygınlaştığı, uyuşturucunun orta eğitim kurumlarına kadar indiği, devlet bürokratlarının bu yolla nemalandığı, bir ülkenin itibarını, bir bina ile kurtarmak mümkün mü?

Yeri gelmişken soralım. Bu bina, kaç ‘ak’ Saray, ‘itibarınızı’ korumak istediğiniz binanın, inşasında, kamu’dan, toplumdan alınan vergilerle elde edilen gelirlerden, yandaşlarınız, ne kadar faydalandılar?

Burada, ‘kaç ‘ak’ Sarayın yapımında, usulsüzlük, talan, oldu mu? Olduysa ne kadar?

R.T. Erdoğan’a, hatırlatmakta yarar var. Tarihte tüm diktatörler, yaptırdıkları, ‘sırça’ köşklerle kendini güvende hisseder. Övünürler. Kendilerini böylece güçlü, kudretli, ulaşılmaz hissederler.

Bir binanın, ihtişamı, şaşaası, O’ binanın içinde oturan devlet başkanının, itibarını korumaz. Hele-hele diktatörlüğe heveslenenlerin itibarını, hiç korumaz.

Bu ‘sırça’ köşkler, halkların alın terinin, kanlarının bedeli üzerine inşa etmiş olabilirsiniz. Bu halklar, bir gün gelir, ‘sırça’ köşklerini başınıza yıkar, unutmayın!

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

06 Kasım 2014

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP