Sol buna ortak olmamalıdır.
Solun, Devrimcilerin; "adımız milliyetçiliğe çıkar”, Kemalist’likle suçlanırız kaygısıyla Kurtuluş Savaşı'nın kazanımlarıyla da simgeleşen Mustafa Kemal'e sahip çıkamaması, İslamcı faşist güruha daha fazla cesaret veriyor ve kudurganlaşmasının önünü açıyor.
Türkiye Sol'u bu konuda sorunlu. Oysa Latin Amerika’da ki hemen hemen tüm devrimci hareketlerin kendi ulusal kahramanlarına ve bayraklarına sahip çıktıklarını görüyoruz. Simon Bolivar, Tupac Amaru, Sandino, Jose Marti, o coğrafyanın Mustafa Kemalleri idiler. İspanyol sömürgeciliğine karşı ulusal kurtuluş mücadelesinin liderliğini yaptılar. Ve hiçbiri Marksist-Leninist değildi. Ama Venezüella ve Kolombiya Simon Bolivar, Küba da Jose Marti, Nikaragua da Augosto Sandino, Peru da Tupac Amaru, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı ulusal kurtuluş mücadelesinde kendi ülke halklarının nezdinde tarihsel bir değer oldular. Latin Amerikalı devrimci hareketler, işte bu değerlere sahip çıkarak ve onlardan devraldıkları mirası daha ileri ve daha devrimci bir karaktere dönüştürdüler. Ve hepsi de kendi ulusal bayraklarını kendi örgüt sembollerinin yanında dalgalandırdılar. Bunu yaparken ne milliyetçi oldular ne de faşist. Ama bu durum Türkiye Sol'un da 1970 ler sonrasın da böyle olmadı. Tam tersi, ideolojik olarak kendi tarihine ve gerçekliğine bir yabancılaşma yaşandı.
Kemalizm'in Sol olan bağımsız Türkiye için verdiği anti- emperyalist mücadelesini ve 650 yıllık Osmanlı Sarayı’nın kulu kölesi, askeri olmuş, ama Türk olamamış bir halka kendi ulusal kimliğini kazandırmış olan önderliği küçümsemesi, buna dudak bükmesi ve hatta kimi hızını alamayanlar tarafından ırkçı faşist ilan edilmesi tarihsel haksızlıklarla dolu. Bu yanlışları gerici faşist güruh çok iyi kullanarak kendi lehine çevirdi. Örneğin devrimcileri bayrak düşmanı olarak gösterdiler. Bayrak düşmanı eşittir, vatan-millet düşmanı demagojisini sürekli kullandılar. Ve bunda etkili de oldular. Bilinç seviyesi düşük kitlelerin büyük kesimini buna inandırmayı başardılar. Hala da öyle. Marksist Sol'un en büyük açmazı aslında burada yatıyor. Kemalizm'i tarihsel olarak yerli yerine oturtamamasında ve kendi tarihsel değerlerine sırtını dönmüş olması, Türkiye Solunun en büyük talihsizliği oldu. Bunda Kürt milliyetçiliğinin etkisi de var tabi. Kemalizm'in sağ ucunda ki Türkçü ve Kürtleri yok sayan asimilasyoncu devlet politikası ile Sol ucundaki ilerici yanlarını birbirinden ayıran bir yaklaşım yapılamadı. Kemalizm'in Sol olan yanları, Sağ olan yanlarına kurban edildi.
Ve Kemalizm, Evrenler, Demireller ve Türkeşler'in kullandığı doktrin olduğu kadar, Kemalizm'i dinselleştiren CHP türü siyasileri de içinde barındırıyor. Her iki ucun birleştiği veya inkâr edemediği tek şey, Modern Türkiye'nin kurucusunun Mustafa Kemal olduğudur. Yani her iki tarafın da beslendiği bir Kemalizm var. Ve her iki tarafında etki alanın da çok geniş halk yığınları var. Marksist Sol'un Mustafa Kemal'i gözden çıkarması, işte bu geniş tabanlı Atatürkçü kitleyi, CHP ve İP türü partilere hediye etmesi sonucunu doğurmuştur. Bu aynı zaman da bir şeyi daha gösteriyor: O da gerçek de Mustafa Kemal düşmanı olan AKP dâhil hiçbir ciddi güce ulaşmış siyasi partinin, kendi tabanına açıkca Atatürk’ü defterden silme gücünü gösteremediğidir.
Sonuçta; halkın çoğunluğu ister sağ cenah da olsun ister sol cenah da olsun hala Mustafa Kemal ve arkadaşlarına tarihsel olarak saygı duyuyor ve sahip çıkıyor. Her iki taraf da kendi siyasi yönelimine göre yorumluyor, ona göre Kemalizm elbisesi dikiyor. Sol ise bunun dışında durarak kendi kendini bu geniş kitleden Izole etmiş oluyor. Kemalist olan bir Tarık Akan, Zülfü Livaneli, Kemal Sunal, Metin Akpınar, Uğur Mumcu, Mahzuni Şerif vb. Sanatçılar milyonlarca insanın saygısını sevgisini kazanmış kişilikler. Şimdi bunlara ve milyonlarca hayranlarına faşist diyebilir miyiz? Hayır. O zaman, Kemalizm düşmanlığının Marksist Sol'a katkısı ne olabilir? Hiçbir şey. Aksine milyonlardan uzaklaşan dar görüşlülük. Sol, Kemalizm'in milliyetçi, Türkçü yanlarını ve Kürt halkına karşı tarihsel suçlarını eleştirirken, ileri ve sol olan yanlarına sahip çıkabilir.
Ve buradan, Türk ve Kürt milliyetçiliği yerine Anadolu yurtseverliği çıkarılabilir. Bunu başarma derdi olmayan bir Sol, İslamcı faşistler‘in Atatürk heykellerine yapılan saldırılar nezdinde ortadan kaldırılacak Cumhuriyet ile birlikte yok olmaya mahkûmdur...