İKİ TARİH OLMALI…

Türkiye’den diğer ülkelere göç eskiden beri bulunmasına karşın bunun kitlesel karakter kazanması 12 Eylül sonrasında gerçekleşti ve bu göç azalarak ve çoğalarak 40 yıldır süreklilik gösterdi.

Türkiye bir göç ülkesidir ve özellikle 1990’dan sonra değişik ülkelerden göç almıştır ve almaktadır. Göç araştırmaları ağırlıkla gelenler hakkında yapılırken –mesela Suriyelilere yönelik olarak- dış göç –özellikle politik göç- konusunda ilgi ve bilgi zayıftır. Bu ilgisizliği dış politik göç konusunda yapılan bazı araştırmalardaki garip sorularda da görmek mümkündür.

1980’den bu yana politik nedenlerle kaç kişi ülke dışına çıkmak zorunda kaldı (bunların büyük çoğunluğu Avrupa ülkelerine gelmiştir), az bir bölümü geri döndü (ne kadarı?) bilinmiyor. Politik göçmenler ile (Kürtlerin göçü dahil), Fettullahçılar (kesin sayıları bilinmiyor ama birkaç on bin tahmin ediliyor) toplanırsa en az birkaç yüz bin kişiye ulaşılır. Bunlara ülkede politik ve ekonomik sorunu bulunmayan ama artık nefes alamadığı için gitmeye karar verenlerin sayısı dahil değildir.

Sol politik göçmenlere ilişkin yapılan ve genellikle ankete dayanan araştırmalardaki ilk soru, “ülkeden nasıl çıktınız?”dır. Kişi geleli 20 ve belki de 30 yıl olmuştur, ülkeden nasıl çıkıldığının önemi kalmamıştır. O zaman geçerli olan yol muhtemelen bugün geçerli değildir, bu sorunun sorulmaması gerekir.

Araştırmayı yapanlar 20-30 yıldır Avrupa ülkelerinde bulunan politik göçmenlerin tek tarihinin, Türkiye tarihi olduğunu düşünüyorlar. Bu insanların yaşadıkları ülkelerde tarihleri yok mudur? 20-30 yıldır yaşadıkları ülkelerde 24 saat Türkiye ile mi yaşamışlardır?

Araştırmada ağırlık konusu politik göçmenlerin yaşadıkları ülkedeki tarihi olmalıdır. “Orada 20-30 yılda ne yaptın?” sorusu araştırmanın temelini oluşturmalıdır.

Bu insanlar, politik olarak kaldıkları oranda, Türkiye’ye yönelik faaliyetlerde bulundular: mitinglere katıldılar, afişleme yaptılar, konferanslara gittiler vb.

Yaşadıkları yer başka bir ülkedir ve hayat bu faaliyetlerden ibaret değildir; başka ne yapmışlardır? Mesela yaşadıkları ülkenin dilini hangi oranda öğrenmişlerdir? O dilde gazete, kitap okurlar mı? Yaşadıkları ülkelerin sol örgütleriyle ilişkileri nasıldır?

Esas olarak bunlar sorulmalıdır.

Anlaşılan araştırmayı yapanlar, soru formlarını hazırlayanlar da Türkiye’den başka şey düşünememektedir. Ülke dışındaki politik bir insan ne yapar; 24 saat ülkesini düşünür! Böyle sanıyorlar.

Ülkelerinden ayrılan insanlar geçmişte devrimci bir tarihe sahiptiler ve bu nedenle de ölüm, işkence veya ağır hapis cezası tehdidi nedeniyle gitmek zorunda kaldılar.

Bu tarih başka bir ülkede 20-30 yılda nasıl sürdü? İkinci bir tarih ne oranda vardır?

Politik göçmenlerle ilgili olarak asıl araştırılması gereken sorular bunlardır.

Dışarıya göç sürüyor. KHK ile tasfiye edilenlerin ardından (politik göç kapsamına girer), ülkede nefes alamadığı için gelenler oluyor. Avrupa çapında sayılarını bilmiyoruz ama az değildir.

Konuyla ister istemez daha fazla ilgilenilecektir ama bakalım hangi kapsamda?