Alman kamu televizyonu ARD'nin 1 Aralık gecesi saat 23:05 de "Unutulan Katliam" başlıklı 6 dakika süren belgesel içerikli haberi, yeni bir tartışma başlattı.
"Atatürk, Alevileri nasıl öldürttü" alt başlıklı Karaman Yavuz ve Thorsten Mack'ın yaptığı haberde, Hasan Saltık'ın belgesel içerikli arşiv resimleri dikkat çekti.
Haberde, 7 Ağustos 1937 tarihli Nazi Almanyası'ndan, Kemal Atatürk imzalı 20 ton zehirli gazın sipariş edildiğini içeren, -Türkiye'de devlet arşivinden elde edilmiş- resmi bir belgeye yer verildi. Ayrıca 2013 tarihli Anadolu Ajansı (aa) ve DHA kameramanlarının çektiği, kemiklerin bulunduğu bir mağaranın gösterildiği yayında, 1937- 38 yılları arasında Dersim'de, yediden yetmişe 13 binden fazla insanın zehirli gazlar sonucu yaşamını yitirdiği ileri sürüldü.
Konuya yönelik araştırmaları ve sözlü tarih çalışmalarıyla tanınan Mahmut Akyürekli ile Almanya'nın Bochum kentinden sosyal pedagog Yaşar Kaya ve Hamburg'da yaşayan pedagog Deniz Karakaş'ın "Dersim, bizim kara kutumuz" suskunluğa son verilmeli şeklindeki açıklamalarına yer verildi. Tarihçi Akyürekli, " Dersim'de Kürtlere ve Alevılere karşı jenoside kadar uzanan takibat ve katliam uygulanmıştır" dedi.
ARD TELEVİZYONU: ATATÜRK'Ü HİTLER İLE KIYASLAMADIK
Haber sonrası Atatürk'ün Nazi Almanyası'nın lideri diktatör Hitler ile kıyaslanamayacağı gündeme taşınarak Alman kamu televizyonu ARD'ye yoğun okur mektuplarının gönderildiği belirtildi. Bunun üzerine bir açıklamada bulunan ARD'nin, "Kemal Atatürk'ü Adolf Hitler ile kıyaslamadık ya da eşitlemedik" açıklaması dikkat çekti. Aynı açıklamada eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in "Mağaralara sığındılar, ordu zehirli gaz kullandı - mağaralara girerek fare gibi zehirlendiler, yedi ila yetmiş yaşındaki Dersimli Kürtler katledildi" şeklindeki ifadesine yer verildi.
Öte yandan Atatürk’ün Nazi diktatörü Hitler'e benzetilmesine karşı Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği tarafından sert tepki gösterildi.
“Alman halkının sağduyusuna güveniyoruz” başlıklı, Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği imzalı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni Hitler diktatörlüğü ile eşitlemek, oldukça utanç verici bir iftiradır. Modern Türkiye'nin bir "Sünni-Türk" devlet olduğu iddiası gerçekle bağdaşmamaktadır. Ayrıca Nazi Almanyası'ndan gaz bombaları teminatı iddiası tamamen asılsız olup hiç bir kaynağa dayanmamaktadır."
Açıklamanın devamında, "Neden çoğunluğun Kürt değil, Türk olduğu Türkiye'nin batısındaki 21 ayaklanma hakkında rapor verilmiyor? Türkiye Cumhuriyeti özgürlük, eşitlik ve kardeşlik fikrini temel ilke edinmiş bir Cumhuriyettir. Hukuka olan inancıyla birlikte güçler ayrılığı ile hümanist ve aydınlanmış bir devlet fikri ile bağnazlığa, gericiliğe ve feodal sisteme son vermiştir. Güdülmeyen amaçlardan bir tanesi ise, belli kitle ve mezheplere, ırklara yönelik saldırılardır. Genç Cumhuriyetin öncüleri gericiliği nerede ve hangi şekilde ise, kararlılıkla tepelemiştir. 34 köktendincinin ölüm cezasına çarptırıldığı 1930 Menemen (İzmir) olayları başka nasıl açıklanabilir? denildi.
"NAZİ REJİMİ İLE İŞBİRLİĞİ GERÇEKLERİ ÇARPITMAKTIR"
AADDB imzalı açıklamanın son bölümünde ise, "Atatürk’ün Nazi rejimi ile işbirliği yaptığı iddiası, gerçekleri son derece çarpıtan bir iddiadır. Bu iddianın aksine, Türkiye Ernst Reuter, Ernst Hırsch, Erich Auerbach, Bruno Taut gibi aydınları ülkesinde barındırarak özgür ve refah içinde bir yaşam sürmelerine vesile olmuştur. Bahsi geçen aydınlar ve niceleri, Nazi Almanyasının işkence, baskı, zulüm ve ölüm tehdidinden kurtulmuş, aydın fikirlerini Türkiye Cumhuriyetinde yeşertmiştir." ifadesi dikkat çekti.
İşte o belgeselin linki:
https://www.daserste.de/information/wissen-kultur/ttt/videos/atatuerk-video-100.html