GETTO YAŞAMINA ZORLANAN GÖÇMENLER

Bugün Almanya'da göçmen kökenli yaklaşık 21 milyon insan yaşıyor. Nüfusun yaklaşık %26'sını temsil ediyorlar. 

Göçmen ve mülteci geçmişine sahip insanlar homojen bir nüfus grubu oluşturmazlar. Çeşitli nedenlerle 190'dan fazla farklı ülkeden Almanya'ya gelenler veya onların torunları bulunuyor. Tüm yaş grupları ve eğitim seviyeleri temsil edilmektedir. 

Dil ve kültürle ilgili engellerin üstesinden gelmek için nitelikli dil ve kültür aracılarının kullanımına yönelik maliyet güvenliği için kapsamlı bir düzenleme bulmak henüz mümkün olmamıştır. 

Göçmen azınlıkların yaşamış oldukları Avrupa toplumlarında psikolojik kırılmalara ve sosyolojik baskılara uğradıklarını herkes biliyor. 

Almanya'da yaşayan hem yerli hem de göçmen azınlıklar asındaki çelişkiler bazen çok üst düzeyde seyretmektedir.   

Göçmenler, Avrupa'da yarım asırdan fazla yaşıyorlar. 

Göçmen azınlığın dışında Avrupa'da yaşayan Roman ve Sinti'ler de en büyük Avrupalı ​​azınlığının bir üyesidir. Almanya'da ve Hitler döneminde soy kırımına uğramışlardır. Bunlara, hala yaşamış oldukları Avrupa toplumlarında eşit vatandaş statüsü verilmediği ve bu şekilde davranılmadığı gibi hâkim uluslar tarafından horlanıp aşağılanıyorlar. Avrupa'da hala ön yargılı davranışlar devam ediyor. 

Avrupa'daki eğitim sistemi de dahil olmak üzere her alanda ayrımcılık kesintisiz sürüyor. Eğitim sistemi eskiden kalma tek ulus prensibine göre düzenlenmiştir. Bugün bu eğitim sistemi, göçmen çocuklarının ihtiyacına göre değildir. 

Eğitim sisteminin göçmen azınlığın ihtiyacına göre olmayışı ve öğretmenlerin azınlıktan çocuklardan beklentilerinin yüksek olduğu bir gerçektir. 

İyi notlara rağmen,  göçmen çocuklarının birçoğunun bildirdiğine göre, okul kariyeri sisteminden eli boş ayrıldığı" - her üç kişiden birinin okul bitirme yeterliliği yani mesleki yeterliliği yok. Bu yüzden çoğu göçmen gençleri sadece düşük ücretli işlerde çalışıyorlar.   

Göçmen azınlıktan beklenen: daha çok başarılı olmak ve toplumda kendilerini kanıtlamak için psikolojik olarak bir çaba içine girmek. 

Bu bakış açısı günlük yaşamı çok etkilediği için, göçmen azınlık, psikolojik olarak büyük stres içine giriyor. 

Aynı zamanda göçmenlerden hem çoğunluğa boyun eğmeleri hem de azınlık statüsünü korumaları bekleniyor. 

Değişik bir psikoloji içinde yaşayan göçmenler, her zaman kendilerinden daha fazla bekleyiş içinde olanlara karşı kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar

Göçmen azınlık, çoğunluğa karşı çıkmak için bu çelişkileri yenmek isteseler de bunun mümkün olmayacağı bilinci içinde yaşıyorlar. 

Her şeyi daha doğru yani mükemmel yapabilmek gerektiği bilinci içine girip garip bir duygu ile kendilerini zorluyorlar. 

Göçmenlerin gerçekten sosyal yaşamda korku ile yaşadıkları da olmuyor değildir. 

Göçmenler, çoğunluk toplumu karşısında kendi aralarında bir dayanışma yaratabiliyorlar. 

Kendilerini, mevcut sistem ve toplumdan dışlandıkları bilinci içinde yaşıyorlar. 

Bundan dolayı da göçmenler getto yaşamına sürükleniyor. Gettolarda, geçmişlerde Yahudilerin yaşadığı gibi bugün de göçmenler benzer bir yaşama zorlanıyor.