Dokunulmazlık tartışmaları, Milletvekillerinin sezlenişleri, toplumun tepkileri arasında, TBMM siyasal sahnesindeki liderlerin, 'kükreyişleri' Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan'ın, (HDP) Halkların Demokratik Partisi Milletvekillerine yönelik olarak başlattığı dokunulmazlıklarının kaldırılması ve birde buna ek olarak, ülkemizin Kürt coğrafyasında kan revan içinde yürüyen, savaş konsepti dayatması devam etmektedir.
Bu sürecin en ilginç yönlerinden, ana muhalefet partisi, CHP genel başkanı K. Kılıçdaroğlu tarafından ortaya atılan ama kendisinin de yeterince anlamadığı, konudur. AKP devletinin, HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırarak, 'seni başkan yaptırmayacağız' gerçekliğinin, 'intikamını' almak üzere kurgulanmış ve R.T. Erdoğan'ın, 'Türk tipi' başkanlık hayallerinin yolunu açacak düzenlemeye, K. Kılıçdaroğlu, ''anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz'' açıklaması eşlik etmektedir.
AKP devleti, Saray'ın Kürtleri ve demokratik siyasal sahnedeki temsilcileri olan Milletvekillerini TBMM den dışlayarak, cezaevlerine tıkılmasının yolunu açacak, ''anayasaya aykırı'' bir düzenlemeyle rakiplerini tuşa getirmek istiyor. K. Kılıçdaroğlu bu gerçekliği bilmesine rağmen, düzenlemenin, ''anayasaya aykırı olmasına rağmen evet diyeceğiz'' diyerek, demokratik teamüllere uygun düşmeyen, faşizme doğru adım-adım ilerleyen bir iktidarın yoluna granit taşları döşeyen bir açıklamadır.
Kendi partisi, CHP Milletvekillerinin de tepkisini çeken bu talihsiz açıklama, ne yazık ki, AKP devleti, Saray ve MHP tarafından, 'takdirle' karşılandı. Bu kadar, 'takdirle' yetinmeyen K. Kılıçdaroğlu, dokunulmazlık açıklamalarına devam etmektedir. «CHP'liler de hapse girmeye hazır olmalıdırlar!» diyerek gürlemektedir. Aslında kendi korkaklığının ve işlediği suçun ağırlığı altında ezilmesinin bir ifadesidir. Kendi kabahatini örtmeye çalışırken, kahramanlık edası tasarlayıp, komik duruma düştüğünün farkında bile değildir.
Türkiye toplumu, demokrasi güçleri bilmektedir ki, geleneksel devletin AKP in, Saray'ın, MHP'nin, Genelkurmayın derdi CHP'liler falan değildir. Tüm bunların ortak derdi, HDP i, TBMM'den ve siyasetten dışlanmaktır. Kendilerini devletin, 'gerçek sahipleri olarak' gören güçlerin ortak çabası, HDP e, Kürt halkının iradesine ve demokrasi güçlerine intikam duygularıyla saldırarak sindirmektir.
Geleneksel devletin, AKP ve Saray'ın amaçladıkları karşısında, Kılıçdaroğlu'nun ucuz kahramanlık gösterileri ise, «CHP'liler de hapse girmeye hazır olmalıdırlar!» nutukları anlamsız ve havada kalıyor. Devlet aklının, AKP'nin, Sarayın derdi CHP milletvekilleri ve kadrolarını cezalandırmak değildir. Bu gerçekliği CHP ve K. Kılıçdaroğlu da bilmektedir.
Bir noktanın altını çizmekte yarar var. TBMM çatısı altında bulunan Milletvekillerinin dokunmazlıklarının olması, (kürsü dokunulmazlığı) dışında demokratik ülkelerde zaten mümkün değildir. Bu anlamda ülkemizde var olan, Milletvekilliği dokunulmazlığı kürsü dokunulmazlığını da, kapsamasına rağmen, her türlü ( hırsızlık, yolsuzluk, taciz vb.) suçları da kapsamaktadır. Bu ise dokunulmazlık zırhının yeri geldiğinde kötüye kullanılması demektir.
TBMM çatısı altında, yukarda söz konusu suçlarından dolayı haklarında birçok fezleke düzenlenmiş Milletvekili bulunmaktadır. Bütün bunlara rağmen AKP devleti, Saray siyasi olarak haklarında fezleke düzenlenen HDP li, Milletvekilleri hakkında var olan fezlekeleri esas alarak, tuzak bir yasa çıkarıp, HDP li, Milletvekillerinin TBMM dışında kalmasını sağlayarak, 'cezalandırmak' istemektedir.
Yargı kurumları, mahkemeler bu yönüyle ellerini açmış beklemektedirler. Türkiye de hak, hukuk, adalet mercekle aranır durumda, önemli yargı kurumları AKP devleti ve Sarayın insafına bırakılmış durumdadır. Yaygın kanaat ise, 'yandaş yargı' oluşmuş durumdadır.
Bu tuzağa, CHP ve K. Kılıçdaroğlu'nun düşmüş olması manidardır. Bu durumun, 'anayasaya aykırı' bir davranış olmasına rağmen, bu kadar ısrarcılık nedir? Anlamakta zorlanmaktayız. AKP, Saray, 'anayasaya aykırı' davrandığında, R.T. Erdoğan'a, her fırsatta, ''anayasaya namusun ve şerefin üzerine yemin ettin'' hatırlatmasını, K. Kılıçtaroğlu yapmaktadır.
Mevcut anayasaya, Milletvekili yemini, 'dâhil' değimlidir. Yarın aynı soruyu K. Kılıçtaroğluna sormazlar mı? Bilerek anayasaya aykırı olduğu halde oylamada, ''evet diyeceğiz'' çağrısında bulunan K. Kılıçdaroğlu neyin peşindedir? CHP'nin ve TBMM çatısı altında yer alan, aklıselim, vicdan sahibi Milletvekilleri, hangi partiden olduğu önemli değil, AKP devletinin ve Sarayın bu tuzağına düşmeyerek, onurlu bir şekilde davranacaklarına
inanmak istiyoruz.
Bir konuyu da gözden kaçırmamak gerekir. Dokunulmazlıkla ilgili oylama bir anlamda AKP devleti ve Saray için, 'güven oylaması' anlamına gelecektir. Bu yaklaşımları değerlendirirken insanı aklına gelen ilk realite, geleneksel akıl ittifak için demi hareket ediyor?
21 Nisan 2016
E posta: aliekber.pektas@yoltv. eu
Face:aliekber.pektas
Twitter: @AliekberP