Cumhuriyet yazarı Terkoğlu, İçişleri Bakanı Soylu'nun kamuoyundan sakladığı bir belgeyi açıkladı. Öte yandan, İçişleri Bakanlığı'nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) kayyum atamaya gerekçe yaratmak için açılan 'terör' soruşturması öncesi, İmamoğlu'na ceza vermeyi kabul etmeyen hakim Hüseyin Zengin'in, neden Samsun'a sürgüne gönderildiğinin detaylarına yer verdi.

Terkoğlu'nun yazısında sürgüne gönderilen hakim Hüseyin Zengin'in şu ifadesi dikkat çekti:

“Anadolu Adliyesi Başsavcısı İ.U. bana, Ekrem İmamoğlu’na ceza verirsen biz istinaf mahkemesini de çözdük. Tüm istinafların başkanı M.B. cezayı onatacak. Yargıtay sürecini de çözmek için çalışıyoruz. Yani senin kararın üst mahkemelerde de onaylanacağı için sorun yaşamayacaksın.”

İşte İçişleri Bakanı Soylu'nun mutlaka yanıt vermesi gereken o yazının tamamı:

"Teraziye aynı yükü koyuyorsun. Rengine, şekline, kokusuna bakıp her seferinde farklı tartıyor. Sonunda buna adalet diyorsun.

Süleyman Soylu ile Ekrem İmamoğlu arasındaki kavga, Soylu’nun yardımcısı İsmail Çataklı’da kilitlendi. Öyle ya, İBB’de işe başlayanların adli sicil kaydında bir sorun görünmüyordu. Gelgelelim, Soylu, çalışanların akrabalarına kadar tarama yaptırtmış, yüzlercesini terörist ilan etmişti. İçişleri Bakanı, İmamoğlu’na terör soruşturması açtırtacak hatta görevden aldırmaya gidecek kadar ileri gitti. Soylu’nun kendi yardımcısının ağabeyinin FETÖ iltisaklı çıkması, bu nedenle “Camdan evin varsa komşunun evine taş atma” dedirtti. Üstelik, herkesi peşin peşin terörist ilan eden Soylu, yaptığı basın toplantısında havaya bakarak “Varsa bir suçu gelir ifade verir” diyerek hukuku hatırlıyordu.

Almanya'da Alevilerden çağrı: "Suriye’de barış bütün insanlık için barıştır" Almanya'da Alevilerden çağrı: "Suriye’de barış bütün insanlık için barıştır"

Gelelim asıl meseleye...

SOYLU’NUN SAKLADIĞI BELGE

Peki İsmail Çataklı’nın ağabeyinin belgesi var mı?

T24’te Tolga Şardan, üç gün önce iltisakın dayanağını yazdı. Osman Çataklı hakkındaki iddia şöyle: “FETÖ ile irtibatlı olduğu belirlenen ve örgüte finansal destek sağlayan Bank Asya’da hesabının bulunduğu, örgüt lideri Fethullah Gülen’in ve örgüte üye diğer kişilerin çeşitli basın-yayın ve sosyal paylaşım siteleri aracılığı ile örgüte finansal destek sağlamak amacıyla yapılan çağrılardan sonra arttıran hesap olarak değerlendirilenler listesinde isminin geçtiği...”

Şardan’ın yazısından sonra Bank Asya hesap listesini taradım. Hayır, elbette bana özel bir liste değil bu. Hatırlayın, FETÖ-Erdoğan kavgası başladıktan sonra, örgüt lideri Gülen, hükümetin hedefindeki Bank Asya’ya para yatırma çağrısı yapmıştı. Gülen’e destek verenler Bank Asya’da para biriktirmeye başladı. Bunun üzerine soruşturmalara Bank Asya kriteri geldi. Bank Asya hesapları incelenerek bu süreçte Gülen’in sözünü dinleyenlerin listesi oluşturuldu. İşte bu liste, soruşturma dosyalarına girmesi sayesinde alenileşti.

Peki o listede İsmail Çataklı’nın, 1971 doğumlu ağabeyi Osman Çataklı var mı?

Evet var...

Baktığınızda, o listede 592 bin 453 liradan 824 bin 518 liraya hesap değişimi görünüyor.

Kolluğu yöneten Soylu’da da elbette bu liste var. Yani Soylu işi başından beri biliyor. Binlerce kişinin peşine bu nedenle düşülürken İsmail Çataklı’nın ağabeyi hakkındaki bu bilgi sümenaltı edildi. Ama iş sıradan bir İBB çalışanına gelince görümcesinin bağlantıları bile İçişleri’nin radarına girdi.

Ağabeyi yüzünden İsmail Çataklı FETÖ’cü ilan edilemez elbette. En fazla, konu ağabeyi olunca FETÖ’ye göz yumduğu söylenebilir. Yine de bir şey var ki bakan yardımcısı değil İBB şirketinde garson olsa bakanlığın iltisak listesinde belki de İsmail Çataklı da olacaktı.

ÜST MAHKEMEYİ DE HAZIRLADILAR

Gelelim ikinci konuya...

İmamoğlu’na, ahmak davasında iki yılın üstünde ceza verilmesi telkinini kabul etmeyince sürülen hâkim Hüseyin Zengin’in hikâyesini anlatmıştım. 6 Kasım tarihli o yazıda, daha fazlasını öğrenmek için bir öneride bulunmuştum: Hâkimlerin siyasi cinayet işlediği bu senaryoda, muhalefetin rıza göstermekten daha fazla yapabilecekleri var. En basiti, HSK’de Millet İttifakı’nın üç üyesi var. Bu yazı bile, konu üzerine müfettiş görevlendirilmesi için gerekçe yapılabilir. İddiaları inceleyen müfettişler, sürecin tüm aktörleri ile görüşebilir.”

Önerim gerçekleşmedi. HSK, Hüseyin Zengin’in baskı altında kalması sürecini aydınlatmaya, hepimizin bildiği nedenlerle yanaşmadı. HSK’ye muhalefet kontenjanından seçilen üyeler ise “hepimiz gibi” süreci izledi!

Peki HSK müfettişleri, hâkim Hüseyin Zengin’e sorsa Zengin ne diyecekti? İşte hâkim Zengin’e yakın bir kaynağa bunu sordum. Meğer Zengin, hakkında inceleme yapılacağını öngörerek süreci anlatmaya hazırlanmış. Daha önceki yazdıklarıma ek olarak söyleyecekleri arasında bir ifade dikkatimi çekti:

“Anadolu Adliyesi Başsavcısı İ.U. bana, Ekrem İmamoğlu’na ceza verirsen biz istinaf mahkemesini de çözdük. Tüm istinafların başkanı M.B. cezayı onatacak. Yargıtay sürecini de çözmek için çalışıyoruz. Yani senin kararın üst mahkemelerde de onaylanacağı için sorun yaşamayacaksın.”

Hani, İmamoğlu’nun ahmak davası İstinaf’a gidiyor, birileri “Orada bozulur herhalde” diyor ya... Hüseyin Zengin’e yapılan telkine bakarsanız sadece yerel mahkeme değil, yukarısı da ayarlanmış! İmamoğlu’na ceza isteyen savcı Furkan Okudan’a, cezadan sonra terfi gibi bir görev verilmesi, ayarlama işini neredeyse gözümüze sokuyor.

Elindeki tartının ayarı bir kere bozulmayagörsün. Pireyi deve yapıp yorgan da yaktırır, pire kadar iğne deliğinden deveyi de geçirir. Bir gün, bozduğun kantar seni de tartarsa adaletin ne olduğunu belki de o gün anlarsın."