Fransa’da 6 Aralık 2015 tarihinde gerçekleşen bölgesel parlamento seçimlerinin ikinci turu , 13.12.2016 tarihinde gerçekleşecek. İlk turdaki seçim sonuçlarına göre yüzde 28 oy oranı ile, Marina Le Pen liderliğindeki 'Front National' (FN) adlı ırkçı parti seçimden zaferle çıktı. Martine Le Pen’in yaşadığı Pas-de-Calais-Picardie seçim bölgesinde ise, FN yüzde 42 oy oranı ile, toplam 13 bölgenin 6 tanesinde birinci parti oldu. Marine Le Pen´in yegeni Marion Maréchal-Le Pen ise ülkenin güneyinde olan Alpes-Côte d'Azur seçimlerin birinci oldu.
Elde edilen seçim sonuçlarını değerlendiren 47 yaşındaki Marine Le Pen "Fransa’nın birinci partisiyiz", "biz, ülkenin ihtiyacı olan ulusal birliğini sağlamak için görevlendirildik " türünden demeçler vererek, Fransa açısından „ulusal birliğin“ ve „iç barışın“ ne kadar önemli olduğunun altını çizdi. Böylelikle Le Pen”, Avrupa'nın bir çok ülkesinde zaten var olan “müslümanların zamanla artan nüfusları ile iç barışı tehdit edeceği” demogojisini dile getirdi. Le Pen’in bu söylemi ve bu söylemi besleyen siyasal İslam’ın silahlı ve silahsız kanadının eylemleri ile, Avrupa`nin diğer bazı ülkelerindeki aşırı sağ ve ırkçı kesimlere, “müslümanların zamanla büyük bir tehlike oluşturduğu” endişesini! seçimlerde iyi bir “malzeme” olarak kullanılabileceği mesajını vermiştir.
Fransa‘nın eski Devlet Başkanlarından Nicolas Sarkozy liderliğindeki Cumhuriyetçiler ise kendine yakın kesimlerin de ittifakı ile yüzde 27 oy oran ile seçimlerde ikinci oldu. Buna rağmen yine de 13.12.2015 tarihinde gerçekleşecek olan ikinci tur seçimde aşırı sağ akımlara karşı Sosyalistler ile bir ittifaka yanaşmamaktadır. Sarkozy bu tutumu ile MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’yi hatırlatmaktadır. Türkiye‘de MHP göz göre göre kurumsallaşan dinci AKP Faşizmine karşı her türlü ittifaka nasıl hayır diyor ise, Sarkozy´de, aynen Devlet Bahçeli benzeri bir tutum sergileyerek, Fransa´da aşırı sağın giderek daha da kökleşmesine çanak tutmaktadır.
François Hollande liderliğindeki Sosyalistler ve ittifak içinde olduğu sol bir parti ile elde ettikleri sonuç ise yüzde 23,5 civarındadır. Bu vahim seçim sonucu dolaysıyla, bölgesel seçimlerin ikinci turunda Sosyalistlerin, ülke genelinde yaklaşık yüzde 10 kadar olan seçmen sahibi Fransa Yeşiller Partisi ve diğer sol partiler ile bir ittifak içinde yer olarak seçimlere katılması, FN`a karşı daha güçlü bir cephenin oluşmasına neden olacaktır.
Seçimlerin birinci turunda yüzde 10 barajıni aşan partilerin tümü, seçimlerin ikinci turuna girmeyi garanti etmiş durumdadırlar. Bu barajın altında kalan ya da çok az bir farkla bu engeli aşan partilerin aşırı sağ ve ırkçılığa karşı itifak içinde olacakları ve olmaları gereği, FN´un kurumsallaşmasını yavaşlatmada önemli bir faktördür.
François Hollande liderliğindeki Sosyalistler, bölgesel seçimlerde, Nicolas Sarkozy liderliğindeki Cumhuriyetçilerin önde oldukları bölgelerde seçimlerde Cumhuriyetçiler lehinde bir tutum sergileyeceklerini açıklamaları, yine Türkiye´deki partilere örnek teşkil edecek türden bir yaklaşımdır. CHP, MHP, HDP ve Vatan Partisi gibi iddia sahibi olan oluşumlar, AKP Faşizmine karşı ülkenin geleceğini ve iç barışını tehlikeye atarak birbirlerini yerken, Fransa'nın Sosyalistleri, ülkelerinin geleceği için itifak yapılabilinecek her kesimle beraber olunacağını ilan etmiş oldu. Fransız Sosyalistlerini bu yaklaşımı, uzlaşı ve bir arada yaşama kültürünün güzel bir örneğidir.
Bölgesel seçimlerin Fransa´nın siyasal sistemi gereği ülkenin dış politikası başta olmak üzere, iç güvenlik, istihdam, sağlık sektörü, tarım politikaları ve iç hukuk gibi alanlarda her hangi bir etkisi olmamasına rağmen, yine de seçmenin tercihi önemli bir sinyal olarak algılanmalıdır. 44,6 milyon seçmenin olduğu Fransa´da seçimlere katılım yüzde 50 ile beş yıl önceki seçime kıyasla daha da yüksek bir orandır. Bölgesel seçimler, 2017 yılında yapılacak olan Başkanlık Seçimi açısından çok önemli bir gelişme oldarak algılanmaktadır.
Fransa´da yaşanan siyasal İslam terörü sonucu oluşan korku, kitleleri yığınlar helinde FN gibi ırkçı ve faşist yapılanmalara yönlendiriyor. Siyasal İslam´ın Avrupa´da oluşturduğu bu korku ortamı, seçmeni Fransa örneğinde olduğu gibi, etki-tepki misali, İslam inancı ve müslüman göçmen karşıtı siyasi yapılanmalara desteğe yönlendiriyor.
Fransa’nın seçim sonuçları, Avrupa’da zaten var olan ve samimi çevrelerce asla kabul edilemeyecek şu ırkçı olguyu bir kere daha su yüzüne çıkardı: ‘İslam dini bir barış dini değildir’.
9 Aralık 2015