FİLİSTİN HEP VARDI, VAR, VAROLACAK DA[1]

“La verdad jamás daña a

una causa que es Justa![2]

Filistin’de yaşanan vahşet bir katliamın ötesinde, Siyonist sömürgeciliğin soykırımından başka bir şey değildir. Varsın kimileri bu tabloyu “HAMAS ile İsrail arasındaki savaş” olarak sunmaya kalkışsın; bu, gerçeği yansıtmayan bir manipülasyondur. Gerçek çok daha farklıdır. Ortada Siyonizm’e karşı anti-sömürgeci Filistin’in özgürlük mücadelesi vardır. Yaşananlar “Siyonizm”siz kavranıp/ sunulamaz.

2 Kasım 1917’de İngiltere’nin, “Filistin’de Yahudiler için ulusal bir yurt kurulması”nı kolaylaştıracak resmi politikasını açıkladığı “Balfour Bildirgesi”yle paketlenen Siyonist saldırganlığın ne olduğunu en iyi Vladimir Jabotinsky’nin, “Siyonist kolonizasyon... ancak yerli nüfusun aşamadığı demir bir duvarın ardında yerli nüfusun bağımsız bir gücün koruması altında ilerleyebilir ve gelişebilir,” ifadesi özetler.

Bir başka deyişle, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, “Orduda tüm kuralları kaldırdım. Savaşırken askeri olarak hiç bir şeyden sorumlu olmayacaklar. Askeri mahkeme yok,” ifadesiyle özetlenmesi mümkün olan vahşet bugün başlamadı; “yeni” falan da değil.

29 Ekim 1956’da Kafr Kassem’da düzinelerce sivili katleden Siyonist terörün Deir Yassin’ini, Nakba’sını, Tel Al-Zaater’i ve daha nicelerini unutmak mümkün müdür?!

* * * * *

“İyi de yaşananlarda HAMAS’ın rolü” mü dediniz?!

HAMAS, olsa olsa Siyonist saldırganlık için bir vesiledir ve hemen her şey Noam Chomsky’nin, satırlarında altını çizdiği üzeredir:

“Gazze’nin istilası ve bombalanması, Hamas’ı yok etmekle ilgili değildir. İsrail’e füze saldırısını durdurmakla da alâkâlı değildir. Barışa ulaşmak da değildir.

İsrail, gelişmiş saldırı jetleri ve gemilerini yoğun-nüfuslu mülteci kampları, okullar, apartmanlar, hastaneler, camiler ve varoşları bombalamak; hava kuvvetleri, hava savunması, donanması, ağır silahları, topu, mekanize birlikleri, komutası, ordusu olmayan bir halka saldırmak için kullanıyor. Ve bunu savaş olarak adlandırıyor. Bu savaş değil cinayettir!”

Devrimcilerin, sosyalistlerin HAMAS’a karşı tavrı 2014 yılında Leyla Halid tarafından, “HAMAS, Filistin’in Müslümanlara ait kutsal bir yer olduğuna inanıyor ve bu bizim (FHKC’nin) düşüncelerimizle çelişiyor. Ama artık tartışma ideolojiyle ilgili değil, özgürleşmeyle ilgili. İsrail’le savaşan herkes bizimle aynı siperdedir,” merkezindedir ve hâlâ da geçerliliğini korumaktadır.

Tekrarlıyorum: Emperyalistler ile Siyonistler krizlerden beslenen uluslararası paylaşım gerçeğini işgallerle sürdürülürken; yaşananlar HAMAS ile İsrail arasındaki savaş değildir. Bu savaş Siyonizm ile Filistin’in anti-sömürgeci isyanı arasındaki bir kapışmadır.

HAMAS’ın kimi mücadele yöntemleri eleştirilebilir; ancak bu noktada Howard Zinn’in, “Zor durumdakilerin çığlığı her zaman haklı olmayabilir fakat ona kulaklarınızı kapatırsanız hakkın ne olduğunu asla öğrenemezsiniz,” uyarısı kulaklara küpe edilmelidir.

Kaldı ki mücadele asla HAMAS ile sınırlı olmayıp; emperyalizme/ Siyonist ırkçılığa[3] karşı 12 Filistinli örgütün meydan okuyan anti-sömürgeci kurtuluş savaşıdır.

 ‘Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) tüm dünyanın “kurtuluş hareketlerini, siyasi partileri, sendikaları, militanları ve vicdan sahibi insanları” Filistin davasına pratik mücadele yöntemleriyle destek vurgusuyla eklediği merkezdedir hemen her şey:

“Özgürce yaşamak için savaşıyoruz, varlığımız için direniyoruz. Değerli yoldaşlarımız, sizin özgürlüğünüz, sömürgeci hegemonyanın parçalanması ve işbirlikçilerinin yenilgisiyle iç içedir. Halkımıza yönelik katliamlara, özgürlük yolunda hayatını kaybeden anne ve çocukların acısına son vermek için birleşelim. İnandıkları ve uğruna her şeylerini feda ettikleri kavgayı sürdürerek şehitlerimizi onurlandıralım. Özgür bir Filistin ve halk için yolu açalım. Nehirden denize Filistin özgürlüğe!”[4]

HAMAS’ın ideolojisi ve yönelişlerini asla onaylayıp, gerçeklere göz yumamayız. Ancak Siyonist işgal altındaki Filistin’de sömürgeciliğe karşı başkaldıranlara “Hayır” demeyip; Japon işgali altındaki Çin’de Çan Kay Şek ile Mao Zedong’un, Çin Komünist Partisi’nin geniş yurtsever cephe taktiklerine büyük değer atfederiz ve “İsyan hakkı”nı kullanan hiçbir kurtuluş hareketine karşı çıkmayız; “Marksizm pek çok ilkeden oluşur; ancak bunlar son tahlilde tek bir cümlede toparlanabilir: İsyan hakkı!,” uyarısı temelinde Mao Zedong’un…

* * * * *

Biz(ler)i bu savaşta Filistin halkının yanında yer aldığımız için anti-semitik ilan edenler bilmelidir ki, “Hayır” dediğimiz Siyonist vahşettir; tıpkı binlerce İsrailli savaş karşıtı gibi…

Evet, evet desteklediğimiz sadece ve sadece Filistin’in özgürlüğü olup, HAMAS falan değildir.

Bir şey daha: Filistin Davası, devrimcilerin tarihsel hafızasında önemli bir yer sahiptir. Söz konusu hafızada Deniz Gezmiş’ler, Mahir Çayan’lar, Bora Gözen’ler kayıtlıdır. Bu bağlamda Filistin kimliğimizdir, geleneğimizdir. Çünkü Filistin uluslararası bir davadır.

Hatırlanmasında yarar var: ‘68 kuşağından ‘71 isyanına amacı sömürgecilik ve emperyalizme karşı mücadelenin bölgesel zaferi olan enternasyonalist Ortadoğu Devrimci Çemberi’ni yaratmak Filistin Davası saflarında dövüşenlerin aslî yönelimlerinden biriydi. Bunun da gereğini yerine getirmek için yakıcı pratik içinde yerlerini aldılar; “İnsan olan kişi, bir başkasının suratına inen tokadı kendi suratında hissedebilmelidir” vurgusuyla, Che Guevara’nın, “Bizim her eylemimiz emperyalizme karşı bir savaş çağrısı ve insanlığın en büyük düşmanı ABD’ye karşı halkların birliği için bir savaş marşıdır,” ifadesindeki üzere!

Siz bakmayın bugünlerde Filistin halkına timsah gözyaşı dökerken, “İsrail ile en iyi ticaret yaparak”; Friedrich Engels’in, “Bu dünyanın tanrısı paradır”; Karl Marx’ın, “İngiliz Kilisesi, 39 kuralın 38’ine karşı yapılan saldırıyı, gelirinin 39’da 1’ine yapılan saldırıdan daha kolay bağışlar”;[5] Antonio Gramsci’nin, “Kayıtsızlık tarihin ölü ağırlığıdır,” uyarılarını anımsatanlara!

Bir kez daha yüksek sesle haykıralım: Filistin davasının şakşakçıları ve gerçek savunucuları arasında kesin bir ayrım vardı; var; var olacak da. Kaldı ki kardeş sömürge Kürdistan ile sömürge Filistin gerçeğinde çifte standartlık inandırıcı, samimi olabilir mi? (Friedrich Engels’in, “Başka milletlere baskı yapan hiçbir millet özgür olamaz,” saptamasındaki üzere!)

Hayır soru(n) asla AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Olay Haçlı-Hilâl meselesidir,”[6] formülasyonundaki (Samuel Huntington’ın 1990’larda kotardığı, “Uluslararası ittifak ya da ihtilaflarda belirleyici olan unsurun politik ya da ekonomik ideolojiler değil, medeniyetler olduğu” tezindeki) üzere “Medeniyetler Çatışması” mantık(sızlığ)ıyla ele alınamaz.

Aksine V. İ. Lenin’in, “Ya burjuva ideolojisi, ya da sosyalist ideoloji. İkisi arasında bir orta yol yoktur (çünkü insanlık ‘üçüncü’ bir ideoloji yaratmamıştır ve ayrıca da sınıf karşıtlıklarıyla parçalanmış bir toplumda sınıf-dışı ya da sınıf-üstü bir ideoloji söz konusu olamaz). Öyleyse, herhangi bir biçimde sosyalist ideolojiyi küçümsemek, ona birazcık olsun yan çizmek, burjuva ideolojisini güçlendirmek anlamına gelir,”[7] biçiminde formüle ettiği çerçevede belirleyici olan, ekonomi-politikadır; kültürel figürler değil.

* * * * *

Ortadoğu’nun yeniden biçimlendirilmesi ve paylaşımı yolunda Kürdistan gibi Filistin Davası da ulaştığı koordinatlarda uluslararası bir meseledir ve giderek de önem kazanmaktadır.

Sürdürülemez kapitalizmin III. Büyük Bunalımı daha da içinden çıkılmaz, kaotik bir hâl alırken; Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın Brookings Enstitüsü’ndeki ‘Amerikan Ekonomik Liderliğinin Yenilenmesi’ konuşmasında altını çizdiği gibi “Neo-liberalizm yenildi”![8] Ve görünen o ki ABD artık “sistemi kurtarabilmeyi”, mevcudu sürdürmekte değil yerküreyi yeniden paylaşarak, biçimlendirmekte görüyor.

Bu böyle olunca da sürdürülemez kapitalizmin yapısal krizi içinde, emperyalistler sermaye birikim süreçlerinin kriz eğilimlerini, yeni mekânları kendi gereksinimlerine yanıt verecek biçimde, öteki emperyalistlerin nüfuz alanlarına girme/ yönetme çabalarını yoğunlaştırırlarken; saldırganlıklarını siyasi, diplomatik, askeri araçlarla desteklerler.

Bu da ‘Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) dünyada askeri harcamaların 2022’de 2 trilyon 240 milyar dolarla rekor düzeye yükseldiğini açıkladığı[9] üzere silahlanma yarışını ve “yeniden paylaşım” süreci ile bağıntılı bölgesel savaşlara ivme kazandırır.

* * * * *

Diyeceklerimi Marksist Leninist FHKC kurucusu George Habash’ın, “Bugünün dünyasında hiç kimse masum değil, hiç kimse tarafsız değil. Bir insan ya ezilenlerin yanındadır ya da ezenlerin,” uyarısı yanında; Mahmut Derviş’in ölümsüz dizeleri ile bağlayalım:

“Yaramın üstünde yürümeyi öğretti

bana celladın bıçağı

Yürümeyi, hem de yorulmadan yürümeyi

Direnmeyi öğretti

direnmeyi...”

“Bir Filistin vardı,

bir Filistin gene var!”[10]

16 Kasım 2023 22:54:41, Paris

N O T L A R

[1] 12 Kasım 2023’de Zürih Eğitim ve Kültür Merkezi’nde İsviçre Göçmen İşçiler Federasyonu ile Xeta Sor’un düzenlediği ‘Filistin Direnişinin Güncelliği’ Paneli’nde yapılan konuşma… Kaldıraç Dergisi, No: 269, Aralık 2023…

[2] “Gerçek asla adil bir davaya zarar vermez...” (Che Guevara.)

[3] “Irkçılık ‘bizim gibi ol’ derken, bir taraftan da ‘asla bizim gibi olamazsın çünkü bizden biri değilsin ve biz de seni bizden biri olarak görme hatasına düşmeyeceğiz.’ diye fısıldayarak kendisini yeniden öne sürmektedir.” (Robert Bernasconi, Irk Kavramını Kim İcat Etti, çev: Zeynep Direk, Metis Yay., 2011.)

[4] “Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Dünyaya Sesleniyor”, 19 Ekim 2023… https://gercekgazetesi1.net/uluslararasi/filistin-halk-kurtulus-cephesi-dunyaya-sesleniyor

[5] Karl Marx, Kapital, Sermayenin Üretim Süreci, Cilt: I, çev: Alaattin Bilgi, Sol Yay., 1965.

[6] Zeynep Karçığa, “Erdoğan Dünyaya İlan Etti: Olay Haçlı-Hilâl Meselesidir”, Yeni Şafak, 15 Kasım 2023… https://www.yenisafak.com/gundem/cumhurbaskani-erdogan-dunyaya-ilan-etti-olay-hacli-hilal-meselesidir-4574909

[7] V. İ. Lenin, Ne Yapmalı? Hareketimizin Canalıcı Sorunları, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1968.

[8] Mehmet Ali Güller, “Sullivan’ın İtirafı: Neo-liberalizm Yenildi”, Cumhuriyet, 4 Mayıs 2023, s.7.

[9] “Askeri Harcamalar 2022’de 2.2 Trilyon Doları Aşarak Rekor Kırdı”, 2 Mayıs 2023… https://gazeddakibris.com/askeri-harcamalar-2022de-22-trilyon-dolari-asarak-rekor-kirdi-2/

[10] Mahmud Derviş, Filistin Şiiri-Kolektif, çev: Afşar Timuçin-A. Kadir-Süleyman Salom, Yazko Yay., 1983, s.49.