Faşizmin yerleşmesinden ve kaos ortamından kim sorumlu?

Çağımızda yaşanan politik gelişmelere bilimin ışığında bir göz atarsak bunun Türkiye’ye yansımasının tek kutuplu veya iki kutuplu bir dünya sisteminden çok kutuplu güçlerin dünyayı yönetme ve bölüşme çatışmasıyla açıklamak yeterli değildir. Elbette onların tüm dünyadaki ülkelerin üzerindeki etkilerini görmemezlik olmaz. Dünyayı yönetmeye çalışan tüm güçlerde bir kaos içindedirler.

Çağımızda da asıl olan ülkenin kaderini belirleyen iç dinamiklerin bilime yaklaşımı ve bilimin içinde örgütlenerek kendilerini ortaya koymasıdır.

Bugün Türkiye’nin komşularıyla çatışması, Amerika, Avrupa Birliği ve Rusya gibi dünyayı yönetmeye çalışan emperyalist güçler ile çatışması, ülkenin kaos içine sürüklenmesi ve faşizmin kökleşmeye çalışmasında en büyük sorumluluk tüm sömürülen ve ezilen halkındır.  

Bu konuda herkes suçluluk duygusundan kurtulmak için HDP’ye yüklenmektedir. Oysa sadece HDP mi şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir? Hayır, tüm “demokratım, insanca yaşanacak bir ortamda çocuklarımın büyümesini istiyorum” diyen her insan şapkasını önüne koymalı ve düşünmelidir. Sinan, Mahir, Deniz, İbrahim ile arkadaşlarının katl edilmesinin ardından Çorum, Sivas, olayları, Türkiye Kürdistan’ında köylerin yakılması, boşaltılması, yaylaların yasaklanması Almanya'da yaşanan Hitler faşizmine rahmet okutacak bir rejimin Türkiye'de adım adım inşa edildiğinin habercisiydi.

Ne yazık ki Türkiye'de başta demokratlar ve azınlıkta olanlar olmak üzere bütün halk bunu görmek istemedi. Bizim ısrarlarımıza kulak verilmedi. Bu idamız duyulmasın diye sayfalarında, yayınlarında yazılarımıza, sesimize yer verilmedi. Ben Türkiye'de halen tam kavrandığına inanmıyorum. Eğer halk faşizmin getireceği daha büyük acıları kavramış olsa İstanbul gibi bir Dünya Metropol Kentinde egemen güçler yerel seçimlerde %50 civarında bir oy alamazdı.

Kısacası bugün akan kanda, perişanlıkta, yoksulluktan, kaostan bütün ezilenlerin, emekçilerin bana değmen yılan bin yaşasın, yeter ki bu yılan tencereme bir altın bıraksın anlayışının payı vardır. Birliğin olmadığı yerde kaos olur. Açıkgözler iktidar olur zorbalığa, sömürüye, savaşa dayanan faşizm iktidar olur…

Bu İstanbul Büyük Şehir Belediye Seçimi öncesi ezilenler, demokratlar yaşananlardan birazcık da olsa ders çıkarırlarsa birlik ve dayanışma gösterirlerse belki Türkiye’de demokrasiye bir kapı açmak için bir fırsat olabilir. 

30 Mayıs 2019