Bilindiği gibi Almanya'da yaşlılar için çok sayıda huzur evleri var. Bu huzur evleri Devlet, kiliseler sosyal toplum kuruluşları ve özel kişiler tarafindan yapıldı. Göçmenler için fazla olmayan ve yok denecek kadar az huzurevleri var.
Geçmişte birinci nesil yaşlı göçmenlere huzur evlerinde değilde aile içinde bakılmak isteniyordu. Değişen toplumsal yapılar gereği şimdi yeni nesil yaşlanınca huzur evlerine gitmeyi düşünüyor.
Burda doğup büyüyen göçmenler huzur evlerine karşı görüşleri değişmiştir.
Göçmenlerin kültürel geleneklerine uygun veya farklı kültürlere duyarlı çok az veya yok denecek kadar az huzur evleri vardır.
Göçmen azınlıklar uzun zamandır Almanya'da yaşamalarına rağmen, birçok konuda Alman toplumundan ayrı bir kültürel geleneğe sahiptir. Bu kültürel farklılık yaşamın her alanında dikkati nazara alınmalıdır. Hiçbir toplum homojen olmadığı gibi Alman toplumu da değildir.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş geniş bir nüfus yarım asır boyu bu ülkede yaşıyor. Göçmen azınlık içinde 4'cü ve 5'nci nesille bu toplumda barış içinde bir arada yıllarca yaşıyor ve bu toplumun ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Almanya'nın bir göçmen ülkesi olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak, toplumla iç içe geçmiş bu insanlarin ikinci sınıf muamele görmeden eşit demokratik haklar verilerek yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmalıdır.
Globalleşen dünya ve tekniğin baş döndürücü bir hızla gelişmesinden dolayı, göçmenlerin gelmiş oldukları ülkeler ile kopmaz bağları olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu anlamda Almanya'nın bir göçmen ülkesi olduğu gerçeğinden yola çıkılarak tüm politikaları ve alınan kararları eşit şartlar altında, göçmen azınlığı nazari dikkata alınarak uygulanmalıdır. Bu görmezlikten gelindiği sürece sorunun çözümünün üstesinden gelinemez. Yıllarca da sorunun çözümünde yanlış ve geç kararlar alınmaktadır. Buna son verilmelidir.
Almanya gibi çok uluslu bir ülke için kültürler arası farklılığı dikkate almak gerekir.
Göçmen kökenli yaşlılar için huzur evleri, bir yandan rahat edecekleri bir ortam sağlamalı öte yandan ise, bütçelerine uygun bir şekilde hazırlanmalıdır.
Huzur evlerinde daha çok göçmen personele veya göçmen kökenli bakım hizmeti veren kuruluşlara ihtiyaç vardır.
Göçmenlerin kultürünü anlayan ve onların yaşam biçimine göre mutfak ihtiyaçlarını giderilmesinde onlara uygun şekilde ayarlanmalıdır. Belki de bunca yıllardan sonra dil zorluğunun olmayacağı düşünülürse diğer farklılıklar göz önünde tutulmalı.
Bakım muhtaç emeklilerin büyük çoğunluğunun gelir düzeyinin fazla olmadığı dikkate alınırsa onların maddi durumuna göre yeni huzur evleri yapılmalıdır.
Öte yandan bunların önemli bir kesimi toprağı ayrı ve gayrısı olmadığı gibi ölülerini de buradaki mezarlıklarda defnetmek isteyenlerin sayısı bir hayli yüksektir.
Almanya için kültürel zenginlik teşkil eden göçmen kökenli nesilin ailelerinin gelmiş olduğu kültürler ile bu toplumdan aldıkları ögeler yeni bir sentez oluşturuyor. Bundan dolayı da bu nesilleri Göçmen kültür ve Alman kültürüyle kıyaslarken, her iki kültürün de olumlu ve olumsuz yönleri ile mücadele içine girip günümüz gerçekleriyle uyum sağlayan bir bir sentez yakalayabiliyorlar.
İşte bu nesiller yaşamış oldukları toplumlarda yeni bir kültürel ayrılık ve yaşam biçimi geliştirebilirler. Bütün bunlar göz önünde tutularak Almanya da yeni bir göç politikası üretilmelidir.
Göçmen azınlığı bu toplumda bir problem grubu olarak değil de bu toplumun bir parçası olarak kabullenmek gerekir. Bu toplumun parçası olduğuna göre de eşit şartlar altında göçmen azınlığa her türlü demokratik haklar verilmelidir.
Huzur evleri de buna göre göçmenler için hazırlanmalı.