Fare deliğinde kuş yuvası

Özellikle 25 yıl aradan sonra İstanbul'un CHP'ye geçmesi ile birlikte toplumun genelinde demokrasi ve adalet umutları arttı. Hele bazı kesimler bu değişimin dikenli yollarını düşünmeden bugünden yarına bir reform ve değişim beklentisi içerisine girdi.

Değişime dair umutları yeşertmek güzel ama aksi durumda ruhunuzun harabeye dönmemesi için beklenti çıtasını yüksek tutmamakta da fayda var.

Zira bugün bu değişimin önündeki en büyük engelin, bir zamanlar değişim ve reform vaatleri ile iktidara gelen ancak islamofaşist bir yolda ilerleyen Erdoğan ve partisi olduğu unutulmamalı.

Son seçim sonuçlarının ışığında bile Erdoğan'dan demokrat bir kimliğe bürünmesini ve kapsamlı bir Anayasa için adım atmasını beklemek çok da gerçekçi değil.

Erdoğan'ın henüz birkaç gün önceki 15 Temmuz konuşmasında, "Tankların arasından Bay Kemal gelip Bakırköy’e geçti" diyerek CHP liderini yuhalatması, ülkenin gerçek gündeminden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.

Erdoğan'ın İmamoğlu için topal ördek benzetmesi yapması, görevden alınacağını ima etmesi henüz hafızalarda tazeliğini korurken, AKP yandaşları İstanbul Büyükşehir Belediye bütçesinin 3'te 2'sine, çalışanlarının ise yüzde 80'ine sahip iştiraklerden istifa etmeye yanaşmıyor.

Yani İmamoğlu İstanbul'u yönetecek bütçeye halen ulaşabilmiş değil.

Şu bir gerçek ki; arkasında siyasi bir irade, dahası saraybaşından destur almamış hiçkimse milyar dolarların yönetildiği koltuklarda oturmaya devam edemez.

Demem o ki, Erdoğan'ın yönettiği ülkeden demokrasi ve adalet beklemek, fare deliğinde kuş yuvası aramaktan farksızdır.