Almanya'nın bir hukuk devleti olmadığını iddia edenlerin başında, az gelişmiş ülke diktatörlerinin ve bu diktatörler tarafından atanan, nemalandırılan ve özel seçilen ‘Abidik gubidik’lerin‘ geldiği bilinen bir gerçektir. Almanya gibi hukuk devletinde hukuk sistem, Türkiye'de olduğu gibi bir kişiye ya da bir zümreye göre değil, anayasada yazılı olan kurallar ne ise ona göre işler. Evrensel hukuk kurallarını içselleştirmemiş, bu kuralların neler olduğunu kendi siyasi yaşamında ve toplumsal ortamda yaşamayan biat kültürü ile yetişen kişilerin, hukuk devleti ile büyük sıkıntıları olduğuna dair binlerce örnek mevcuttur.
Alman anayasasının (Grundgesetz), 8/1 maddesine göre, „Her Alman izin almadan ve kayıt yaptırmadan silahsız olarak toplantı yapma hakkına sahiptir“. Buna göre bir Alman (Alman yasalarına göre Alman vatandaşı olan herkes Alman olarak adlandırılmaktadır), her hangi bir siyasi ya da idari merciden izin almaksızın, her hangi bir konuda toplantı yapma hakkına sahiptir. Yapılacak olan bu toplantının kapalı bir alanda değil de kamuyu açık bir alanda, meydanda, sokakta vs. yapılması durumunda, bu toplantıyı düzenleyenlerden bir kişi, kendi adına toplantının amacını, bu toplantının nerede başlayıp nerede biteceğini, ne kadar süre içinde gerçekleşeceğini, o yerin yerel muhtarlık makamına bildirir, yani haber verir ve toplantının yapılacağı güzergahın kamu güvenliği gibi bir önemli konuda sakınca taşımıyorsa bu etkinliğin gerçekleşmesine engel çıkarılmaz. Bu prosedür Alman olmayan kişi ve kurumlar içinde geçerlidir. Bu yalın gerçeğe rağmen, RTE ve onun güdümündeki bakanların, suni bir gündem yaratarak, sanki Almanya işini gücünü bırakmış, RTE´a çelme atıyor, önünü kesiyor gibi gerçekçi olmayan bir söylem geliştiriyorlar. Oysa gerçek tablo, RTE ve bakanlarının kendi seçmenini, dinci, gerici ve ırkçı çevreleri dinç tutmak için uydurdukları yalanlardan çok daha farklıdır. RTE tarafından başlatılan ve her geçen gün tırmandırılan Almanya ile ilgili gerilimin ardındaki geçek nedir? sorusunu kısaca irdelemede fayda var:
RTE güdümündeki AKP ve Bakanları, Almanya'yı Türkiye ile karıştırdıkları için, Türkiye'ye layık gördükleri dinci faşist rejimlerinin yasal kılıfı olan „referandum tiyatrosunu“ Almanya'ya da taşıyarak Almanya'da yaşayan Türk vatandaşı seçmeni etkileme adına hem Almanya Türk toplumunun huzurunu kaçırıyorlar hem de zaten yerle bir ettikleri Türkiye ve Türk imajını, Avrupa'da iyice çukura gömüyorlar.
Avrupa kamuoyu, başta RTE olmak üzere, AKP´nin 2003 yılından beri Türkiye’de hukuk dışı uygulamaları, bu uygulamaları ile işledikleri onlarca anayasal suçlarının üstünü örtmek, RTE´i yargıdan kaçırmak ve kişisel diktatörlüğünü pekiştirmek için bir „anayasa değişikliğine gidildiği“ gerçeğini görmeye başladı. Bu gerçek karşısında panikleyen RTE, mevcut anayasaya göre tarafsız olması gerekirken var gücü ile, anayasayı ve ‚tarafsızlık‘ yeminini çiğneyerek, Türkiye'yi ortaçağ karanlığına ve büyük bir felakete sürüklüyor. Bu gerçeği artık net olarak gören Avrupa kamuoyu, kendi hükümetlerinin AKP´ye verdiği desteğin, zamanla dinci faşizmin Türkiye'de de hortlamasına ve giderek kurumsallaşmasına neden olan en önemli etkenlerin içinde olduğu olgusundan büyük rahatsızlık duymaktadır. Bu kamuoyu baskısı, Almanya´daki hükümet ortakları olan CDU/CSU ile SPD‘ yi de büyük oranda etkilemeye başlamıştır.
Öte yandan RTE´in günümüzdeki Almanya'yı Hitler dönemi ile kıyaslaması, düşünce ve basın özgürlüğü gibi evrensel değerler konusunda Almanya'ya ders vermeye kalkması, bir çok Alman siyasinin telafuz ettiği „bir rezillik“ halidir. Bu rezilliğin temel nedeni ise, RTE´in, Türkiye'nin başına çorap ördüğü her projesinde, kendi seçmenini harekete geçirmenin bir yolu olan „Eyy „diye başlayan nutkunu, şimdilerde Almanya'ya karşı söylemeye başlamış olması şeklinde okumak çok daha doğru olacaktır.
Madem söz ‚ Eyy Almanya'dan açıldı, bu konuda da bir iki gerçeği sayın kamuoyu ile paylaşmakta fayda var:
Eyy Almanya; 2002´nin kasım ayından beri RTE'nin AKP'sine „AB uyum sürecinde reformlar“ bahanesi ile verdiğin her destek, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılmasına neden olmadı, döndü dolaştı senin de iç huzurunu kaçırmaya başladı.
Eyy Almanya; siyasal İslamın fıtratında olan bir gerçek, nihayet senin de kapını çaldı, artık seni de tehdit etmeye ve senin geçmişinde tüm dünya insanlığının büyük acılar yaşamasına ve kayıplar vermesine neden olan faşist rejimini, şu anki konumunla kıyaslamaya başlayarak, işi bir bütün olarak tüm Almanya’ya hakaret etmede kadar vardırdı.
Eyy Almanya; AKP, Türkiye'de laik rejimin altını oyarken, senden büyük destek aldı. 2013 yılının sonuna kadar, açıktan yürütülen AKP-Feto ittifakı, „askeri vesayete karşı olma“ bahanesi ile, Türk Silahlı Kuvvetlerini tasfiye ederken, sesini çıkarmadığın gibi, destek de verdiğin bir gerçektir.
Eyy Almanya; RTE, senin geçmişini kurcalıyor gibi görünerek seni tahrik etmeye ve böylelikle, hem kendi seçmenini ve hem de şu veya bu nedenden dolayı, evrensel değerlerle sıkıntısı olan gerici ve yobaz çevreleri de harekete geçirerek, yedeğine almak istiyor. Bunun farkında olmalısın ve bu oyunu oynamaktan, yani RTE´in değirmenine su taşıyacak adımlardan sakınmalısın!
9 Mart 2017