Sevgili okuyucular,
Erdoğan’la, Mursi arasında ne fark var? R.T. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı. M. Mursi, Mısır Arab Cumhuriyeti devlet başkanı. İddialarına göre ikiside müslüman ve islamcı.
Mısır yaklaşık 90 milyon nufusa sahiptir. Türkiye yaklaşık 74 milyon nufusa sahiptir. Her iki ülkede’de nufusun yoğunluğu müslümanlardan oluşmaktadır. Farklı inanç ve etnik kökenlerde azımsanmayacak kadar yoğundur.
Muhammed Mursi, arab baharı ile başlayan süreçte, seçimle iş başına gelen devlet başkanıdı Muhammed Mursi , (D. Ağustos 1951-Mısır ) Mısırlı siyasetçi ve Özgürlük ve Adalet Partisi lideri. Yakın olduğu Müslüman Kardeşler, Muhammet Mursi'yi, 2011 Mısır Devrimi sırasında kurulan Özgürlük ve Adalet Partisi başkanlığına getirdi. Ayrıca 2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçim leri'nde partiden aday yapıldı..Mursi‘nin mensub olduğu ideolojik damar kendini islamcı olarak tanımlamaktadır. Politik öngörülerinde, islami ve Kuran ayetleri esas aldıklarını iddia etmektedirler.
Başbakan R.T. Erdoğan, AKP adalet ve kalkınma partisinin başkanı, 2003 yılında Siirt milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girdi. AKP’nin kuruluş kongresinde, genel başkanlığığa seçilen Erdoğan, 2003 yılının yarısından itibaren Türkiye Cumhuriyetinin başbakanıdır. AKP ve Erdoğan’ında, ideolojik mayalarında, (kendi iddialarıdır) islam esas alınmaktdır. Erdoğan 1954 doğumludur.
Erdoğan’ın doğum tarihide, tıpkı Mursi gibi 1950’li yılların ilk yarısıdır.
M. Mursi‘nin mensub olduğu partinin adı, Özgürlük ve Adalet Partisi görüldüğü gibi AKP ile benzerlik içermektedir.
Başbakan, Erdoğan iktidar koltuğuna oturur oturmaz, ülkede var olan kurumların kendisi gibi düşünenelerin eline geçmesi için, ne kadar takiye varsa yaptı.
Mursi’de Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan hemen sonra, devlet kurumlarını denetimi altına almak için elinden gelen bütün manevraları ve takiyeleri yaptı.
R.T. Erdoğan , ilk olarak ordu içindeki generallerle anlaştı, dolmabahçe sarayında, genelkurmay başkanı, Yaşar Büyükanıt’la, el altından anlaştığı kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Bu arada, ordu içinde posası çıkmış, halk içinde teşhir olmuş generalleri ve ergenekoncu ekibini fırsattan istifade temizledi. 28 Şubat ‘postmodern’ darbesini’de, bahene ederek, geçmişle hesaplaşmanın içine girdi.
M. Mursi, Mısır ordusun’da bazı generalerle el altınden anlaşmış ve Mısır’da, geleneksel ordu devlet ilişkisinin devamlılığından yana tavır almıştır. Bir yandan’da, Mübarek döneminde teşhir olmuş ve halk düşmanı yüzü ortaya çıkmış, genelkurmay başkanı ve yüksek askeri konsey başkanı Muhammed tantavi’yi görevden uzaklaştırarak, halka şirin gözükmeye çalışmıştır.
R.T. Erdoğan, Türkieye’nin yargı, emniyet kurumlarının subaşlarını ele geçirmek ve kendi gibi düşünenlerin denetimine teslim etmek için her yolu denemektedir. Bu nedenle Başbakan ve AKP hükümeti arka arkaya kararnameler yayınlamaktadır.
M. Mursi Mısır’da, emniıyet ve yargı kurumlarını eline geçirmek ve kendi beslemelerini yerleştirmek için her türlü hile ve yöntemleri denemektedir.
AK, Başbakan Erdoğan, diyanet ve din alimlerinden refarans almakta ve ‘dindar’ ‘kindar’ nesil yetiştirmeyi kendilerine görev olarak algılamaktadır.
M. Mursi’de, Mısır’lı mollardan icazet almakta ve ‘dindar’ ‘kindar’ nesil yetiştirmeyi, asıl görev olarak algılamaktadır.
R.T. Erdoğan, başbakanlık koltuğuna oturduğunda, ABD’den icazet almayı aksatmamıştır.
M. Mursi devlet başkanlığı kotuğuna oturduğunda, ilk iş olarak ABD’den icazet almak olmuştur. Bu nedenle ABD ve Obama’nın gözüne girmek için, İsrail’le Filstinliler arasında arabulucuk yapmak ve Filistinlileri, İsrail lehine ikna etmek olmuştur.
Obama’ya sadakat konusnda iki’si, bir biri ile yarışacak kadar yetkindirler. Halklara düşman olan herkezle ortak hareket etmeye kararlıdırlar.
Her ikiside, İsrail’e, ’kızgınlıklarını’ ifade ederler. Ama en iyi dostlarının, İsrail’li Siyonistler olduğunu bilmeyen yoktur.
Erdoğan’da, Mursi’de, diktatörlüğe heveslenmektedirler. Bu nedenle yetkileri ellerinde toplayan kararnameler ve yasal düzenlemelere gitmekten, çekinmemektedirler.
Demokrasi ikisi içinde kabüllenemedikleri bir yönetim tarzıdır. Biri Türkiye’de diktatörlük kurmak için, bir diğeri Mısır’da diktatörlük kurma uğraşındadır.
İkisininde mayasında, ‘dindarlık’ ‘islam’ ikyüzlülük, takiye, emeğe, demokrasiye düşmanlık yatmaktadır.
Sonuçta, R.T. Erdoğan ile M. Mursi arasında özünde bir fark bulunmamaktadır. Sadece farklı coğrafyada bulunmaları, farklılık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir fark daha var. Altını çizmede yarar var. Mısır’da, Mursi’nin, diktatörlük heveslerini kursağında bırakan, bir Tahrir meydanı bulunmaktadır. Tahrir meydanındaki direnişler, demokrasi talebi, Mursi’nin ipliğini pazara çıkarmıştır. Korkulu rüyası olarak, yerküredeki halklara umut vermektedir.
Bu farklılık ülkemizde henüz kendini hissettirememiştir. Kısacası, bir Taksim, bir Kızılay meydanları demokrasinin, direnişin seslerinin yükseldiği bir alan haline getirilmedi.
Taksim ve Kızılay mücadelenin, direnişin bir alanı olacaşı günler yakındır. Türkiye Demokrasi güçleri, Mısır halkının direnişinden örnek almalıdırlar! R.T. Erdoğan’ın diktatörlük hevesini kursağında koymalıdırla!
10.12.12