Bugünkü Türkiye toplumu 'Tek millet, tek devlet, tek bayrak' söylemi etrafında Erdoğanlaştırılıyor.
Erdoğanizmin beslendiği idolojik kaynak İslamcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülüktür. Toplumların tarihine göz atıldığında hemen hemen tüm faşişt ve totaliter liderlerin beslendiği ideloji aynıdır, yanlızca yöntem ve söylem farklılığı vardır.
Hitler’de sosyalizmle hiç bir bağlantısı olmadığı halde nasyonal sosyalizm kavramını kullanarak kitleleri etkilemiştir. Tüm faşist sistemleri ve bu sistemlerde rol oynayan liderleri birleştiren ortak özelliklere kısaca baktığımızda Hitler, Mussolini, Franco, Pinochet ve daha birçok otokrat diktatör benzer karekterist özelliklere sahiptirler.
Bu sistemlerde "tek lider“, "tek parti“ ve militarist güç olarak ordu önemli ve belirleyici etkenlerdir. Türkiye‘de görünürde çok partili bir sistem olmasına rağmen parlementonun fiilen hiçbir işlerliği yoktur.
Dünya’da Faşizm kavramı sağ-konservatif, sağ-popülist, anti-demokratik tek lider etrafında şekillenerek örgütlenmiş hareketler ve diktatörler için kullanılır. Faşizmin teorik analizine girmeden kısaca faşizme temel teşkil eden özellikler sıralandığında Türkiye’de Erdoğanizm’de denilebilecek bir tür faşizmle karşı karşıyayız. Faşizmin en tipik özelliklerinden biri "tek lider“ prensibidir.
AKP’de parti yönetiminin belirlenmesinden işlerliğine kadar belirleyici tek kişi Erdoğan’dır. Bugün gelinen nokta da Erdoğanlaşan bir partiyle karşı karşıyayız. Bunun en bariz örneği, AKP sıralarından "hepimiz birer Erdoğanız“ söylemlerinin açıktan açığa haykırılarak AKP içinde ikinci kişilere yer olmadığının ifade edilmesidir.
Totaliter sistemlerin diğer belirleyici özelliklerinden biri de, tek bir kişininin etrafında örülmek istenen bir sistemin oluşturulması. Bu durumda parti adım adım militarist bir örgüte dönüştürülmektedir.
AKP Parti örgütünün militaristleştirilmesi Osmanlı Ocakları ve AKP gençlik örgütlenmesi aracılığıyla beslenmektedir. Ayrıca Sedat Peker gibi eski ülkücü gelenekten gelen ülkücü mafyada "Reis'e“ biat ederek, "tek lider“ ve tek "Reis'e" hizmet etmektedir. Bu arada AKTrollara, kamuoyunu etkileme, gerek parti içinde ve gerekse parti dışındaki muhalif kişilerin sindirilerek etkisizleştirilmesi ve propaganda görevi verilmiştir.
Bununla birlikte Osmanlı tarihi ve kültü yeni semboller ve hikayelerle beslenerek topluma empoze ettiriliyor.
Uydurulan veya yeniden yorumlanarak sunni-vahabist-islam ideolojısi etrafında dini motifler kullanılarak anlatılan gerçek dışı masal ve hikayelerle amaçlanan topluma yeni bir benlik kazandırmaktır.
Erdoğan’ın Osmanlı Ordusu’nun son zaferi olduğu söylenen Kut’ül Amere’nin yıldönümü töreninde, "Binlerce yıllık tarihi 1919'dan başlatan tarih anlayışını reddediyorum“ açıklaması bunu göstermektedir. Böylesi bir zaferin nasıl ve hangi şartlarda olduğu da ayrı bir konudur. Toplumun benliğinde yer almayan ve tamamen unutulmuş böylesi bir olayı kendi tarih anlayışıyla süsleyip piyasaya sürerek yeniden tarih yazmayı amaçlamaktadır. Hitler’in Alman tarihini ırkçı motiflerle süsleyerek yeniden yazdırması gibi.
Tek lider etrafında şekillenen kolektif hareket etme ve buna uygun olarak ekonomik yapılanmanın ve örgütlenmenin yaratılması totaliter rejimlerin temel dayanaklarından biridir. Özellikle’de AKP iktidarı döneminde devlet imkanları da kulanılarak desteklenen İslami sermaye yoğunlaşarak küçümsenmeyecek bir ekonomik güce ulaşmış durumda. Faşist hareketlerin diğer önemli temel dayanaklarından biri de devlet içinde kurumsallaşmak.
Devlet kurumları özelliklede AKP iktidarı döneminde buğün düşman ilan edilen Fethullah Gülen desteği ile başta polis örgütü olmak üzere ele geçirilerek işlevsiz hale getirilmiş durumda. YÖK ve TRT ile başlatılan içerden ele geçirme ve ve işlevsiz hale getirilerek yeniden dizayn etme, Ordu’da dahil olmak üzere sonuçlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin hiç bir yatırım gücü kalmamıştır. Yargı ard arda yapılan düzenlemelerle işlevsizdir.
Yargıda yapılmak istenen yeni düzenlemeyle yargıda Erdoğan'a biat etmeyen kişilerde safdışı edilerek, yargı tümden ortadan kaldırılacaktır. MİT Erdoğan‘a bilgi toplama merkezi dönüştürlmüştür. Ordu, Erdoğan‘ın PKK ´ya ve Teröre karşı savaş adı altında kürt illerini bombalayarak kürt bölgelerini insansızlaştırma projesini hayata geçirmektedir. Buna paralel olarak toplumda vatan savunması için savaşan "Kahraman Polis“ ve "Kahraman Mehmetçik“ algısı geliştirilerek ölümler olağanlaştırılmaktadır.
Basın ve Medya uzun zamandan beri Erdoğan’ın sesi durumundadır. Medya’nın ele geçirilerek sisteme ve lidere hizmet eden bir aygıta dönüştürülmesi tüm faşist diktatörlerin başvurdukları ilk adımlardan biridir.Bugün hatırı sayılır bir kaç alternatif gazete ve internet portalı dışında özgür bir medyadan bahsetmek sözkonusu dahi değildir.
Gelinen bu noktada 'Tek millet, tek devlet, tek bayrak' söylemi etrafında milliyetçi-sağcı kesimlerde Devlet Bahçeli’nin etkinliğinde Erdoğanlaştırılıyor. Doğu Perinçek‘in başında bulunduğu ulusalcı – kemalist örgütlenmelerde "Tek Lider“ i psikolojik olarak topluma kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. Gelecekte CHP içinde de buna benzer kopmaların yaşanması şaşırtıcı olmaz. Faşizmin en tipik özelliklerinden biride muhalefeti satın alarak, korkutarak veya parlemento dışına iterek etkisizleştirmektir.
Hitler’in iktidara gelişinde izlediği yöntem bugün Türkiye’de uygulanmaktadır.
Erdoğan toplumu Erdoğanlaştırarak ideolojik olarak beslendiği islamcılık, Osmancılık ve Türkçülükten Erdoğanizmi yaratmaktadır.
Bundan sonra Sultan’a biat etmeyenleri işsizlik,sorgular, tutuklamalar, ölümler ve kürt halkına karşı sürdürülen daha yoğun bir savaş beklemektedir. Avrupa’nın değerlerinden her geçen gün uzaklaşarak yanlızlaşan bir ülkede toplum adım adım erdoğanlaştırılarak din ve millet endeksli bir şeriat devletine dönüştürülecektir.