EMPERYALİZMİN ÖRÜMCEK AĞLARI

Emperyalist/kapitalist sistem 'yıkılmaz imparatorluk' değildir. Geçmişte nasıl İspanyol, Portekiz, Osmanlı türü büyük imparatorluklar yok olup gittiyse, ömrünü tamamlamakta olan ABD de yok olup gitmek zorundadır.

Son dönemde devlet-siyaset-mafya üçgenindeki ilişkiler gündemden düşmüyor. Aslında bu kirli ilişkiler ağı yeni bir konu değil.

1970'li yıllarda CIA eliyle kurulan 'Komando kampları'nda kontrgerillanın kullandığı faşist katiller yetiştirilirdi. Bugün de SADAT'ın yetiştirdiği 'paramiliter' güçler ve dışarıdan getirilen cihatçılar, 'uyuyan hücreler' olarak, günü gelince kullanılmak üzere tetikte bekletiliyor. Sadat/Assam/Asder üçgenli kontrgerilla yapılanması 'İslam ülkeleri birliği' adı altında başkenti İstanbul, dili Arapça olan bir stratejiyi gündeme getirdi. SADAT Başkanı Adnan Tanrıverdi, "Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” açıklamasını yaptı.

Ordu, emniyet, MİT 'kişiye özel' hale getirildi. Kontrgerillaya bağlı 'paramiliter' yapılar kuruldu. JİTEM'in yerini Özel Harekat Başkanlığı, Polis Özel Harekat (PÖH), Jandarma Özel Harekat (JÖH) aldı. Halkın Özel Harekatı (HÖH), Ak Gençlik Ocakları, Osmanlı Ocakları, Özel Harekat Ocakları, Türkiye Devlet Fedaileri... adlı yapılanmalar oluşturuldu.

Tüm bunlar 2002'den bu yana planlı, programlı biçimde yerine getirilmektedir. Tüm adımlar, kendi elleriyle oluşturdukları partiyi hükümete taşıyan emperyal güçlerin yönlendiriciliğinde atılmaktadır. Bu sürece son verilmediği taktirde, bugüne kadar yapılagelenler, bundan sonraki süreçte de yine emperyalistlerin yön vericiliğinde devam edecektir.

“CIA’nın ülkelerin karıştırılması operasyonlarda kullanılan birçok işlevinin NED’e transfer edilmesiyle, Demokrasi İçin Ulusal Fon’un kullanımına gidildi. CIA’nın örtülü eylemlerine ek olarak, Uluslararası Kalkınma Ajansı (AID) ve Birleşik Devletler İstihbarat Ajansı (USIA) da, demokrasi yayma operasyonlarında yer almaktadırlar. Avrupa’da yerleşik ve çoğu Birleşik Devletler tarafından parayla beslenen hükumet- dışı örgütler (NGO)’lar da, doğrudan ya da dolaylı olarak, bu operasyonlarda yer alıyorlar. Bu tür örgütler ve ajanslar aşağı yukarı açıktaysalar da, CIA, hükümetleri destekleme ve yıkma gibi birincil rolünü elinde bulundurmaktadır.” (1)

Emperyalist/kapitalist sistem diğer ülkelere müdahale ederken 'demokrasi' götüreceğini iddia etmektedir. 'Demokrasi ihracı' görünümünde yürüttüğü ve adına “project democracy” dediği politikalarında, NGO'ları kullanmaktadır. Örgütlenmesini sağlayıp, denetlediği, yönlendirdiği 'hükümet dışı örgütlere' (NGO'lar) milyarlarca dolar para akıtılmaktadır. NGO'lar sosyopolitik hareketleri, yerel önderleri, eylemci çevreleri ele geçirip yönlendirecek şekilde örgütlenmelerdir.

'Hükümet dışı örgütleri' yönlendirenin CIA, MI6 (İngiltere), BND (Almanya)... gibi istihbarat örgütleri olduğu mümkün olduğunca gizlenir. IRI (Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü) , NDI (Ulusal Demokrasi Enstitüsü), RAND, Rockfeller Vakfı, Ford Vakfı, Carnegie Vakfı, Konrad Adenauer Stiftung (Almanya), Heinrich Böll Foundation (Almanya), Fondation Jean Jaures (Fransa) türü yapılar NGO'lara 'proje ödemeleri' adı altında para akıtır. Harvard, MIT ve Columbia üniversiteleri... gibi üniversiteler bile bu kirli ilişkilerin içindedir. Kendilerine bağımlı ülkelerde think tank” adı verilen dernekler, vakıflar, enstitüler yaratılır.

Emperyalizm hedeflerine ulaşma noktasında tüm yöntemleri kullanmayı meşru sayar. 'Her bir şeyin mübah olduğu' Makyavelist anlayışı savunur. Partilerin iç işlerine karışmaktan seçimleri yönlendirmeye kadar, akla gelen tüm alanlara el atar. Bunları yapabilmek uğruna, geniş bir 'örümcek ağı' oluşturur.

“Farklı zamanlarda farklı projelerle ilgili çeşitli kuruluşlarla çalışıyoruz. İstanbul'da TESEV, TÜSES, TÜSİAD, Ankara'da Ka-Der, Türk Parlamenterler Birliği, TESAV, Türk Demokrasi Vakfı... Bazı meclis komisyonlarıyla faaliyetlerimiz oldu, özellikle Anayasa Komisyonuyla ciddi temaslarımız oldu.” (2)

Alıntıdan da anlaşılacağı üzere, dövize endeksli işbirlikçi NGO'lar devletin ve politikanın yönlendirilmesinde üstlendikleri misyonu yerine getirirler.

Bu örgütlenmelerin sadece sağ cenahta olduğunu düşünmek aptallık olur. Sol cenahta olduğu iddiasındaki kimi yapılanmalar da işbirlikçiler safına katılır.

“30 yıldan beri, National Endowment for Democracy (NED) CİA’nin yasadışı operasyonlarının taşeronluğunu yapıyor. NED, işçi ve işveren sendikalarını, sol ve sağ siyasi partileri satın alarak, üyelerinin yerine ABD’nin çıkarlarını korumaları için, fazla dikkat çekmeden dünyanın en geniş yolsuzluk ağını kurdu.” (3)

Bu tür 'sol görünümlü' yapılar, 'demokratik adımlar atılacağı', 'darbelere son verileceği', 'orduya gem vurulacağı', 'cuntacıların yargılanacağı'... gerekçeli, 'Yetmez ama evet' tarzı teoriler üreterek hükümetlerin kuyruğuna takılırlar.

'Beraber yürüdükleri' iktidar yeni yönlere kanalize olurken, kimi zaman tasfiyeye de başvurur. Dışa atıldıklarında bile, iktidara yanaşma, yedeklenme çabalarını sürdürürler. Özeleştiri vermeye bile gerek duymadan yeni teoriler(!) üretmeye kalkışırlar.

Bilindiği üzere, NGO'ların misyonları emperyalizmin çıkarlarını korumaktır. Bu misyona bağlı olarak oluşturulan 'örümcek ağı' mükemmel görüntü verse bile, emperyalist/kapitalist sistemin tarihin çöplüğüne atılmasını engelleyemeyecektir. Emperyalizmin yarattığı 'örümcek adamlar' ve 'örümcek ağ' ne kadar mükemmel görünürse görünsün bir gün mutlaka paramparça olacaktır.

Emperyalist/kapitalist sistem 'yıkılmaz imparatorluk' değildir. Geçmişte nasıl İspanyol, Portekiz, Osmanlı türü büyük imparatorluklar yok olup gittiyse, ömrünü tamamlamakta olan ABD de yok olup gitmek zorundadır.

(1) 'Sivil Örümceğin Ağında' Mustafa Yıldırım, s.20/21 35.basım.

(2) Emekli CIA görevlisi, NDI Avrasya sorumlusu Charles Nelson Levsky'nin, Cumhuriyet gazetesindeki röportajından alıntı. 'Sivil Örümceğin Ağında', Mustafa Yıldırım, S.50, 35.basım.

(3) “CIA’nın Yasal Penceresi NED”, Thierry Meyssan, voltairenet.org, 16 Ağustos 2016, Çeviren: Osman Soysal.