İnsan yaşadıklarıyla, biriktirdikleriyle, bıraktıklarıyla tamamlıyor kendini.
Köln'de önceki gün akşam Alterfeuerwache’de Doğan Akhanlı için yapılan uğurlama töreninde buna tanık oluyorum.
Dün Köln Melalten mezarlığında bunu yaşadım. Çoğu Alman yüzlerce arkadaş, dost yoldaş hüzün içinde son görevlerini yerine getirmek için oradaydı. Nar taneleri eşliğinde geleceğe bırakılan umut, insanlığa duyulan özlemle uğurlandı Doğan.
Kısaca tanıma şansına sahip olduğum Doğan, ömür boyu faşizmin terörüne boyun eğmemiş ve 1991 yılında Almanya’ya gelmişti.
Doğan bir mülteci olarak geldiği Almanya’da evrensel bir dille gönüllerde yerelleşti ve burada kelimenin gerçek anlamıyla kendini yeniden üretti.
İnsan hakları mücadelesinde aktif yer aldı, karşılığında vatandaşlıktan çıkarıldı.
Ama yılmadı, kendini Edebiyatla yeniden üretti.
Onlarca Türkiyeli, Alman ve diğer Avrupalı kurumla ortak çalıştı. Kendinde insan Doğanı yeniden, yeniden üretti.
Sakindi, sakinliği zulmün kalelerinde depremler yarattı.
Ama o sakindi.
Yaptıklarıyla, yazdıklarıyla, dokunduklarıyla barbarlığa karşı savaşa devam etti.
Ama o sakindi.
Bıraktığı eserlerle, senaryolarla, sakin sakin yürüdü yolunu.
Deney biriktirdi, insan biriktirdi, ardından hak ve özgürlük mücadelesinde kurumlar biriktirdi.
Yaşadıklarıyla, biriktirdikleriyle, bıraktıklarıyla, sessiz bir çığlık oldu Doğan.
Ardından hüzün, ardından direnç, ardından umut, ardından aşka ve insana duyulan özlemi bırakıp gitti.
Güle güle, insana duyulan her özlemde yaşayacaksın sevgili Doğan,...