Isparta’da 2 hafta önce açılışı yapılan olaylı Cemevi’ni ve „Isparta Gerçeğini“ dün kaleme aldım. Bugün hala gündemde olan ve büyük tartışmaya neden olan ikinci makalemi sizlerle paylaşıyorum. Kim haklı, haksız gibi bir zihniyetle değil, Dersim Sürgünü ile başlayan süreçten günümüze kadar yaşanılanları tarafsız bir şekilde yansıtmak istiyorum. Sosyal medyada patlayan bu vakayı oradaki insanların yaşadıklarını da göz önünde bulundurarak daha farklı perspektifle değerlendirmek mümkündür.
Dün sorguladığım ve genel kapsamda herkesin dilinde olan soruları hatırlatıyorum;
-AKP’li Belediye Başkanı’nın açılışta olması doğru mu?
-Pir Sultan Abdal Derneleri Başkanı Gani Kaplan açılışta inanç yerinde siyaset mi yaptı? Gerçekleri mi konuştu. Böyle bir yerde, bu konuşma gerekli mi?
-Alevilerin Diyanet’in kapatılması istemi ne kadar realist?
-AABF’nin açılış töreninde yer alan temsilcileri istifa mı etmeli?
-AABF’nin temsilcileri AKP’li belediye başkanına müdahale etmiş olsaylardı, ne olurdu?
-Isparta Alevi Derneği Başkanı’nın tavrı doğru mu?
-Cemevi inşaatı için belediye başkanından yardım talep etmek yanlış mı?
-İkinci şube açmak ne kadar doğru?
-AABF bu sürece hakim olmadı mı?
1937-38 Dersim Sürgünü ile Ispartaya’ya Jandarma denetiminde yerleştirilen yaklaşık 15 ailenin 9 yıllık yaşamından sonra af çıkmış ve bu insanlar 1946 yılından itibaren malını mülkünü bırakarak ve arkasına bakmadan hasret kaldıkları memleketine geri dönmüşlerdi.
İKİNCİ ISPARTA GÖÇ DALGASI 1960-65’TE BAŞLADI
Türkiye’nin dört bir yanına sürgüne gönderilen Dersimliler memleketine döndüklerinde onları iyi bir hayat şartları beklemiyordu. Isparta’dan gelenlerde aynı durumdaydı. Kimileri acılarını sarıyor, kimileri yaşadıkları bu derin tranvayla yaşamlarını sürdürüyorlardı.
Fakat kendi kültürünü, örf adetlerini yaşıyor, ibadetlerini yaşam felsefelerini özgürce yapabiliyorlardı. 9 yıl boyunca yaşadıkları zorunlu göç onlara çok şey öğretmişti. Farklı insanlar tanımış, korku ve baskılardan ötürü istemedikleri bir şekilde yönlendirilmişlerdi. Cami ile ilk tanıştıklarında, çocuklarını Kuran kursuna verdiklerinde mecbur kalmışlardı. Bazı ailelerin çocukları kuranı hatim etmişti. Kendi inançları ve yeni öğrendikleri inanç arasında çocuklar, gençler bir çatışma yaşıyorlardı.
Dersim’in icra köylerinde yaşayanlar kışın büyük zorluk çekiyordu. Aylarca yoğun yağan kar, ulaşımı engelliyordu. Dağ köyünde yaşayanlar geçimini hayvancılıktan sağlıyordu. İlk bahar ve yazın kuşların kelebeklerin uçuştuğu derelerin, ırmakların aktığı adeta cennet olan Boğalı, Dağbeğ, Kovuklu gibi köylerde kışın gençler ve erkekler işsiz kalıyordu.
1961 yılında Almanya ile yapılan anlaşma ile Türkiye’den insanlar çalışmaya gitmişti. Bu haktan doğu vilayetinde yaşayan insanlar da yararlanmaya başlamıştı. İmkanı olan Dersimliler Almanya’ya kayıt yapıp gitmişlerdi. Kimileri de kışın çalışmak için İstanbul gibi büyük şehirlere gitmeye başlamıştı. Isparta’ya sürgün giden ailelerin gençleri, çalışmak için fikir alışverişinde bulunuyorlardı.
GÜLİSTAN MAHALLESİ SOLUN KALESİYDİ
1960-65 yıllarında Isparta’yı zorunlu göçten ötürü tanıyan ve orada yaşayanlardan bazıları Isparta’ya gitmeye başladılar. Bir kaç kişiyle başlayan göç zamanla arttı. Çünkü Isparta’yı artık tanıyor ve tanıdık çevreleri olmuştu. Ağırlıklı olarak inşaatta çalışıyorlardı. Sonra eşlerini çocuklarını da yanına aldılar. Kadınlar da evde halı dokuyordu.
Yıllar geçtikte Dersim’den Isparta’ya gelenlerin sayısı artmaya başladı. Isparta’da meşhur Gülistan mahallesinde bir arada yaşıyorlardı. Sonra belediyeden arsa verildi ve aileler evlerini yapmaya başladılar. Bu durum Dersim’dekileri heyecanlandırıyordu. Bu göç düzenli aralıklarla devam etti. En son 1990’lı yıllarda köylerin yakılmasından sonra da sürdü.
Meşhur Gülistan mahallesinde artık bir geto oluşmuştu. 80’li yıllarda Dersim’den, daha sonra Erzincan, Varto ve Sivas’tan da göç alan Isparta’da Gülistan mahallesinde gizli gizli devrim sologanları atılıyordu. Solcuların kalesi Gülistan’dı. Tahtacı, Bektaşi Alevilerin dışında solcu Ispartalı sünni vatandaşın sığındığı yer Gülistan mahallesiydi.
devamı yarın