Diplomasi dilinden serseri diline

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a hitaben sarfettiği; "Senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak" sözlerindeki kabadayı edası ülkenin dış politikasının diplomasi düzeyini göstermesi açısından önemli.

'Monşerler' diyerek aşağıladığı ve yerlerine liyakat yoksunu eş, dost, akraba ve partizanlarını atayan Erdoğan, Türkiye'nin çok önemli diplomasi tecrübesini de yok etti.

Türkiye artık Erdoğan liderliğinde masada kazanabilecek kabiliyetten, diplomasi tecrübesinden ve diplomasi dilinden yoksun.

Masada diplomatik yetkinliğini kaybeden Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığı anlaşması ve mülteci sorunu başta olmak üzere her problemde kışkırtıcı bir tavır sergiliyor.

Doğu Akdeniz'deki askeri çatışma ortamında savaş gemileri ile övünen Erdoğan, mülteci sorununda da diplomasiyi kullanmak yerine mültecilere Avrupa sınırlarını açtığını duyurarak onbinlerce mültecinin Yunanistan ve Bulgaristan sınırında perişan olmasına neden olmuştu.

Erdoğan'ın dış politikadaki sertlik yanlısı tutumu  Türkiye'ye hep pahalıya mal oldu.

Erdoğan, kendisine oy veren kemik kitlesini dış politika fedailiği ile bir arada tutmaya çalışıyor ancak mevcut ekonomik zorluklara olası bir Avrupa Birliği yaptırımları eklendiğinde ekonomik çöküş üstü kapatılamaz bir hale gelebilir.

Son yerel seçimlerde Erdoğan'ın kentli seçmenini kaybettiği düşünüldüğünde Macron'un; "Türk halkı büyük bir halk ancak biz Avrupalılar artık Erdoğan hükümetine karşı daha açık olmalıyız" sözlerinin anlamı daha net ortaya çıkıyor.

Macron ve Avrupalı liderler Erdoğan'sız bir Türkiye'nin dünya'ya barışcıl anlamda daha fazla katkı sağlayacağının farkında.

Çünkü modern dünya kendi aralarındaki anlaşmazlıklarında diplomasi dilini kullanıyor, serseri dilini değil.