Bölünmüşlük seçim sonuçlarına yansıdı: Türkiye kökenli adaylarda azalama

Hamburg’daki 2025 Bürgerschaftswahl seçimleri, Türkiye kökenli adaylar için tam anlamıyla bir çıkmazı gözler önüne serdi. Geçen dönemde 13 olan milletvekili sayısı bu seçimde 10’a düştü. Bunun sebebi ne seçmenin ilgisizliği ne de siyasi atmosferin sertliği. Asıl sorun, Türkiye kökenli adayların birbirini bitiren kontrolsüz çoğalması ve siyasetin gerçek amacı yerine bireysel hesaplarla yarışa girmesi.

Artık siyaset, toplumun çıkarları için mücadele eden bir platform olmaktan çıkıp, bir meslek ya da statü aracı olarak görülüyor. Nasıl ki bir zamanlar herkes berber dükkânı ya da dönerci açarak birbirinin ekmeğini çaldıysa, bugün de benzer bir zihniyet siyaseti esir almış durumda. Bir aday seçildi mi? Hemen ertesi gün, "O olduysa ben haydi haydi olurum" diyenler türemeye başlıyor. Siyasi birikim, toplumsal sorumluluk ya da uzun vadeli projeler yerine, "Bir yolunu bulur, ben de girerim" mantığı egemen oluyor.

Hamburg seçimlerinde de bu tablo aynen yaşandı. Sayısız aday, ideolojik farkları bir kenara bırakıp, yeter ki seçileyim diye listelere doluştu. Yetmedi, bazıları tamamen görüşlerine ters partilerde bile aday olup seçilme derdine düştü. Halbuki burada asıl mesele toplum için ne yapıldığı, nasıl bir politika üretildiği olmalıydı. Ama bu soruların hiçbiri umursanmadı. Sonuç? Bölünen oylar, birbirini engelleyen adaylar ve en sonunda sandalye kaybı.

En acı tarafı ise, gerçekten çalışmış, halkın sorunlarıyla ilgilenmiş, çözüm üretmiş isimlerin de bu hengâmede kaybolup gitmesi. Çünkü siyaset yapmak yerine “seçilmek” tek amaç olunca, yapılan işler değil, oy hesapları konuşulur hale geliyor. Bugün bu kaos, sadece Hamburg’da değil, Bundestag’dan eyalet parlamentolarına kadar her yerde yaşanıyor.

Türkiye kökenli siyasetçilerin artık bir şeyi anlaması gerekiyor: Herkesin vekil olması gerekmiyor. Siyaset, kariyer basamağı ya da prestij kazanma alanı değil, halkın sorunlarını çözme sanatıdır. Eğer bu bilinç gelişmezse, Hamburg’daki bu tablo her seçimde daha da kötüleşecek. Kendini siyasete adayan değil, siyaseti kendine adayanların kazanacağı bir düzen, kimseye fayda sağlamaz.