İlk kez anlıyorum o sert kadınları, adamları.Ölüm oruçlarında,“illegal” mahallelerde, örgütlü evlerde, kanlı gömleklerin atıldığı görüş günlerindeki kaşları çatılmış o insanları anlıyorum. “Ağlamayın, onlar görmesin ağladığınızı”diyenleri, ilk kez. Anlıyorum şimdi insan neden düşman olur kendi gözyaşına. Anlıyorum neden kesip atmak istersin en insani, en yumuşak yanını. Berkin’i küçük bir tabuta koymuş götürüyorlar...
“Ağlamayın ulan!” diye bağırasım geliyor bütün memlekete, “Kesin ağlamayı! Hesap soracağız! İşte o kadar” İnsanın gözünü, küfrünü ve hatta kalbini kurutuyor namussuzlar, biz niye ağlayacakmışız! Bağırın ulan! Bağırın! Siz de varsınız ulan! Bağırın ki duysunlar! Biz de varız!
Nasıl denir ki bu? İmana gelsinler istiyorum şimdi. Ömürlerinde bir defa. Bir kereliğine be! “Ey muktedir seviciler, sizin şuranızda ne var? Duble yolun asfaltı mı?!” diye bağırasım geliyor. Bu soruların hepsinin sonunda hiç etmediğim küfürler var. Böyle acı ile yırtık pırtık olup pır pır edip berhava mı olacağız acaba?
Öyle bir yazı yazayım ki istiyorum, bütün çocukların kanı yerden kalksın. Berkin’in, Ceylan’ın, Uğur’un, Ali’nin, abilerinin, ablalarının, ölmüş göçmüş gitmiş ne kadar güzel çocuk varsa, anladınız mı... Yok öyle bir yazı. Öyle bir söz yok. Kimse yazamaz öyle bir yazı. O cümle işte hepimiz biraraya gelince kuruluyor, imlasız bir cümle, pek kalabalık. Yüzlerimizden kurulu bir küfür, açık havada.
Tek tek alnından öpesim var dün sokağa çıkan herkesi. Bu memlekette insanlıktan çıkarılmak için türlü işkenceye, korkuya, sultaya bana mısın demeyen insanlar onlar. “Dayak yenecekse yenir be!” diye, artık evde duramadığı için sokaklara dökülen, eline bir ekmek alıp parka çıkan o ilk adama, kadına sarılasım var. “Bırakma beni” diyesim var, “Ben de seni bırakmam”. Çünkü bırakırsak birbirimizi ölürüz, anladın mı? Ölüyoruz, biliyorsun değil mi? Tut elimi... Ağlama bak! Başa çıkacağız. Üstesinden geleceğiz bu ahmaklığın... Tamam mı! Ağlama bak!
Hiç yakışmayacak bana şimdi söyleyeceğim şeyler. Yakışmasın, şu kadarcık umurumda mı acaba! Biz Berkin’e ağlarken, ağlamamaya çalışırken ortalara çıkıp da gevşek gevşek konuşanların, yasımızı bölenlerin ağzının ortasına şöyle elimin tersiyle bir tane çakasım var. İmana gelmeyeceği kesin olanların ağzının ortasına. “Sus ulan! Sus artık” diyesim var.
Sonra dönüp benim gibilere, elim kolum takaatsiz sorasım var:
Biz bitmeyiz de mi!
Biz Berkin’iz de mi? Öldürmekle bitmeyiz de mi? Ağlama ulan! Ses ver!