Bir kez ‘oturmayasın’ haramzadelerin sofrasına!

Sevgili okuyucular,

Her zaman söylene gelmiştir. ‘insan nefisi çok kalabalıktır’ ‘bir kez oturmaya göresin, haramzadelerin sofrasına’ bir kez oturdun mu, bir daha kalkmak zor olur.

Anadolu da buna uygun birçok söylence vardır. Bunları tek-tek sıralasak sayfalar dolusu kitaplar yazılır. Konuya ilişkin en güzel sözü, Pirimiz, Pis Sultan Abdal, Banazlı Koca Haydar söylemiştir.

‘’Artık adı Hızır Paşa olan Hızır’ın Sivas’ta Kara Kadı ve Sarı Kadı adlı iki kadısı vardır. Bu iki kadı da aldıkları rüşvetlerle, haklıları haksız çıkarmakta, adaletsizlikleriyle ünlüdürler. Yoksul halkın bu iki kadıdan çekmediği kalmamıştır.

Pir Sultan Abdal da iki köpeğine Sarı Kadı ve Kara Kadı adlarını vermiştir. Pir Sultan Abdal köpeklerini Kara Karı, Sarı Kadı diye çağırınca, düşmanları gidip iki kadıya söylerler. Adlarının köpeklere verildiğini duyan kadılar, kızıp küplere binerler. Hemen Pir Sultan Abdal’ı tutuklatıp Sivas’a, huzurlarına getirirler. Köpeklerinin adlarını sorarlar. Pir Sultan Abdal gerçeği yadsımaz. “Evet” der.

“Benim köpeklerimin adı Kara Kadı ve Sarı Kadı’dır. Ama onlar sizden daha iyidir. Çünkü benim köpeklerim haram yemez.” “Köpeklerinin haram yemeyeceğini nereden biliyorsun?” diye sorarlar.

Pir Sultan Abdal “İsterseniz deneyin” diye yanıt verir. Denemeye karar verirler. İlin ileri gelenleri toplanır ve bir kaba haram, bir kaba haram olmayan yemek hazırlarlar. Kapları işaretleyip kadıların huzuruna getirirler. Kara Kara ve Sarı Kadı önlerine konan haram yemeği bir güzel yerler. Sonra aynı biçimde köpekler için yemek hazırlanır. Pir Sultan Abdal’ın Kara Kadısı ile Sarı Kadısı ise, içinde haram yemek olan kabı bir kez kokladıktan sonra yemeyip haram olmayan yemekten yerler. Böylece ilin ileri gelenleri kadıların haram yediklerini öğrenirler. Bunun üzerine Pir Sultan Abdal da “iyi köpek kötü kadıdan efdaldır (yüksektir, erdemlidir).” diyerek köpeklerin gözlerini öper, sonra da sazını eline alıp şu demeyi söyler; ‘’Pir Sultan’ım zatlarımız, Gerçektir şöhretlerimiz, Haram yemez itlerimiz, Bu sözümde yalan var mı?’’

Son dönemlerde sarayın, haramzadelerin sofrasına oturmak için, yarışanların olduğu kamuoyunun da bilgisi dâhilindedir.

AKP devleti, R.T. Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Alevilere yönelik bir olta atma uğraşında. Konuya ilişkin, AKP devletinin dini kontrol altında tutan, Cumhuriyet döneminin, ‘güzide’ kurumlarından, Sünni İslam’ın, farklı inançları asimilasyonda başarılı organizasyonu olan, diyanet işleri aygıtı, yine işbaşında, görevdedir.

Alevileri asimilasyonda yeterince başarılı olamayan, Türkiye cumhuriyeti, diyanet, AKP devleti ile yeniden salvo ateşine başladı.

Öyleyse ne yapmalıydılar?

Alevileri, Alevilerin modern örgütlemelerini içerden fetih etmek, başta Alevi Pirleri olmak üzere, kanaat önderlerini, oltaya getirip kafalamak, yapacakları ilk işleri, öylede oldu. Günümüzün en önemli araçlarından, ‘tüm kapıları açmakta’ zorlanmadıkları sermayelerini, parasal güçlerini devreye sokmakta gecikmediler.

AKP devleti anlaşılan kesenin ağzını açmaya hazır. Aleviler için değil tabii ki, aleviler içinde de yer alan, haramzadelerin sofrasına oturmaya hazır zavallılardan seçilenlere yöneliktir. Sermaye, para bunlar içi önemli, rol oynar.

AKP devletinin, ‘alevi açılımları’ Muharrem de, ‘iftar sofrası’ girişimleri başlatmıştır. Gözleri sarayın parıltılarında kalmış, sarayın sofrasına oturmaktan haz alan, haramzadelerle kola-kola, yüzlerce yıllık asimilasyon çabalarının meyvesini toplamaya çalışıyorlar. Ama nafile! Kendine, ‘alevi dedesi’ ‘kanaat önderi’

yakıştırmaları ile piyasada gezinen, zavallıların ceplerine konan yeşil Dolar’lar, kursaklarına aktardıkları haram lokmaların işe yaramayacağını ‘dünya âlem’ görecektir.

Alevilerin, tarihten kalan önemli özellikleri vardır. Pirimiz, Pir Sultan Abdal’ın deyimiyle, ‘bizim köpeklerimiz bile haram yemezler’

bırakın haram yemeyi, aynı kaptan su bile içmezler.

Türkiye de olduğu gibi, Avrupa’da da, sarayın büyüsüne kapılıp, haramzadelerin sofralarına oturanların olduğu bilinmektedir. Bunlar, Aleviler nezdinde haram yiyen hainler olarak algılandıkları da, bilmektedirler.

Sorulduğun da, neden sarayın kapısına dayanıp, kadıların, haramzadelerin sofrasına oturdunuz? Cevap; ‘alevilerin haklarını, devletten talep etmeye’ gittikleri savını ileri sürmektedirler.

Aslında AKP devletinden, onun asimilasyon aygıtı diyanetten, dilenmeye gidiyorlar.

Bunlar kendilerine, ‘dede’ ‘kanaat önderi’ vb. sıfatlar takabilirler.

Hiç önemli değil, bunlar zavallılardır. Kursaklarına girecek lokmayı düşünen düşkünlerdir. Aslına ihanet eden haramzadelerdir.

Bunların, zavallıların ortak özelliklerinden bir başkası ise, kendi, ‘haklılıklarını’ kanıtlayabilmek için, Alevilerin başarılarını, gözbebeği gibi korudukları modern örgütlenmelerini, başarıdan-başarıya koşan kadrolarını karalamak ve jurnallemekle meşgul olurlar.

Bu zavallıların, kendilerini savunma kalkanı olarak kullandıkları bir diğer özellikleri de, ‘’muhammed mustafanın soyundanız, seyidd’iz, soyumuz sapımız dede’dir’’ söylemleriyle, yalanlarla Alevi toplumunun gözünü boyamaya yönelik davranmalarıdır.

Bu zavallılar, son günlerde sosyal medyayı da, kullanarak, Avrupa Alevi hareketinin Pirlerine, Kanaat önderlerine, Avrupa’daki, başarılarda önemli imzası bulunan, AABK Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun kadrolarına iftira ve hakarette at başı koşmalarıdır. AABK’nın sevgili başkanı Turgut Öker, İnanç Kurulu başkanı Cafer Kaplan şahsında, ciddiyetten uzak söylemlerde bulunmaktadırlar.

Bu zavallıların fikir fukarası cinsinden olduklarını biliyoruz. Ama buna ek olarak ahlaki değerleri de ayaklar altına alarak, saldırganlaşacakları, en son düşündüğümüzdür.

Yazımın başlığında da, yer aldığı gibi, bir kez haramzadelerin sofrasına oturmaya göresin, kursağından sarayın sunduğu lokmalar bir kez geçti mi, alışkanlık ediniliyor. Herhalde, bir daha vazgeçilmiyor.

Aleviler, her zaman, her koşulda, Pirleri, Pir Sultan Abdal, Banazlı Koca Haydar’a, kulak verirler. İkrar vermişlerdir. Onun yolundan gitmeye, davasını gütmeye! Harama el uzatmazlar.

Kapılarında ki, ‘köpeklere dahi haram yedirmezler’!

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

24 Kasım 2014

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP