BİR İSTANBUL HANIMEFENDİSİ… NAŞİDE HANIM…

İSİM VE HATIRASINI YAŞATMAK İÇİN, ONU BİR MODA MARKASI YAPMA FİKRİNE KAPILDIĞIM AN, BÜYÜK BİR HEYECANA KAPILDIM. VE BU HEYECAN, BİZİM YEPYENİ BİR MACERAYA KAPI ARALAMAMA VESİLE OLDU.

NASCHIDE

Annemi çok erken yaşta kaybettikten sonra, anneannemin yanında yaşamaya başladım. Emeği bende sonsuz. Maalesef kendisini 2018 Mart ayında kaybettim.

Anneannemin vefatı beni derinden sarstı. Rahmetli anneannem, 1944 İskeçe doğumluydu.

Ufak yaşta ailesiyle İstanbul‘a göçmüş. Kendisi giyimi ve kuşamıyla tam bir İstanbul hanımefendisiydi. Stili zerafetle buluşturmada gerçekten çok başarılıydı. Etrafımızdaki birçok kadın için rol modeliydi diyebilirim.

Ben de kendimi bildim bileli, çağımızın da gereği, dijital ortam içindeyim. İş sahalarım da hep pazarlama- satış üzerine oldu ve hala da olmaya devam ediyor. E-ticarette ne ve nasıl bir açılım yapabilirim diye düşünürken, anneannemin hatırasını yaşatma isteğimi fark ettim. Böylelikle eşim Nur ILICAK ile beraber bir Türk- Alman markası olarak NASCHIDE markasını kurmaya karar verdik.

Şu an öncelikle kadın moda- aksesuar (çanta, güneş gözlüğü, takı… ) markası olarak lanse ettiğimiz, online alışveriş markamızın ileride Naschide KIDS ve Naschide HOME olarak da büyüyüp ilerlermesini hedefliyoruz.

HİKAYEMİZ

Diyelim ki arkadaşlarımızla harika bir sohbet ortamındayız.

Her birimiz bir şeyler anlatıyoruz: Nerede doğduğumuz, nasıl bir ortamda büyüdüğümüz, neler yaptığımız, kim olduğumuz, kim olmaya çalıştığımız, metroda gördüğümüz biri, okuduğumuz bir kitap karakteri hakkında düşündüklerimiz… Peki, tüm bunlar aslında ne? Hikayemiz…

Hikayemizin önemli parçaları, ayrıntıları… Durum insanlar için böyleyken, bir markanın doğusu da böyle olmalı diye düşündük.

Artık biliyoruz ki markalar ürün değil, hikaye satıyor. Ve tabii ki iyi bir hikayeyi en iyi şekilde anlatan kazanıyor. Marka hikayesi yaratmak da tam olarak bu noktada önem kazanıyor. Nasıl ki biz insanlar hikayemizden uzaklaştıkça yabancılaşıyor, zeminin bizim için kayganlaştığını hissediyorsak, markalar için de bu böyle. Reklam ve pazarlama dünyasında son 10 yıldır her şey çok hızlı değişiyor. Sosyal medyanın önlenemez yükselişi, yeni sosyal mecralar, dijitalleşme süreçleri hepimizi dönüştürüyor ve değiştiriyor. Buna ayak uydurabilen markalar yükselmeye devam ederken, bazıları da ayak uyduramıyor ve tökezliyor. İşte bu noktada hikayeyi hatırlamak çok önemli.

Ve marka hikayesi nasıl yazılır sorusunun cevabına giden önemli bir adım atmak için, ilk yapmamız gereken şeyin, kitleyi tanımak ve anlamak olduğu kanısınına vardık.

İnternet erişimi olmayan bir telefonu hayal dahi edemiyoruz, değil mi? O, bizim her şeyimiz. Böyle olunca da her işimizi onunla hallediyoruz: Çilingir mi lazım, elbise mi alacağız, tesisatta bir problem mi var, yeni çıkan kitaplarda neler varmış, bir şeyler mi izlesek, haberlerde ne var…

O hep bizimle ve markalar da bunun farkına varıyor. Büyük büyük markalardan çilingirlere kadar uzanan bir ölçekte her marka dijitalleşiyor. Zaten görüyoruz ki, dijitalleşmek de zorunda.

Markaların kendilerine sadece bir internet sitesi açıp, bundan büyük bir başarı beklemesi söz konusu bile değil. Çünkü muhtemelen onlar beklerken, müşterileri sosyal mecralarda vakit geçiriyor olacaktır. Naschide markası olarak biz de, bu inovasyon hareketini internet sitesi ile sınırlı tutmayıp, müşterileri ile dijital etkileşim kurmayı önemsiyoruz ve sosyal medyayı da hedeflerimiz arasına koyuyoruz.

www.naschide.com

Facebook & Instagram : Naschide