BİR HİKAYE..








Yıllar öncesinde dünyanın bir yerinde bir köy...Bu köyün yönetiminde, bağnaz, yobaz kadına değer vermeyen, kendi yaşam tarzlarından başka bir yaşam tarzına asla kabullenmeyen, kendilerine sonsuz hürriyetlerle donatmış, sadece kendi zihniyetlerinin hegomanyasını sürdüren, otoriter yöneticiler vardır..Köyün yönetimi, gaddar ve zalim bir kavmin elindedir.

Bu köyde, kış mevsimi gelince,derin bir sessizlik hakim olur..Bunun da nedeni; her kış geldiğinde, dört bir tarafı dağlarla çevrili bu köyün dağlarına, amansız karlar yağar, köylüler, her an her saniye çığ tehlikesi ile karşı karşıyadırlar..Bir gürültü ve şiddetli bir sesten çığ düştüğünde, yaşam felç olur, adeta hayat durur..Ölümler olur..Köyün yönetiminde olanların yakınlarından da, ölümler yaşanır..

Kış mevsiminde ses çıkaracak işleri yapanların çıkartıkları ses ve gürültülerden, hamile kadınların, kış mevsimine tesadüf eden doğumları esnasında attıkları çığlıklardan, dağlardan korkunç çığlar düşer, yollar kapanır, çok sayıda insan, çığ altında kalır, ölümler olur..Bu durum devam eder gider...Buna bir çözüm bulunması gerekmektedir.

Birgün, köyün yönetimindeki kavim toplanır ve bir karar alır..."Bundan böyle kış mevsimi geldiğinde, köyde kimse ses çıkarmayacak ses çıkaracak işler yapmayacaklar..Hatta kadınlar çocuğunu doğururken, atacakları çığlıklarından dolayı, çığ düşeceğinden, doğum yapmalarına bile izin verilmiyecek, doğumu kış mevsimine denk gelen kadınların öldürülmesini de oy birliği ile  karar altına alır..Bu durum yıllarca devam eder...Nesiller değişir, herkes bu kurala riayet eder...

"Keser döner, sap döner" hasabı bu köyde hiç yaşanmamış bir durum ortaya çıkar.

Bu köyde yeni evli genç bir çift yaşamaktadır.. Gencin eşi hamiledir. Genç, hamile eş'inin öldürülmesi endişesi ile tedirginlik yaşamaktadır. Kararlıdır, asla karısının öldürülmesine müsade etmeyecektir.. Herşeyi göze almıştır, İsyan etmeye karar verir..Bu durumun bu şekilde devam edemeyeceğini, bu duruma başka bir çözüm bulunması gerektiğini, anlatmak için, köyün idaresini elinde tutan kavim ile konuşmaya karar verir.

Dinleyen kim, bir türlü  ikna edemez...Adam çaresizdir. Karı'sının  doğum anı gelmeden öldürüleceğini bilmektedir.. Kadının doğum esnasında atacağı çığlıklardan ve çığ düşeceği endişesi ile köyün yönetimindeki kavim, hamile kadını öldüreceklerdir,...

Köyde yaşayan halk arasında korku ve endişe hakimdir. Adeta, köylüler üzerinde görünmeyen, bir korku imparatorluğu hüküm sürmektedir...
Gün geçtikçe kadının doğumu yaklaşmaktadır..Sayılı günler kalmış, gün saymaktadırlar..

Köy yönetimi kadının her an doğum sancılarıyla birlikte, akabinde çığlıklar atmaya başlıyacağını beklemektedirler..Hamile kadının evine doğru yola düşerler..
Zalim köy yönetimi ve yandaşları, kadının evinin önünde toplanmışlardır..Eve girip, kadının doğum sancıları ve çığlık atmaları başlamadan kadını öldürmeye kararlıdırlar...

Zalimlerin ve yandaşlarının evin önünde toplanmış olduklarını, evlerine girip karısını öldüreceklerini fark eden kadının genç eşi, eline silahı alarak kapıdan büyük bir hınçla çıkar, köy yönetiminin,karşılarına dikilir. Zalim idarecilere karşı,hitaben konuşmaya başlar...

"Eğer evimi basar karımı öldürürseniz sılahımdaki bütün mermileri havaya boşaltırım..Büyük bir gök gürültüsü ile köyümümüzün dört bir yanını çevreleyen dağlardan binlerce ton çığlar düşer ve hepimiz ölürüz, neslimiz tükenir birlikte yok oluruz..Benim çocuğum güneş gibi doğacak belki de,yıllarca süren bu duruma bir çare bulacak..Şimdi sizler düşünün...Karar sizin..."

"Karımın, çocuğumuzu doğururken çıkaracağı çığlıkla düşecek çığ'lardan ortaya çıkacak az hasarlı durumu mu tercih edeceksiniz yoksa, silahımdaki bütün mermileri havaya boşaltıp köyümüzün etrafındaki dağlardan düşecek çığ'larla, hepimizin çığ'lar altında kalıp,yok olmasını mı istiyorsunuz..?"

Zalim yöneticiler ve yandaşları bir an sessiz kalırlar. Herkes birbirlerine umutsuzca bakmaya başlar...Kendilerinin de öleceği korkusuyla seslerini çıkarmazlar...

Zalim yöneticileri ve yandaşlarını bir korku kaplar. Eve girip kadını öldürmeye kalktıklarında, "Genç adam, silahındaki mermileri bizim üzerimize boşaltır" endişesi sarar..Bu durumda zalimler ve yandaşları bir adım atamazlar... Genç adam "korku" yu yenmiştir artık...Hamile kadının doğum sancıları tutmuş doğurmak üzeredir.. Birden, ortalığa kadının doğum çığlıkları kaplar...


Kadın çocuğunu doğurmuştur...Ama, dağlardan çığlar düşmemiştir..

Korkuları yenemediğimiz müddetçe zalimlerin zulmünden kurtuluş yoktur..