Avrupa da ki Türkiyeli göçmen azınlıkların bulundukları ülkelerde kalıcı olduğu kesindir. Bugün Türkü, Kürdü ve diğerleri olsun, Türkiye’den ilk geldiklerinden bu yana tan 4 nesil geçmiş. Bunlar, yaşamış oldukları ülkelerde çocuk yuvalarına, okullara ve üniversiteye gittiler. Ve o ülkedeki toplumunun ayrılmaz parçaları haline geldiler.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ki Türklerin, Kürtlerin ve diğer Türkiye kökenli azınlıkların sayısı 8 milyonu buluyor.
Bugün Almanya’da 3 milyonun üzerinde Türkiye'den gelen göçmen azınlık yaşıyor. Türklerin ve Kürtlerin olmadığı bir meslek dalından söz edemeyiz. Geçmişte Türklerin ve Kürtlerin ülkelerine geri dönmeleri için belli bir para teklifinde bulunulmasına rağmen dönenlerin sayısı çok azdır. Bundan birkaç yıl önce Almanya’da, 3. ve 4. nesilden 300 bine yakın insan Türkiye'ye döndü. Ne var ki aynı sene içinde bunlardan 50 bini geri geldi. Kalanların büyük bir çoğunluğu da şu ve bu şekilde geri dönüş yaptı. Sadece çok az kişi, Türkiye de iş bulup iyi yerlere geldikleri için dönmediler.
Avrupa’da yaşayan değişik uluslardan göçmenlerin çoğunluğu, yaşadığı ülkelerde azınlık haklarıyla ilgili bilinçli konumdadırlar. Onlar bulundukları toplumlarda, yaşamın tüm alanlarında var oldukları için demokratik haklardan mahrum olduklarının bilincindedirler. Büyük bir çoğunluk yaşamış oldukları ülke vatandaşlığını almıştır. Almanya da 2000 yılında doğanlara cifte vatandaşlık statüsü verilmiştir. Diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan göçmen azınlıklar da çifte vatandaş olarak sayılmaktadır. Öte yandan; Alman anne ve göçmen kökenli babadan doğan çocukların, 1975'den bu yana Almanya da cifte vatandaşlık hakkı vardır. İran’dan, Mısır’dan gelenler, Alman vatandaşlığını aldıklarında kendi ülke vatandaşlığından çıkarılmadıkları için bunlar da cifte vatandaş olarak kabul edilmişlerdir.
Türkiye den gelen Kürtlerin, Türklerin ve diğer azınlıkların, Avrupa’dan Türkiye’deki seçimlere katılma hakları olmasına rağmen konsolosluklarda oy verenleri sayısı %50'yi geçmemektedir. Bu sayının giderek düşeceği öngörülmektedir.
Avrupa'daki Kürtlerin konumu ise, diğer ülke azınlıklar ve Türklere rağmen çok değişiktir. Kürtler yaşamış oldukları Avrupa ülkelerinde vatandaşlığı hak şartlarını yerine getirdiklerinden sonra daha çabuk geçiyorlar. Kendi ulusal kimlikleri olmadığı için yaşamış oldukları ülke kimliğinden çabuk vaz geçiyorlar. Kürtler, burjuva anlamında kendi ulusal devletlerini kuramadıkları için, yurtdışında da bu mücadeleyi veriyorlar. Kürdistan’ın çeşitli parçalarından gelen Kürtler, Avrupa da bir birlik teşkil ediyorlar. Yani kendi ülkelerine (Kürdistan’a) olan bağlılıkları da hala canlı bir şekilde devam ediyor. Ne var ki süreç içinde bu bağın gerileyeceği ve yaşamış oldukları ülkelerinin ayrılmaz bir parçası oldukları gerçeğini onlarda benimseyeceklerdir.
Artık gerici, sağcı ve tutucu Türkler ve Kürtlerden, Almanya’da CDU / CSU'ye üye olup, politika yapanların sayısı gün be gün yükselmektedir. Türkiye'den gelen ilerici solcular ise, başından beri sendikalarda örgütlenip SPD, Yeşiller ve Sol partide politika yapmaktadırlar. Bunların sayısı oldukça fazladır. Artık bunlar da Türkiye'deki bir partiye, ideolojik olarak kendilerini yakın hissetmeyeceklerdir. Çoğunun Türkiye politikasından haberdar olmadığı bir gerçektir.
Tutucu-gerici AKP yanlılarının Almanya'da kurdukları BIG Parti (Yenilik ve Adalet Birliği Partisi) son 10 yılda tüm seçimlere katılmıştı.
AKP, Türkiye'deki seçimlerde yaptığı birtakım yolsuzlukları burada da uygulamasına rağmen bir varlık göstermemiştir. Tüm bunlardan dolayı AKP yanlısı BIG partisi içinde, seçimlerde yaşadıkları hezimetten dolayı fesih edilmesi tartışması hız kazanmış bulunmaktadır.