Çok büyük işlere kalkıştınız!
Teknoloji ilerledikçe ilerledi. Askeri teçhizatlar dünyanın ezilenleri üzerinde, koyun sürülerini yok edercesine bir pervasızlıkla seferber edilmekte.
Zindanlar, akıl sınırlarını zorlayan en ilkel zulüm metodlarında yol katedip durmakta.
Çok büyük işlere kalkıştınız!
Gen teknik fersah fersah yol katetti. Doğal tarım işlemleri tasfiye sınırına getirildi. Doğası abartısız birer cennet olan ülkelere dahi üretim kotaları getirildi. Ve bu sistem artık “doğallaştı”!
“Gıda sıkıntısı yaşanacak” denilen bu dünyada, bu teknik ile yapılabilen sınırsız-sorunsuz üretim, refah düzeyi iyi olan ülkelerin çöplüklerini tüketilememiş yiyeceklerle doldurdu.
Dünyanın önemli bir bölümünde yaşayan insanlık ise resmen ekmeğe muhtaç!
Yapay et, yapay sebze piyasası ise yoksul ülkelerdeki insanlar üzerinde gerçekleştirdiği deneylerini çoktan nihayetlendirdi.
Bu ürünler yakında marketlerde...
Çok büyük işlere kalkıştınız!
Üreme-çıkış-yayılma nedenini dahi gizlediğiniz bir virüsle; tüm dünya insanlığını mühürlemeyi başardınız.
Neredeyse her hafta değiştirdiğiniz “Covid-19 önlemleri” etiketiyle, tüm dünya insanlığını bilgi bankanızda sürekli günceller hale geldiniz.
Dijital dünyada, aldığımız nefesten dahi haberdar olabilecek bir ilerleme kaydettiniz. Mini mini çocukları dahi bu dünyaya mahkûm ettiniz.
Çok büyük işlere kalkıştınız!
İşleriniz büyüdükçe, medyada “profesör, uzman” olarak cirit attırdığınız insanlarla koca bir ahmaklık diyarı yarattınız.
Sefalet içerisinde yaşayan milyonları aptallıkla doyurmayı başardınız.
“Düşünen-sorgulayan-okuyan-öğrenen insan” canlısını-kavramını, ellerdeki aletlerle adeta sustalı maymuna çevirdiniz.
Çok büyük işlere kalkıştınız!
Siz Kuantum Teorisi’nin işlemediği “kara noktalar”ı keşfederken, bizleri ise ‘Doğal Seleksiyon’a mahkûm ettiniz.
Sokaklara dökülenlere kulaklarınızı kapatmayı kanıksadınız!
“Doğayı mahvettiniz, doğa çığlık çığlığa haykırmakta” diyenleri duymamakta kararlısınız!
Takılmış bir bant gibi çalan “seçim-demokrasi” havariliğinin hâlâ aynı dikişi tutacağını sanmaktasınız!
O sebeple ya da bu sebeple, ancak pisi pisine hayatını kaybedenlerin, atıldıkları mezarlarda birer çöp gibi kalacağını sanmaktasınız.
Çok büyük işlere kalkıştınız!
İnsan denen canlı, barındığı evrenin dengesinden daha güçlü değil; kâr girdabındaki körlüğünüzde bunu görmemekte kararlısınız.
Ancak insanlık tarihi nice gidenlerini, düşenlerini yazmaktan, anmaktan ve yaşatmaktan vazgeçmedi, vazgeçmeyecek.
Yok etmeye devam ettiğiniz insanın insanca yaşama hakkı; elbet bir gün sizin “haklarınız”ın kapısına da dayanacak. Ki bu, bu dünya-doğa gerçekliğinde artık kaçınılmaz!
Belki hepimizi, bir virüsle olsa dahi silip süpürüp ayıklayacaksınız.
Ancak dünyadaki sefalet sahnelerinden palazlananlar oldukça, kendi ayakları altındaki bu sahneler de er ya da geç çürüyecek ve aynı oyunları sergileyemeyecekleri bir dünya yaratılacaktır.
Doğanın ve sokaklara dökülenlerin haykırışlarını dinleyin lütfen: “Artık kaçınılmaz!”