Almanya'nın hoşgörü kültürüne daha fazla ihtiyacı var!

Bu yazımda bazı araştırmaların sonuçlarını rakam olarak sizlere açıklamaya çalışacağım.

Göç, artık Almanya'da toplumun birçok kesiminde bir tehdit olarak algılanmıyor.

Almanya'da nüfusun çoğu, göç konusunun, geleceklerini tehdit eder duruma geldiğine inanmıyorlar. Günümüzde tekniğin ilerlediği ve dünyanın küçüldüğü bir dönemde, göçün kaçınılmaz olduğuna inanılıyor.

Almanya'da toplumun belli kesimleri, göçmenlerin topluma uyum sağlamaları gerektiğini düşünüyorlar.

Ancak hoşgörü kültürünün yanında, aynı zamanda endişelerini, çekincelerini ve ret tavrını gösterenler de oluyor.

Bazılarına göre de araştırma sonuçlarına dayanılarak, göçe karşı şüphelerin azalmakta olduğu ve göçün olanaklarının daha önemli hale geldiği iddia ediliyor. Yani göçün olumsuz sonuçlarına ilişkin endişeler azalmaya devam ediyor.

Bartelsmann Vakfı tarafından Almanya'ya "Hoş geldin kültürü" veya "karşılama kültürü" üzerine yaptırılan bir anketin sonucu böyle!

Aynı zamanda, mültecileri kabul etme konusunda açıkça artan bir istekliliği de ortaya koymaktadır. Kasım 2021'de Kantar (Emnid) araştırmasına göre; 14 yaş ve üstü 2.000 kişi ile bir anket yapılmıştır: bu araştırma anketine katılanların, beklenenden daha fazla bir kesimi, göçe ve hoşgörü kültürüne karşı çok olumlu yaklaştığı tespit ediliyor.

Bu konuda mültecilere olumlu bakan ve bakmayanlar arasındaki farkın giderek çok yüksek olduğu görülmüştür

Almanya'da göçe şüpheyle bakan çevreler, nüfusun beşte birini oluşturuyor.

Bunlar şu düşünceye sahipler: "mülteciler ülkenin entegrasyonu için herhangi bir çaba göstermemesi gereken geçici konuklardır" 

 Araştırmaya katılanların yüzde 68'i, göçe, uluslararası şirketler tarafından olanak sağladığına inanıyorlar.

Bazıları da ülkede var olan yüzde 55 kalifiye isçi sıkıntısının, göçü sağladığına inanıyorlar.

Toplumun neredeyse üçte ikisi, göçmenlerin, yaşlanan Alman nüfusunda ki bir eksiği giderdiğine inanıyorlar.

Araştırmaya katılanların yüzde 48'i, göçün emeklilik fonu için ek gelir getireceğinin altını çiziyor.

2017 ve 2019'da ki anketlerden daha düşük oranda (halkın yüzde 36'sı) hala Almanya'nın artık mültecileri kabul edemeyeceğini düşünüyor.

Toplumun 2017'de ki anketlerde; "Almanya artık mülteci kabul etmeyecek" diyenlerin sayısı ise yüzde 54'ü buluyordu.

Bazılarına göre de 2019 ve 2017'de halkın yüzde 37'si, insani nedenlerden dolayı daha fazla mülteci alınmasını öneriyorlardı.

Nüfusun büyük bir bölümünde hala korkular var ancak bunlar azaldı. Yüzde 67'lik bir kesim, hala mültecilerin her türlü sorununun devletin üslendiğini düşünüyorlar.

Nüfusun yüzde 66'lık bir kesimi de göçmenler ve yerliler arasında çatışmalar olacağına inanıyorlar.

Halkın yüzde 56'sı, okullarda giderek mültecilikle ilgili sorunun derinleşeceğine inanıyor. Metropollerde yaşayan halkın yüzde 59'u da konut sorunundan dolayı endişelerini dile getiriyor. Bu durum, 2019'a göre pek değişmedi.

Korona nedeniyle göçün genel olarak daha olumlu olacağı söyleniyor: Pek çok kişi, göçmenlerin bakım, tarım veya belirli altyapı gibi kritik alanlarında ihtiyaç duyulduğunun farkına varmış gibi gözüküyor.

Kökene dayalı ayrımcılık ve işgücü piyasasında ev sorunu konusunda eşit fırsat eşitliği, birçok katılımcı tarafından, uyumun önündeki başlıca engeller olarak gösterilmektedir.

Göçmen kökenli gençlerin; poliste, okulda, kamu sektöründe veya kreşlerde yeterince temsil edilmediğine inanılıyor.

Bir ayrıntı: Araştırmaya göre, “kadınların yeni ayrımcılık karşıtı yasaları destekleme olasılığı erkeklerden daha yüksek”, ayrımcılığa ve damgalama deneyimlerine karşı daha duyarlı görünüyor.

“Ülkenin hoşgörü kültürüne daha fazla ihtiyacı olduğu bir gerçek!

Göçmenlerde eğitim düzeyi yüksek olan kişiler avantajlı gözükürken, eğitim düzeyi düşük olanlar için ise, olumsuz değerlendirmeler yapılıyor.

Düşük eğitim genellikle daha düşük gelir anlamına gelir. Bu insan grubu, işgücü piyasasına veya konut piyasasına sıkışmaktan daha büyük korkuları taşıyorlar.

Yüksek öğretimli Almanlar'da rekabet korkusu yaygın değildir. Örneğin Batı Almanya'da halkın yüzde 62'sinin mültecileri memnuniyetle karşıladığı görülüyor.

Doğu Almanya'da ise sadece yaklaşık yüzde 42'si mültecileri olgunlukla karşılayabiliyor.

Bunun, aynı zamanda göçmenlikle ilgili deneyim eksikliğinden de kaynaklandığı vurgulanıyor.

Göçmenler için zaman zaman, bu türlü araştırmalar Alman kamuoyunda yayınlanıyor.