Almanya'da yükselen aşırı sağa karşı ne yapmalıyız?

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (Bundesamt für Verfassungsschutz) 2021 raporuna göre, aşırı sağın beklenenden daha fazla büyüdüğü dikkat çekiyor. 

Korona karşıtı yürüyüşlerde çoğu kişinin aşırı sağcı ve radikalleştiği vurgulanıyor.

Toplum da kültürel olgu olan Milliyetçiliğin ve ırkçı eğilimlerin, beklenenden daha fazla yükseldiği gerçeğine parmak basılıyor.

Milyonlarca Alman, artık hiçbir hükümete inanmıyor ve kendilerini kitle iletişim araçlarından uzaklaştırıyorlar.

Aşırı sağcılar, son dönemlerde, toplumda daha geniş bir kitle tabanında nüfus kazanmak için yoğun şekilde örgütlenme içindedirler. Geçmişte de aşırı sağ Alman kitle tabanı kazanımında büyük başarı elde etiği gibi bu günümüzde de aynı metodla hareket ediyorlar.

Bu durum karşında Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, öncelikli olarak "aşırı sağcı ağları ve yuvalarını" dağıtmak gerektiğine işaret ediyor.

Her zaman Almanya'da, demokrasiye karşı en büyük tehlikeni aşırı sağdan geldiğini söylüyorlar.

Aşırı sağcılar, Alman demokrasisine yönelik en büyük tehdit ve Neo-Naziler her yerde pusuya yatmış durumdal.

Çok sayıda aşırı sağcının silahlandığını ve bunlardan silahların alınması gerekliliğine vurgu yapılıyor.

Aşırı sağcılardan 1500 kadarına silah ruhsatı verildiği tespit edilmiş.

Diğerlerinin de ne kadar gizli bir şekilde silahlandı henüz bilinmiyor. Neredeyse her köşede bir silahlı "İmparatorluk Vatandaşı" (Reichsbürger) çetesinin pusuya yattığı izlenimi edinilebiliniyor.

Reichbürger'lar hala Almaya devletini ve demokrasini tanımadıkları gibi yıllarca yok olan imparatorluğun tekrar geri getirilmesinden yana çaba gösteriyorlar.

Şayet bunlar kamu hizmetinde çalışıyorlarsa, derhal çıkarılmaları gerektiği öneriliyor.

Aşırı sağcıların çoğu devlete inanmadıkları gibi, "Devleti ret etikleri için ona hiçbir zaman hizmet edilmemesi gerektiğini' söylüyorlar.

Devletin öğretmenlerine, polisine, memurlarına, hakimlerine, doktorlarına ve diğer meslekten olanlara güvenmemek gerektiğine inanıyorlar.

Aşırı sağın finansal faaliyetlerinin AfD ile başladığı, giderek de daha çok güçlendiğinin göz ardı edilmemesi gerektiği bir gerçek. 

AfD tüm belediyelerde, eyaletlerde, Federal ve Avrupa parlamentosunda temsil edilerek, halkın vergisinden güçlü bir şekilde devlet yardımı alıyorlar.

Bu halkın vergilerinin nerelere harcandığını çok iyi kontrol edilmesi gereklidir.

AfD Aynı zamanda yabancı düşmanı, ırkçı, milliyetçi, şoven olup içlerinde faşizan görüşleri savunanlar da vardır.

Artık geçmişteki söylemlerdeki gibi “Bunlar bir avuç kahverengi ucube" açıklaması doğruları ifade etmiyor. Milyonlarca insandan oluşan bir nüfus grubunun politik olarak göze çarpan bölümünü etkiliyorlar.

Aşırı sağın ideolojik fikirlerine göre yeniden formüle edilmiş bir anayasa ile neyle karşılaşacağımızı hayal etmek için fazla hayal gücüne ihtiyacımız olmazdı.

Almanya'da politik arena şu anda sağın kitle tabanı kazanma imkanlarının geçmişe göre daha güçlü bir konumdadır.

Bir yanda korona, diğer taraftan Rusya-Ukrayna savaşı, hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntıların giderek artmasıyla, aşırı sağın örgütlenmesi hızla yükseliyor.

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı'na (Verfassungsschutz )  göre, aşırı sağın terör eylemlerinin artarak yükseldiğine vurgu yapılıyor.

Günden güne devletin kilit noktalarında örgütlenerek kurumsal boyutta gelişip güçlenen ırkçı ve aşırı sağcı terör çetelerine karşı, tüm demokratik güçlerin birlikte mücadele etmeleri gerekir.

Aşırı sağ güçlere karşı birlikte örgütlenip ve mücadele vermeleri gerekir.

Irkçı ve aşırı sağcılar her dönemde, ülke ayrımı yapmaksızın pusuya yatarak, gelişen ekonomik krizler karşısında kitleye yalan ve yanlış vaatlerde bulunarak, devletin olanaklarını da kullanarak güçlenmişlerdir.

Onların milliyetçi, ırkçı, şoven ve yabancı düşmanı söylemlerine karşı demokratik güçlerin doğruları kitleye anlatması gerekir.

Yapılması gereken tüm demokratik güçler ile göçmenlerin birlikte aşırı sağa karşı bir mücadele yöntemi geliştirmesidir.