Taliban kentleri ele geçirip başkente doğru ilerledikçe Afganistan’da yıllardan beri bulunan bütün güçlerle Taliban arasında görüşmeler yapılıyor. Bunların mutlaka açık olması gerekmiyor.
Taliban ülkede bulunan yabancı güçlerle işbirliği yapan herkesi öldüreceğini açıkladı. Çevirmenlik faaliyeti de işbirliği kapsamında görülüyor.
Bu insanlar ne olacaktır, birinci soru budur.
ABD bunların önemli bir bölümünü ülkesine alıyor. Vietnam’da Saygon’un düşmesinin ardından yaşadıkları rezaleti, işbirlikçilerini geride bırakarak apar topar kaçmak zorunda kalmalarını tekrarlamak istemiyorlar.
İngiltere de ABD gibi çekilmiş olmasına rağmen ülkeye asker gönderdi. Bunların görevi ABD ile İngiliz vatandaşlarının tahliyesinin yanı sıra bu ülkelerle yıllarca işbirliği yapmış ve şimdi öldürülmek tehlikesiyle karşı karşıya olanların tahliyesini sağlamaktır.
Danimarka Afganistan’da kendisiyle işbirliği yapmış olanların tümünü alacağını açıklarken, İsveç böyle bir alımı reddetti. Bunun üzerine İsveç askerlerine yıllarca çevirmenlik hizmeti verenler “ortada bırakıldıkları” konusunda şikayetçi oldular.
Almanya da yerel işbirlikçilerini ülkeye alacak mıdır, bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadı ancak alınacaklarını tahmin ediyorum.
İkinci soru, başkent Kabul’deki elçiliklerle ilgilidir. Taliban bu elçiliklere saldıracak mıdır? Görüşmeler ve pazarlık bu konuda da yapılıyor olsa gerektir.
İran haber ajanslarını dinleyen Farsça bilen arkadaşlar Taliban ile İran’ın bu konuda anlaştıklarını ve İran elçiliğine saldırılmayacağı güvencesi verildiğini duyduklarını belirttiler.
İran ile Talibanın arası yıllardan beri iyidir ve İran ABD’nin Afganistan’ı terk etmek zorunda kalmasından memnundur.
Almanya da Afganistan’dan askerlerini çekme kararı verdi ve zaten ABD’nin çekilmesinin ardından kalmasının anlamı bulunmuyordu. Taliban ile özellikle Kunduz’da çekilmesine karar verilen askerlere saldırılmaması konusunda mutlaka görüşme yapılmıştır.
Ülkenin yeni hakimi olacağı belli olan güçle herkes –Türkiye dahil- doğal olarak görüşme yapacaktır.