Esther Bejarano’dan Kamuoyuna Açık Mektup
Yürüyüşlerde “ANTIFA, Attac...” olarak pankartlarını gördüğümüz organizasyonları da çatısı altında toplayan, Nazi Rejimi Tarafından Takibedilenler ve Antifaşistler Birliği (VVN-BdA)’nin; Dernekler Yasası’nın belirli paragrafları gerekçe gösterilerek, “kamu yararına bir kuruluş olma özelliği taşımamaktadır” gerekçesiyle kapatılmasına karar verildi. Bu karara ilişkin hukuki itirazlar başlatıldı.
Berlin Maliye Bakanlığı’nın vergilerle gerekçelendirdiği kapatma kararına; NRW, Bayern ve başka eyaletlerde ise vergileri 5 kat fazlalaştırılarak, “radikal sol”, “radikal etkisi var” biçiminde politik gerekçeler eklenerek su taşınmıştı.
Sol Parti Fraksiyon Sözcüsü Ulla Jelpke bu karara karşı: “Kamu yararına olan, antifaşizmden başka hiçbir şey yoktur” açıklamasını yaptı. Ardından bir çok parti buna katıldığını açıkladı. SPD’den Maliye Bakanı Olaf Scholz’un açıklamaları, bu karar temsil gösterilerek, Dernekler Yasası’nda yeni değişiklikler yapılacağı sinyalini verdi. Ancak yapılacak olan yeni değişiklikler, Almanya’daki kuruluşların-derneklerin vergi mükellefliklerinin azaltılmasının, ya da hayatta kalma şanslarının; varolan siyasal partilerle ortak faaliyet sürdürmeleri ya da devlet iradesine uyumlu bir faaliyet göstermeleri halinde mümkün olacak. Bu gerçeklik üzerine 23-24 Kasım tarihli Junge Welt gazetesinde; “Bütün Bakanlıklar Antifaşistlere Karşı” manşetiyle, bu karar ve ardından gelen önergeler kınandı.
***
Esther Bejarano 94 yaşında! Auschwitz Toplama Kampı’ndan sağ kurtulan Yahudi bir kadın. Auschwitz Komitesi Başkanı ve VVN-BdA’nın Onursal Başkanı.
Bu kapatma kararına karşı Esther Bejarano, “Maliye Bakanı Olaf Scholz”a başlığıyla, tüm kamuoyunu dayanışmaya çağıran 25 Kasım 2019 tarihli şu mektubunu tüm Alman basınına iletti:
“Kamu yararına olmak” ne demektir?
Bir Maliye Bakanlığı’nın Kararı Üzerine
Sayın Bakan Scholz,
1947 yılında, Toplama Kampı’ndan kurtulanlar tarafından kamu yararına kurulan, Nazi Rejimi Tarafından Takibedilenler ve Antifaşistler Birliği (VVN-BdA)’nin, 2008 itibariyle Onur Başkanlığı’nı yürütmekteyim. Antifa çalışması ve Antifaşistler Birliği, bu gün hâlâ yakıcı bir ihtiyaçtır. Bu gün hâlâ Nazi parolaları haykırılırken, bu gün hâlâ Yahudi insanlara ve sinagoglara saldırılırken, bu gün hâlâ sokaklardaki insanlar yakalanıp, onlara gözdağı verilirken, bu gün hâlâ ölüm listeleri tedavüldeyken ve radikal sağ devlet yetkililerine saldırmadan önce hiç bir çekince duymazken; bu karar biz hayatta kalanlar için katlanılamaz bir karardır.
Federal Cumhuriyet nereye dümen kırmaktadır?
Ev yanıyor ve siz itfaiyecileri lokavt etmektesiniz! Bu ülkedeki en büyük ve en eski Antifaşist Birliğin çalışmasını engellemek mi istiyorsunuz? Çalışmalarımızı böylesine değersizleştirmek, hepimizi ağır bir şekilde yaralar. Yaklaşık 60 yıl önce, ailemle birlikte İsrail’den Almanya’ya geri dönüş yapmamızdan hemen önce; “Federal Cumhuriyet bambaşka, çok iyi bir Almanya oldu”, diye garanti vermişti arkadaşlarım. Buna rağmen burada, eski ve yeni Naziler’le karşılaştım.
Ancak buralarda, Naziler’e karşı savaşarak direnmiş olan antifaşist kadın ve erkekleri, güvenilir insanları da buldum. Ve sadece onlara güvenebildim.
Yahudi Katliamı’ndan hayatta kalan bizler, rahatsızlık yaratan hatırlatıcılarız; ancak biz daha iyi ve barış içinde bir dünyaya olan umudumuzu hiç kaybetmeyenleriz. İşte bu yüzdendir ki, bizim ve bizim gibi düşünenlerin desteğine ihtiyacımız var! Bu çalışmayı destekleyecek ve organize edecek kurumlara ihtiyacımız var.
Bizim çalışmalarımızın kamu yararına olup olmadığına dair şüphe duyulacağını ya da bunun hukuki olarak reddedilebileceğini asla düşünemezdim! Bunu bu gün yaşamak zorunda kaldım!
Tarihimizi çarpıtmak, değiştirmek ve başka bir sayfaya aktarmak isteyenler mi kazandı yoksa? Onlar ki, olay mahallerini “Ayıp Anıtı” olarak dile getirenlerdi. Onlar ki, NS-Devleti ve onun ölüm makinelerini “Alman Tarihindeki Kuş Pisliği”olarak tanımlayanlardı. Kazanan onlar mı oldu?
Geçen onyıllar içerisinde bir çok mansiyon ve onur ödülü aldım. Şimdi, henüz yeni Hamburg Eyalet Meclisi’nden altın bir onur rozeti aldım. İkinci kez aldığım ülkeye hizmet ödüllerinden en büyüğünü, “toplum menfaatine güzide hizmet” anlamına gelen rozeti; 2012 yılında büyük bir törenle direk siz bana verdiniz. İlkini 2008 yılında Cumhurbaşkanı 1. sınıf bir ödül olarak yakama takmıştı. Bunlar beni mutlu ediyor, çünkü her onur ödülü benim için; unutmaya karşı, “bir daha asla savaş-bir daha asla faşizm”in olmadığı bir dünya için benim-bizim eski ve yeni Naziler’e karşı mücadelemizin, tanınması anlamına gelmekte.
Ancak, kim ki biz hayatta kalanlara madalya takarsa; o da bir yükümlülüğü taşır hale gelir. Bu yükümlülük, bizim çalışmalarımızın temelini oluşturan, ortak “bir daha asla” içindir.
Ve şimdi size soruyorum:
Bu mücadeleyi sürdürmenin dışında, başka nasıl bir şey “toplum menfaati için” olabilir?
Bir Maliye Dairesi, hayatta kalan Nazi katillerinin yeniden varolabilme birliği için mi bir karar almaktadır?
Maliye Bakanı yetkisiyle görev yapan sizden; VVN-BdA’nın kamu yararına çalışan bir kurum olarak tanınmayışına ilişkin ifade götürmez, haksız bir kararın geri çekilmesi için, buna uygun bir yasa değişikliği önergesi vererek, gereken her şeyi yapmanızı talep ediyorum.
Biz hayatta kalanlar; Nazi hapishanelerinde işkence gören, öldürülen, toplama kamplarındaki milyonlarca insanın bize emrettiği bir görevi yerine getirmekle yükümlüyüz. Dostlar, Antifaşistler; bu yüzden insanlık aşkına bize destek verin! Ek vergi baskılarıyla, bu çalışmaların daha da ağırlaştırılmasına izin vermeyin.
Dostça Selamlar
Esther Bejarano
Vorsitzende
Auschwitz-Komitee in der Bundesrepublik Deutschland e.V.
Ehrenvorsitzende der Vereinigung der Verfolgten des Naziregimes- Bund der Antifaschistinnen und Antifaschisten