AKP’lileştirilen üniversitelerde şanlı direniş!..
Üniversite gençliğinin ayaklanması iktidarlar için hayra alamet değildir!..
Nitekim, Tayyip Bey de bu açmaza düştü ve üniversite öğrencileriyle kavgaya başladı!..
Kayserili Abdullah Bey Çankaya’ya çıktıktan sonra iktidarın eli rahatlamış ve üniversiteleri bölme harekatı başlamıştı!..
Sonuçta, üniversiteler yönetim, öğretim üyeleri ve öğrenciler olarak bölündüler!..
Çünkü Tayyip Bey’in hedeflediği dindar ve kindar nesil henüz üniversite çağına yetişememişti!..
İmam hatiplilere üniversite kapılarının açılması da üniversiteleri ele geçirmenin önemli bir ayağını teşkil ediyor!..
Ne var ki biraz zaman ister!..
Demir tavına gelmeden Tayyip Bey – üniversite gençliği kavgası ODTÜ olayları nedeniyle patlayınca iş tersine döndü!..
İktidar, üniversite rektörlerini, yönetimlerini AKP’lileştirdi ama öğrencileri AKP’lileştiremedi!..
Sorun da bundan çıktı!..
ODTÜ öğrencileri iktidara bayrağı açtı ve binlercesi onurlu duruşuyla iktidarın bileğini büktü!..
* * *
Sadece ODTÜ değil, örneğin Galatasaray Üniversitesi Rektörü, Tayyip Bey’i destekleyen, ODTÜ‘lü öğrencileri eleştiren bildiri yayınlayınca, kendi öğrencilerinin elinden zor kurtuldu!..
Öğrenciler, Galatasaray Üniversitesi kampüsünde protesto eylemi başlattılar, Rektör’ün istifa etmesini istediler!..
Rektör, sonunda öğrencilerden özür dilemek zorunda kaldı ve odasından ancak eylem bittikten sonra çıkabildi, kaçarcasına uzaklaştı!..
* * *
Kayserili Çankaya’ya çıktıktan sonra iktidarın eli rahatladı, demiştik!..
Üniversitelerde güya demokrasi var ve rektör seçimi yapılıyor, adaylar aldıkları oylara göre birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci diye sıralanıyor, sonuçlar YÖK’e gönderiliyor…
AKP iktidarının yandaşı olarak yeniden şekillendirilen YÖK, adayların aldığı oyları bir kenara itiyor, en çok oy almış olanı sonuncu, en az oy alan fakat meşrebe uygun olanı birinci yapıyor ve bu tarz sıralamayla üç adayı Çankaya’ya gönderiyor…
Kayserili bakıyor, YÖK’ün listesini meşrebe uygun bulursa birinciyi rektör olarak atıyor, hedef tam olarak tutturulmamışsa, örneğin üçüncüyü rektör yapıyor, komedi böyle devam edip gidiyor!..
* * *
Buradan kaç defa yazdık ve üniversite öğretim üyelerine çağırıda bulunduk:
“Sizlerin iradesi YÖK ve Çankaya tarafından hiçe sayılıp çöpe atılıyor. YÖK ve Çankaya sizi adamdan saymıyor. Bu durumda sizler de oylamaları boykot edin.”
Ama olmadı, rektör seçimleri
AKP’nin oyuncağı oldu!..
İktidara yakın olanlar rektör oldu, üniversiteler AKP’lileştirildi!..
Ancak, görüldü ki, yönetimler AKP’lileştirilmiş, öğrenciler AKP’lileştirilememişti!..
* * *
İktidar bekleyecek, imam hatipliler, dindar ve kindar nesiller üniversitelerde çoğunluğu ele geçirince hedefine varmış olacak!..
Olacak ama, bu defa da karşıt grupların birbirine girmesinden, öğrenci olaylarından yakasını kurtaramayacak!..
Türk gençliği uyanık olmak ve bu oyunu bozmak zorunda!..
Zira karşı devrimin yolu bu oyundan geçiyor!..
Beddua!..
İnternette dolaşan bir e-posta çok ilginç…
Kaynak olarak gösterilen Süheyl Ünver’in “İstanbul Risaleleri”nde belirttiğine göre, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u alıp da Ayasofya önüne geldiğinde bir inilti işitiyor!..
Adamlarını gönderiyor ve sakalları uzamış, hapisten yeni çıkmış, hali perişan bir keşiş getiriyorlar huzura…
“Niçin hapsedildin” diye soruyorlar…
Keşiş fala baktığını, kuşatma hazırlıkları sırasında Konstantin’in kendisini çağırıp, İstanbul’u Türklerin alıp alamayacağını öğrenmek için remil atmasını istediğini, remilde İstanbul’un Türkler tarafından ele geçirileceğini söylemesi üzerine de zindana atıldığını anlatıyor!..
Fatih Sultan Mehmet, Keşişten İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını istiyor…
Keşiş remili attıktan sonra şunları söylüyor:
“İstanbul Türklerin elinden harp darp ile çıkmayacak, lakin öyle bir zaman gelecek ki emlak ve arazileriniz satılarak İstanbul Türklerin olmaktan çıkacak”
Fatih büyük bir üzüntü duyarak ellerini kaldırıp, “İstanbul’da edindiğim yerleri ecnebilere satanlar Allah’ın gazabına uğrasınlar” diye beddua ediyor!..
Bu risaleleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi yayınlamış…
Önsöz de Recep Tayyip Erdoğan’a ait!..
Şu garip tecelliye bakınız!.
Sözcü-Mehmet Türker