Türkiye önemli bir süreçten geçmektedir. Ülkenin içinde bulunduğu durum, 'hafife alınacak' önemsenmeyecek bir durum değildir.
Ülkenin kelli felli devlet adamları, siyasal figürleri, devlet yöneticileri, başbakanı, bakanları, 'sosyalist' maskeli, ulusalcı geçinen şarlatanları, ülkemizin içinde bulunduğu kirli ve karanlık ilişkilerden dolayı ortaya çıkan katliamlardan, 'mutlu' olduklarını ifade edebilmektedirler.
Ülkemizin Kürt coğrafyasında kirli, karanlık bir savaş alabildiğince acımasızca yürütülmektedir. Son günlerde yüzlerde insan katliamlara maruz kalarak yaşamını kaybetmiştir. Savaşın acımasızlığı sivil, çocuk, kadın tanımadan, yüzlerle ifade edilen insanı hayattan koparmıştır.
Devlet, yaşamdan koparılan bunca canlar için, bir kısmına, 'şehit' bir kısmına da, 'terör üst' muamelesi yaparak, sebep olduğu katliamlarda ölümlerin kanıksanmasını sağlamak için çok yönlü çaba harcamaktadır.
Bu katliamlara, karanlık ilişkilere, acıya, kan akıtılmasına, hatta hayattan koparılan canların bir-bir teşhir 'malzemesi' olarak kullanılmasına çanak tutan, başta havuz medyası olmak üzere, 'devletçi' ve 'güvenlikçi' medya ordusunun bu katliamlardaki rolünü hesaba katmak durumundayız.
Yeri gelmişken değinmekte yarar var. Havuz medyası, 'ana' akım medya, basını ahlakını da hiçe sayarak, devleti, 'kutsayan' 'güvenlikçi' yayın çizgisi kuşanarak yayın yapmaktadır. Bu tarz yayın, unutmayın ki, basın ahlakı ile yakından uzaktan bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu yayınlara imza atan baylar, aklımızla alay etme uğraşından vazgeçmelisiniz.
Halkın haber alma özgürlüğü, 'yaptığınız' manipülasyonlarla engelleyemezsiniz. Bu kirli, karanlık ilişkilerle, savaş konsepti dayatmasıyla sayfalarınızı ve ekranlarınızı, 'süsleyebilirsiniz' ama asla ve asla halklarımızı aldatamayacaksınız. Kısacası halklarımızın aklıyla alay edemeyeceksiniz.
Kürt coğrafyasında, Sarayın savaş dayatması konseptiyle yaşanan katliamları, kirlenmiş ve karanlık ilişkilerin sermaye ile harmanlanmış haberleri, sayfalarınıza, ekranlarınıza taşımanıza rağmen, halklarımız ve demokrasi güçleri inanmamaktadır.
Nazi Almanya'sı konsepti anlayışıyla, yayın hayatınızı nereye kadar sürdüreceksiniz? Gerçekleri manipüle ederek, halkın doğru haber alma özgürlüğünü nereye kadar engelleyeceksiniz?
Havuz medyası ve 'devlet' 'güvenlikçi' medya kurumlarının ekranlarında, sayfalarında her gün, her Saat boy gösteren, haklarımızı ve toplumsal güçleri kandırmak için, her türden hileye, yalana başvuran devlet yöneticileri. İnanın halklarımızın, toplumsal güçlerin gözlerinden her gün, her Saat küçülmektesiniz, silikleşmektesiniz.
Sarayın, AKP devletinin savaş konseptine, saldırganlığına, katliamlarına, manipülasyonlarına ve aklımızla alay etmenize rağmen, Kürt coğrafyasında halklarımız onurlu bir direniş sergilemişlerdir.
Kürt coğrafyasındaki onurlu direniş, teslim olmama; sizin tüm manipülasyon, kirli ilişkilerinizi ve halklarımızın aklı ile alay etmenizi boşa çıkarmıştır.
Savaş konsepti, Sarayın saldırganlığı, doğanın kanunları karşısında hiçbir şey ifade etmeyecektir. Su akar yolunu bulur derler. Güneşi balçıkla sıvayamazsın derler. Bunlar boşa söylenmiş, söylemler değillerdir. Cin şişeden çıktı, tekrar şişeye sokmak mümkün olacaktır.
Kürt coğrafyasında halklarımız, toplumsal güçler, savaş dayatmasına, saldırganlığınıza boyun eğmeyecektir.
Katliamlarınız, ölü sevicileriniz, kadın bedenini, 'çıplak olarak' teşhir eden katilleriniz, akan suyun yatağını değiştiremeyecektir.
Akımızla alay etmeye kalkışmayın efendiler. Bütün karanlık ve kirli ilişkileriniz, ay ışığında parıldamaktadır.
Nafile! Boşuna uğraşmayın, halklarımız yalanlarınıza inanmamaktadır.
13 Şubat 2016
E posta: aliekber.pektas@yoltv. eu
Face:aliekber.pektas
Twitter: @AliekberP